Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Bir Bayram Arefesi ve Babamın Nefesi

Baba biliyor musun ne zaman bir inşaatın önünden geçsem ve emekçi insanların güneşten kavrulmuş bedenlerini görsem aklıma sen gelirsin sevgili babam.


Çocuklarımın her ?baba? deyişinde, babamın yokluğunun acısını hissederim her bayram bir hasret nefesi olarak yüreğimin derinlerinde.

İşte yine bir arife günü ve herkes sevdiklerinin ruhunu şad etmek için mezarlara koşuyor.

Bir serçe ötüyor mezarının üstünde. Belki de babamın ruhu, o serçenin gözlerinden bize bakıyordur.  Ona döndüm. Gülümsedim.

?Merhaba baba!? dedim.

Gözlerimdeki yaşların arasından söylediği söz geçiyordu.

?Mezarımı merkezden alayım ki beni ziyaret etmekte zorlanmayasınız.?

Ne selefilik ne vahhabilik ne de kabir azabı var mı yok mu tartışmaları onu ilgilendirmiyordu. 

Onun için önemli olan hatırlanmaktı. 

Ve ziyaret edilmekten hoşnut olacağını bir vasiyet olarak sunmasıydı.

Baba, o nasırlı emekçi ellerinden ve mezarının toprağını tertemiz ruhunun hatırası olarak öpüyorum.

Biliyorum her insan fanidir ve bir gün sonsuz yolculuğa ?merhaba? derken fani dünyasına ?elveda? diyecektir. 

Ancak bizden önce giden güzel insanların anısı yüreklerimizde hoş bir seda olarak yankılanmaktadır.

İşte nefesin baba ta ciğerlerimin en ücra köşelerine kadar işlemiş. Her baba denilişinde yeniden depreşiyor hasret kokan duygular.

Baba biliyor musun ne zaman bir inşaatın önünden geçsem ve emekçi insanların güneşten kavrulmuş bedenlerini görsem aklıma sen gelirsin sevgili babam. 

Sen duvarın üstündesin elinde keser. Bir tahta istiyorsun yerden. Eğilip alıyorum. 

Damlayan alın terinin deryasında yeni hayallere dalıyorum.

Mersin´in ücra köylerinden birinde çalışıyoruz. Aylardan Ramazan ve biz orucuz. Güneşin altında çalışırken oruç olmanın ne anlama geldiğini çok iyi öğreniyoruz. 

Akşam serinliği çöktüğünde artık yorgunluğu bütün bedenimiz hissediyordu. Motora binip eve dönüyoruz.

Bir köy çeşmesi; ?Baba durur musun, bak ne güzel bir çeşme! Elimizi yüzümüzü yıkalım olur mu??

Güneşten kararan yüzü, tebessümün aydınlığıyla umut sunuyordu. Her nefesi benim için hayatın ta kendisi olan babam durdu. 

Şarıl şarıl akan suyla elimizi yüzümüzü yıkadık. Su öylesine serin ve tatlıydı ki tanımlanamaz bir güzellikti.

?Baba su ne kadar tatlı geliyor!?

?Evlat hasretini çektiğin her şey tatlıdır! Kavuşmayı arzuladığı her şey insan için bitimsiz bir mutluluk kaynağıdır.?

Elimde bir bidon su, mezarın üstündeki çiçekleri suluyorum. Gözyaşlarım ise toprağın derinliklerinden babamın ruhunu suluyordu.

Her arife günü bir serçenin ötüşünde saklı olan babamın ruhuna bir Fatiha göndermek, imana yatırım yapan babamın kazancı olarak ruhuna sevinç bağışlamaktadır.

Baba seni seviyorum bilesin. Ve siz, bizden önce gittiniz, biz de sizin takipçileriniz olarak elbet bir gün buluşacağız.

Dua dileğiyle sevgili babam?

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Mahmut Yıldırım
10.08.2019 17:16:24
Hocam yine çok güzel bir yazı yüreğinize sağlık.

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR