Batı kavramı yerkürede sadece bir yönü göstermek için kullanılmıyor. Coğrafi bir bölgeyi içerse de daha çok; ahlaki, sosyal, siyasal, ekonomik, askeri ve kültürel kurumsallaşmış bir yapıyı anlatmaktadır. Yani bir medeniyet algısıdır Batı.
21. Yüzyıl´da Batı; Adem´in çocuklarından Kabil´in, 950 yıl Nuh´a muhalefet edip iman etmeyenlerin ve tufan da boğulanların, İbrahim´e direnen babası Azer ve Nemrut´un, Lut´un ilahi taşlarla taşlanarak yere gömülen eş cinsel kavminin, Musa´ya direnen ve İsrail oğullarının doğan erkek çocuklarını öldürüp kızlarını bırakan Firavun´un, İsa´yı Roma´nın rejim güçlerine ihbar eden ajanın, son nebiyi (a) dinlemeyen ve ona ve Kur´an´a savaş açan Mekkeli müşriklerin, peygamber katillerinin, şehveti ve şöhreti putlaştıranların temsilcisidir.
21. Yüzyıl´da Batı; Haçlı sürülerinin, Endülüs İspanya´sında Müslümanları ve Yahudileri yok eden fundamentalist Hristiyan katillerin, Amerika´daki Kızılderilileri soykırıma uğratan katillerin, Japonya´da Nagazaki ve Hiroşima´ya atom bombası atanların, Bosna Hersek´te çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç Bosnalıları öldüren Birleşmiş Katillerin, Irak´ta bir petrol variline karşılık bir kenti yok edenlerin, Suriye´de insanlık dramına sebebiyet verenlerin, tüm terör örgütlerinin, kıyamet savaşının müsebbibi olacak İsrail´in temsilcisidir.
Batı kendi dışındakilerini sev(e)medi, ötekileştirdi. Önceleri kutsal kitaplara karşı bir kavga başlattı. İsa´ya (a) gelen kitabı çok kısa sürede tahrif etti/değiştirdi. Onların davranışıyla Tanrı´nın getirdiği beğenilmemişti, reforme edilmeliydi. Allah´a karşı savaş açtılar bu savaşı yürütürken kendi algılarını tanrılaştırarak bunu yaptılar. Birçok Tanrı edindiler ve daha sonra da onları terk ettiler.
Bir başkasıyla olmak veya benzeşmeyi asla istemediler. Onları oldukları gibi kabul de etmediler. Başkalarının alın teri ve kanları sofralarında yiyeceğe dönüştü ama onlara sofralarında yer vermediler. Ontolojik ve felsefi bir bakış açısı geliştirerek onları dışladılar. Kendi dışındakilere bir isim buldular; önceleri barbar denildi, sonraları şimdilerde pek kullanılmasa da pratikte olan 18. yüzyılda başkalarını anlatmak için Doğu/Orta Doğu/Uzak Doğu dediler. ?Oryantalizm? Doğu/şarkiyat fikri/sistemini oluşturdular. Sömürülerini daha bilimsel ve kalıtsal hale getirmek için bir sistem inşa ettiler ve adını Oryantalizm koydular.
Bu anlamda; felsefeyi, sosyolojiyi ve tarihi insanlık yararına bir bilim olsun diye geliştirmediler. Tüm bilgileri yönetmek ve sömürmek üzere kullandılar. Karl Marx ve diğerleri de öyle söyledi ?Bunlar kendi kendilerini temsil edemiyorlar, temsil edilmeleri gerek.? Pozitivizm, tarihçilik, Darvinizim, ırkçılık, Freudculuk, Marksizm ve demokrasi; tüm bunlar oyunun kurallarını koyanlar tarafından ötekilerini yönetmek için sistem haline getirildi.
Kendisiyle kavgalı, çevresiyle kavgalı, insan türüyle ve tanrılarıyla kavgalı Batı; Müslümanlarla barışık olamaz(dı). Bu hal eşyanın tabiatına aykırıdır. Onlar Müslümanları ya da kendileri dışında olanları; kendi çarpık düşünce ve yaşam tarzlarına dahil etmedikçe; ötekileştirdikleri toplum ve inanç sahiplerine asla rahatlık vermeyeceklerdir.
Louis Massignon´un ifadesiyle ?onların her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler??
