Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


BALIKÇIL KUŞ VE DÜŞMANIN EĞİTİM FELSEFESİYLE NESİL YETİŞTİRMEK

Modern bir dünya olarak lanse edilen Batının yaşam felsefesi, inancı, hayata bakışı, geçirdiği tarihi süreç göz önünde bulundurulmadan onları takip etmek öz kültüründen uzaklaşmış bir neslin yetiştirilmesinin alt yapısını hazırlayacaktır.


Bir balıkçıl kuşu, göl kenarında, her gün tutabildiği birkaç balıkla geçinip gidiyormuş. Gitgide ihtiyarlamış, artık balık tutamaz olmuş. Bu gidişle artık açlıktan öleceği muhakkakmış. Nihayet gıdasını temin edebilmek için, kurnazca bir çareye başvurmuş. Göldeki bir yengece giderek demiş ki: 

?Geçen gün buraya avcılar geldi. Göle ağ atacaklarını ve ne kadar balık varsa, hepsini tutacaklarını söylediler. Zavallı balıklara yüreğim acıdı. Gölde nesilleri kuruyup gidecek? 

Yengeç balıklarla beraber kendisinin de avlanacağını sezerek, pür-telaş balıkları tehlikeden haberdar edince, cümlesinin aklı başlarından gitmiş. Kendilerini kurtarmak için, bir çare aramışlarsa da bulamamışlar. Düşmanlarından fikir almak gibi aşağılık bir düşünceyle, Balıkçıl kuşunun yanına gelmişler. Kendilerini, bu akıbetten kurtarabilmek için neler düşündüğünü sormuşlar. 

Balıkçıl kuşunun ?Şurada bir nehir var. Oraya taşınırsanız kurtulursunuz.? demesi üzerine, geniş nehirde avcıların ağlarından kurtulabileceklerine balıkların aklı yatmış. Lakin oraya nasıl gidebileceklerdi? Bu meselede de bir yol göstermesini düşmanları olan kuştan rica etmişler. 

Balıkçıl kuşu: ?Ah, keşke genç olsaydım. Sizi oraya pek kolay taşırdım. Şimdi ihtiyarladım. Ne kadar gayret etsem, bir gün de ancak bir kaçınızı taşıyabilirim? demiş. Balıklar, bu yardımı kendilerinden esirgememesini kendisinden tekrar tekrar rica etmişler. İşi bu raddeye getiren Balıkçıl, her gün birkaç balığı alıyor, nehre diye ormana götürüp afiyetle yiyormuş. 
Göldeki balıklar ise giden arkadaşlarının o büyük nehirde rahat bir şekilde yaşadıklarına dair Balıkçılın verdiği haberi alıyorlar ve çok seviniyorlarmış!

Eğitim davranışları şekillendirme çabalarının bütünüdür. Nasıl bir toplum, nasıl bir birey yetiştirileceği eğitimle belirlenir. Göldeki balıklar gibi düşmanlarının sözlerine itibar ederek geleceklerini, kültürlerini, eğitimlerini şekillendirenler farkında olmadan gelecekteki yenilgilerinin zeminini oluşturur. Ama gözlerini onların ihtişamında kamaştıranlar garip bir şekilde medeniyetimizi imha tohumlarını onların bize yaptığı bir iyilik olarak görür.

Modern bir dünya olarak lanse edilen Batının yaşam felsefesi, inancı, hayata bakışı, geçirdiği tarihi süreç göz önünde bulundurulmadan onları takip etmek öz kültüründen uzaklaşmış bir neslin yetiştirilmesinin alt yapısını hazırlayacaktır.

?Uzaklaşıyordum usulca yüreğimin kıyısından

Tarihim bağnazlaşıyordu, modern medeniyetlerin koynunda.?

Her toplumun kendisine göre bir kültürü vardır.

Bu kültürel birikim göz önünde bulundurulmadan taklitçi bir anlayışla olduğu gibi müfredatını alarak bir nesil yetiştirilmeye çalışılması eğitimde büyük bir yanlışın ilk adımıdır.

Nurettin Topçu bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır.

?Çoğunluğa göre ise her fikir ve hareketin doğruluğunun, delili dışarıdadır; değerlerin ve hakikatlerin bütün delilleri, bütün belgeleri Batı´da bulunmaktadır. Bir fikir ileri sürüyorsunuz; lâkin acaba Almanlar da öyle mi düşünüyor? Bir iş yapacaksınız; acaba Amerikalılar da öyle mi yapıyorlar? Aşağılık karmaşasından gıdalanan bu taklit içgüdüsü, zehirleyici bir parazit gibi bütün hür düşünceyi ve bahtiyar iradeyi bizde boğmuş bulunuyor.?

Said halim paşa ise aynı konuya şu şekilde bir vurgu yapmaktadır.

?Bütün fenalıkların kaynağı bir tanedir. Bu da ?yabancı kanun ve müesseseleri alıp kabul ettiğimiz takdirde yenilik ve ilerlemeye mazhar olacağımıza inanmak? hatasıdır.?

ve Aliya İzzetbegoviç´te aynı konuya daha temel bir değerlendirmede bulunur.

?Asırlardır halklarımız eğitimli insanlara sahip değildir. Onların yerine, aynı derecede istenmeyen iki ayrı sınıf insana sahiptir; Eğitimsiz ve yanlış eğitimli. Hiçbir Müslüman ülkesinde halkın ihtiyaçlarına cevap verecek ve İslam ahlak anlayışına uygun olarak gelişmiş bir eğitim sistemine sahip değiliz.?

Biz hep taklitçi bir zihniyetin sonucu aşağılık kompleksiyle kendi değerlerimize yüz çevirirken batının değerlerini yüceltiriz. Evet şu an Batı gerçekten gelişmiş teknolojiye, eğitim sistemine ve ekonomik bir güce sahiptir. Ancak batı bunu yaparken kendi içindeki yozlaşmış zihniyetle mücadele ederek bunu gerçekleştirmiştir. Bu durum tespitini yaparken ne aşağılık kompleksine sahip ne de çağdaş realiteyi gözardı etmemeliyiz. Elin gavuru mantığı çok basit ve kolaycı bir yaklaşımdan başka bir şey değildir.

?Batılı millletler, ilerlemek ve olgunlaşmak için önce suistimallere, adaletsizliğe, ve cehalete karşı savaş açmışlardır. İnsanlığın yükselmesine tabii olarak düşman ve engel olan bu kötülüklerle hiç çekinmeden tam bir inançla, gerektiğinde can ve mallarını feda etmekten çekinmeden mücadele etmişlerdir.?

Onların yaptığı mücadeleyi görmeden, onların bedel ödeyerek gerçekleştirdikleri birikimi olduğu gibi almak kendi gerçekliğimize ve onların bu konuda ödedikleri bedellere deve kuşu olmaktan başka bir şey değildir.

Eğitim, toplumsal dönüşümlerde önemli bir güçtür.

Ancak her toplumun kendisine ait kültürel birikimi, tarihi, sorunları, kişilikleri olduğu gerçeğinden uzak bir yaklaşım gerçekçi bir eğitim felsefesi oluşturmamızın önündeki en büyük engeldir.

?Batıdaki cereyanlara kapılarak yaptığımız ilerlemeyi hedef alan bu çalışmalarımızın neticesiz kalmasının sebebi ise, Garp medeniyetini doğuran temel sebeplere vakıf olmayarak işin esasında yanılmış bulunmamızdır.?

Batının gelişmesine kör olmayalım ama gözlerimizi onların gelişmişliğinde kamaştırarak kendi tarih, kültür ve medeniyetimize de köreltmeyelim.

?Eğitim çocukları şimdiye uyandırmaktır. Eğer şimdiye uyanmazsanız gelecek tasavvurunuz olmaz. Bizim şimdiye uyanmamız lazım. Çocukları uyandırmamız lazım." diyen Ziya Selçuk aslında ne geçmişin kahramanlığıyla övünen ne de başkalarının gücüyle komplekse giren bir nesil istemediğini dile getirmektedir. Zamanını tanıyan ve çağına tanık olan bir nesil; ilk önce kendi tarihini, kültürünü ve medeniyetini bilen ve gelişmiş toplumların gelişme süreçlerini irdeleyen ve onların sorunlarını nasıl çözdüklerinin izlerini takip eden uyanık bir bilince sahip olmalıdır.

Şimdiye uyanmak nedir? İçinde bulunduğumuz zamanın, mekanın, imkanların farkında olarak aynada kendimize bakabilmektir. Sorunlarımızı çözerken kendi aynamızdan hayata bakabilmeliyiz. Kendi toplumuna yabancı bir kültüre aşık olanların topraklarının işgal edilmesine gerek yoktur. Çünkü zaten onun yüreği işgal edilmiş gönüllü köle haline getirilmiştir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR