Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nevzat KAYA


Biz Bu İşin Aslını Kaybettik!

Düşündüğümüzde güya doğru bir orantıyla yaptığımız işlemler, ters orantı olarak sonuç veriyor.


Türkiye´nin en büyük camisi. 
Aynı anda 63 bin kişi namaz kılabilecekmiş. 
Bundan daha güzel ne olabilir ki. 
Allah´ın mescitlerini imar etmek ve ayakta tutmaktan daha hayırlı bir şey varsa söyleyin. 
Tam tersi Allah´ın mescitlerini yıkan, harabeye çeviren ve yok etmeye çalışandan daha zalim kim varsa söyleyin. 
Evet, bunlar doğrudur. Burası böyledir.

Fakat ortada sanki ters bir durum var gibi. 
´Sanki´ dediysek elbette lafın gelişi böyle. 
Yoksa gerçekte bu ifade ile tam da bir gerçeği ortaya koymak için ironi yapıyorum.

Düşündüğümüzde güya doğru bir orantıyla yaptığımız işlemler, ters orantı olarak sonuç veriyor. 
Tıpkı bir ay boyunca ücretli çalışıp da, üstüne borçlu çıktığımız bir müflislik hali gibi. 
Bu işin ya matematiğinden anlamıyoruz ya da formülü yanlış uyguluyoruz.

Peki nedir içinde bir terslik bulunduran bu gerçekler derseniz, dinleyin derim:

Camilerimizin sayısı ve büyüklüğü git gide artarken, zenginlik ve ihtişam dolu görüntüleri büyülerken; namaz kılanların sayısının da tam tersi azalıyor olması gibi bir gerçeklik var.

Sadece bu mu? 
Ah keşke bu kadarıyla kalsaydı.
Maalesef bu neredeyse hayatımızın tüm alanlarıyla ilgili olan bir travma. 
Size bunlarla ilgili hayat alfabemizin A´ dan Z´ ye kadar bir sıralama yapabilirim.

Mesela;
Kur´an Kursları çoğaldıkça; Kur´an-ı anlayanların sayısı git gide azalıyor. 
İmam Hatip okulları artıkça; tam tersi dinin anlaşılması git gide azalıyor.
Onca vaazlarda, faiz ve zinanın haramlığı anlatıldıkça; faize, zinaya bulaşanların sayısı artıyor. 
Başörtülü kızların sayısı artarken; o örtünün içindeki başlar git gide azalıyor. 
Eğitim yaygınlaştıkça; cehalet artıyor. 
Evlilikler azaldıkça; boşanmalar artıyor. 
Evlerin odaları çoğaldıkça, misafirler azalıyor. (Hatta neredeyse yok oldu desek yalan olmaz. Anne, baba ve kardeşler artık misafir statüsüne aldıklarımızdan oldular.)
Ekonomik krize rağmen; israf git gide artıyor. 
Kazançlar artıkça; bereketler azalıyor. 
Zenginleştikçe; cimrilik artıyor. 
Nimetler artıkça; şükürler azalıyor. 
Deliller aşikâr oldukça; inkârcılık git gide artıyor. 
İletişim imkânları artarken; birbirimizle olan diyalog git gide azalıyor. 
İnsan nüfusu sürekli artarken; insanlık git gide yok oluyor. 
Cemaatler, vakıflar, dernekler, partiler artarken; kardeşlik, birlik ve beraberlik git gide azalıyor. 
Hastaneler artarken; sağlık git gide bozuluyor. 
Ve bu sıralamaya daha birçok ekleme yapabiliriz.

Ne oluyoruz sahi! 
Cinnet mi geçiriyoruz, yoksa dünya tersine mi döndü? 
Şeytan mı iyi çalışıyor, yoksa biz mi bir cacık değiliz?
Yoksa ahir zaman fitnesi dedikleri tam da bu mu?
Ağlanacak halimize gülüyoruz sadece.

Yahu ne zaman anlayacağız bu ülkenin fazladan fazlaya camilere değil de, kaliteli Müslümanlara ihtiyacının olduğunu. 
Sahi söyleyin ne zaman anlayacağız ruhsuz, içi boş işlerimizin bizi git gide bir cesede çevirdiğini. 
Sakın bana kaliteli Müslümanları yetiştirmek için camilere ihtiyaç var demeyin. 
Çünkü bu koca bir yalan olur. 
Bizim asıl; samimiyete, ihlasa, şovdan ve riyadan uzak bir anlayışa ihtiyacımız var.

Maalesef dostlar! 
Biz bu işin ruhunu, aslını, astarını unuttuk. 
Şekil ve şema üzerinden bir medeniyet inşa etmeye çalışıyoruz. 
Elbette Allah´ın da bir sünneti var ve o sünnet mutlaka işleyecek.

Doğrusu her şeyin teoride kaldığı, anlamların tersyüz edildiği, bizi biz yapan dinamiklerin demoralize olduğu bir dönemi acıyla yaşıyoruz. 
Bunu eğitimden tutun da, sosyo-kültürel bakışımıza, heyecanlarımıza kadar bütün alanlarda görebiliriz.

Aşırı politize olmuş bir toplum olduk. 
Ortalık tam bir "düşünce spazmı sendromu" içinde kıvrananlarla dolu. 
Üç kişi bir araya gelip sağlıklı bir tartışma yapamaz olduk.
Hamaset yüklü söylemlere çok çabuk kanıyoruz. 
Siyasetin amigoları ve trolleri zihinlerimizi felç ediyor. 
Piyasaya sürekli bir korku pompalanıyor. 
Korkular ile gerçeklerimiz arasında sıkışıp kaldık. 
İktidarın yozlanmışlıkları ile çakma muhalefetin intikam ve kin dolu hezeyanları arasında tercihe zorlanıyoruz. 
Değerlendirmelerimizin çoğu tek taraflı, tek yönlü, ideolojik ve politik tarafgirliklerimizle ilgili. 
Bir konuyu tartıştığımızda gerçekçi, kuşatıcı, artısını ve eksisini ortaya koyan bir anlayışla hareket edemiyoruz.
Yüzyıllık sarmallarımızdan sıyrılıp, an´a kitlenen bir hafıza ile gideceğimiz bir yer yok.

Ve daha ötesi sorun git gide büyüyor. 
Son 10-15 yılda dünya Müslümanları nezdinde uyanan heyecanı inşallah politik çıkarlara/çıkmazlara kurban etmeyiz. 
Ya bu işin aslına döneceğiz ya da üstümüzü çizecek bir sünnet kapımızın hemen önünde.

Allah bu millete yardım etsin. 
Hepimize akıl ve izan versin. 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR