Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Dağılan Körfez

Körfez ülkeleri arasında derin bir güvensizlik ve düşmanlık söz konusudur. Kuveyt, Suudi Arabistan´ın politikalarından rahatsızdır ve Suudi liderliğindeki Körfez blokuna güvenmemektedir


Müslüman toplumlar, kendilerine hükmeden yönetimlerden dolayı birbirleriyle  sağlıklı ilişkiler ve birlikler kurmayı başaramamaktadırlar. Körfez İşbirliği Konseyi,  otoriter Şeyhlikler ve kabile yönetimleri yüzünden başarısız olmuş bir yapı olarak önümüzde durmaktadır. 9 Aralıkta Riyad´da Körfez İşbirliği Konseyi´nin 39´ncu zirve toplantısı yapıldı. Zirveden  işbirliği ve ilişki değil, düşmanlık ve dağılmanın çıktığını söyleyebiliriz. Suudi Arabistan liderliğindeki blok, Katar´a ablukanın  devam ettirilmesindeki kararlılığını ortaya koydu. Katar, zirveye çok düşük düzeyde bir temsilcisini yollayarak Körfez İşbirliği Konseyi´nin kendi açısından bitmiş olduğunu net olarak gösterdi. Katar, Körfez İşbirliği Konseyi´ndeki temsiliyetini düşük tutma ve OPEC´ten çıkmak suretiyle Suudi Arabistan´ın sömürgesi olmayacağına dair güçlü bir politik mesajı dünyaya vermiş bulunmaktadır. Körfez İşbirliği Konseyi, Suudi Arabistan´ın yayılmacı ve hegemonik politikaları yüzünden çatışmacı bir yapıya ve dağılma tehlikesiyle yüz yüze olan tabela bir  platforma dönüşmüştür.

Körfez İşbirliği Konseyi, artık kuruluş amaçlarını gerçekleştiremeyen, üye ülkeler arasındaki sorunların diyalog yoluyla çözülmesine katkı sunmayan işlevsiz ve etkisiz  kağıt üzerindeki bir yapı haline gelmiştir. Hiçbir üye ülke, Körfez İşbirliği Konseyi´nin etkisizleşmesinden şikayetçi değildir. Aslında üye ülkeler, Körfez İşbirliği Konseyi´ni yük olarak görmekte, onun dışında kendilerinin istediği gibi hareket edeceği  politik ve diplomatik alanlar istemektedirler. Suudi Arabistan´ın  bütün uluslararası düzeni hiçe sayarak  vatandaşı olan Cemal Kaşıkçı´yı İstanbul Başkonsolosluğunda katletmesi, Körfez ülkelerinin haydutlaşma eğiliminin korkunç bir örneğini oluşturmaktadır. Körfez İşbirliği Konseyi´ni etkisiz ve işlevsiz kılan ana dinamik, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yönetimlerin haydutluk politikalarıdır.

Suudi Arabistan ve  Birleşik Arap Emirlikleri gibi yönetimler, İran´ı kendileri için varoluşsal düşman olarak algılarken İsrail´i ise kendilerinin vazgeçilmez müttefiki olarak görmeye başlamışlardır. Katar, İran´ı düşman olarak değil, yakın ve dost bir komşu ülke olarak değerlendirmektedir. İsrail ve İran konusunda izlenen farklı  politikalar, Körfez İşbirliği Konseyi içinde derin bir ayrılık noktasını oluşturmaktadır.

Cemal Kaşıkçı cinayeti, Suudi Arabistan-BAE-Mısır-Bahreyn blokunun Türkiye düşmanlığını ortaya çıkarmıştır. Bu blok, Türkiye´nin cinayetin aydınlanması için ortaya koyduğu  çabayı takdir etmemiş, mutlak bir şekilde Suudi Arabistan´ın vahşet ve cinayet politikasına destek olmuşlardır. Türkiye´yi Arapların iç işlerine karıştırmama gibi anlamsız bir propaganda ile Arap dünyasında ülkemize karşı negatif bir kamuoyu oluşturmaya çalışmışlardır. Türkiye ile ilişki ve işbirliği içinde olmanın Körfez´de barışın ve istikrarın korunmasına katkı sunacak en büyük faktörlerden biri olacağı gerçeğini Suudi bloku anlamamaktadır. Suudi Arabistan ve müttefikleri, Körfez İşbirliği Konseyi´ni İran ve Türkiye´ye karşı düşman bir ittifaka dönüştürmenin bir aracı olarak kullanmak istemişlerdir. Türkiye´yi  düşman olarak konumlandırma politikasının başarısızlığa uğradığı ve Körfez ülkelerinin birbirlerini düşman haline getirme yarışına girdikleri önemli iki gerçek olarak önümüzde durmaktadır.

Körfez ülkeleri arasında derin bir güvensizlik ve düşmanlık söz konusudur. Kuveyt, Suudi Arabistan´ın  politikalarından rahatsızdır ve Suudi liderliğindeki  Körfez blokuna güvenmemektedir. Umman, Suudi Arabistan ve BAE´nin kendisine karşı hep emperyalist politikalar uyguladığından şikayetçidir. Körfezde şu anda  başarılı olarak nitelenebilecek tek model Türkiye-Katar ilişkileridir. İlerleyen süreçte Katar gibi Kuveyt ve Umman´ın da Türkiye ile yakın ilişkiler kurma arayışına girebileceğini öngörebiliriz. Körfez ülkeleri, Konsey içinde sorunlarını çözmek yerine var olan krizleri derinleştirmek suretiyle  dışarıda yeni alternatif ilişki modelleri kurma arayışındadırlar. Arap Birliği  ideali başarısız olduğu gibi, Körfez Birliği ideali de başarısızlığa uğramştır. Önümüzdeki süreçte Körfez bölgesinden daha çok krizlerin ve çatışmaların çıkacağını öngörmek mümkün gözükmektedir.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR