Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Aşk İhanete Karşı Uyanık Olmaktır

Allah´a aşık insan, aldatılmaya karşı uyanıktır. İlk önce aldanmış gibi görünmesi saflığından değildir. İnsana kendi hatasıyla yüzleşme fırsatı vermesindendir.


?Mümin bir yılanın deliğinden iki defa ısırılmaz.?

Mümin merhametlidir, anlayışlıdır, hoşgörülüdür.

Mümin tahammüllüdür. Affetmesini bilendir. Kendisine yapılan yanlışı telafi etmesi için, hata yapana bir şans daha verendir. İlk defada ilişkiyi kesip atmayandır.

Yapılan hatalar, yanlışlar insan olmanın doğal sonucu olarak görülür. Bundan dolayı da insani diyaloglarda temkinlidir.

Ancak bu erdem, hataya sonsuz kredi vermek anlamında değildir. İhanetin yakıcı kıvılcımı hissedilince, art niyet fark edilince suça gereken ceza kesilecektir elbette.

Allah´a aşık insan, aldatılmaya karşı uyanıktır. İlk önce aldanmış gibi görünmesi saflığından değildir. İnsana kendi hatasıyla yüzleşme fırsatı vermesindendir.

İşte yukarıdaki sözün söylenmesine neden olan olay kısaca şöyle gelişir;

Şair Ebu İzze, Hz. Peygamber (sav) hakkında ileri geri konuşan, hicivler yazan sivri dilli bir şairdir. Bu şair, Bedir savaşında esir alınır. Ancak imanın o yüce ahlakı, affedici erdemi, okumaya, ilme verdiği değer, onu bir şartla affetmesini sağladı.

Bundan sonra Hz. Peygamber (sav) aleyhine kışkırtıcı şiirler yazmayacak, hicivde bulunmayacaktı. Bu sözü üzerine rahmet peygamberi, onu bağışladı ve ihsanda bulunarak serbest bıraktı.

Ancak huylu huyundan vazgeçmiyordu. İhsana karşı ihanet bayrağı açılıyordu. Kemiği olmayan dil, acı sözlerle, hicivlerle tekrar eski isyanına dönüyordu.

Sadakatini bozan insan, tekrar o hale dönmeyeceğini düşünerek küfrünü ortaya koyuyordu. Kendisini de güvende hissetmesi, yanlış üstüne yanlış yapmasına neden oluyordu. Zehir saçan sözleriyle ihanete devam eden Ebu İzze, bu sefer başka bir savaşta esir alınır.

Yaptığı yeminleri unutan, ihanet ovalarında sözleriyle peygamberi hedef alan Ebu İzze, yine Hz. Peygamberden iyilik bekliyordu. İhsanda bulunmasını umuyordu. Ama biz ümmetine her konuda olduğu gibi bu konuda da önderlik yapan âlemlere rahmet Hz. Muhammed (sav); ?Mümin bir yılanın deliğinden iki defa ısırılmaz? buyurarak sözünde durmayanlara nasıl davranılacağının işaretini vermiştir.

Aşkın öncüsü Hz. Muhammed (sav) aslında bu sözü göklerden vahiy olarak alıyordu. Rabbimiz ona sosyal hayatta kimlere ne kadar güvenileceğiyle ilgili ipuçları veriyordu.  Yaratan Allah hainleri sevmediğini açıkça belirtiyordu.

Allah´ın sevmediğini sevme hakkımız yoktur.

?(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.? Enfal/58

İlişkilerde şeffaflık esastır. Yani bir kavmin bize karşı ihanet içinde olacağı bilinirken aramızdaki anlaşmayı tek taraflı bozup onların farkında olmadan baskın yapıp onları helak etmek doğru değildir. Ne kendimiz için haksızlığa müsaade edeceğiz ne de kendimiz başkalarına haksızlık yapacağız.

Haksızlığın her türlüsü Allah katında kötüdür.

İslam´ın en çok üzerinde durduğu ilke dürüstlüktür. Kendi aleyhimize olsa bile dürüstlükten ayrılmamak gerektiği her halükârda vurgulanmaktadır.

Ancak şunu iyi bilmek gerekir ki dürüstlük saflık ve aptallık anlamında değildir. İnanç insana onurlu bir yaşam sunmaktadır. Yaratan, bize karşı yapılan ihanetlere, suikastlara, komplolara karşı sessiz kalınması ve silik bir kişilik sergilenmesini istemez.  Bunun için hainlere karşı uyanık bir bilinçle yaklaşılması gerektiğini belirtmektedir.

Beni Kureyza Yahudileri, Hendek savaşında Müslümanlarla anlaşması olduğu halde onları arkadan vurmak ve zor durumda bırakmak için harekete geçmiştir. İhanet Medine halkını çok zor durumda bırakmıştır. Ve nihayet Allah´ın yardımıyla müşrik ordusu darmadağın olduktan sonra aşkın öncüsü Hz. Muhammed (sav) onların üzerine yürüyerek gereken dersi vermiştir.

Birçok günah affedilebilir belki ama ihanet asla!

Beni Kureyza Yahudileri ihanetlerinin bedelini canlarıyla ödediler.

Hainlere acınır mı?

Yapılan uyarıları dikkate almayan ve kindarlığı davranış haline getiren ve içindeki nefretleri dışlarındaki öfkeden daha çok olanların affedilmesi söz konusu değildir.

Çünkü ihanet büyük bir bataklıktır. Kurutmazsan içinde boğulman kaçınılmazdır.

Burada konuyu biraz farklı bir yöne çekerek öz eleştiri yapmanın yolunu açmak gerekir. İnanan insan ilk önce kendisini bir gözden geçirmelidir. İhanet hainlerden gelir. Dolayısıyla kendi uzuvlarımızın ihanetine karşı uyanık olup olmadığımızın farkında olmalıyız.

İhanete karşı farkındalığı olmayanın ihanete kurban gitmesi ihtimal dahilindedir.

İşte bu hususta Rabbimiz bize hangi uzvumuzun hainliğine karşı uyanık olmamız gerektiğinin işaretini vermektedir.

?Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.? Mümin/19

?(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler.? Nur/ 30-31

Allah´ın yasaklarına yöneliş büyük bir ihanettir.

Aşk, ihanete karşı Allah´ın kullarına verdiği en sağlam kalkandır. Aşk kalkanıyla gözlerine perde çeken bir kul, Allah´a ihanet olacak hiçbir davranışın gözünden gönlüne yol bulmasına izin vermez.

Allah gözlerin haramdan korunmasını isterken aşkın, gözlerden gelecek ihanete perde kılınmasını istemektedir. Allah´ı seven ve O´na âşık olan bir kul, her an O´nun gözetiminde olduğunun bilince olarak kendisini iblisin ağına düşürecek her türlü ihanet tuzağına karşı uyanık bir bilince sahip olur.

Düşmanına âşık olanların, onların ihanetini görmesi mümkün değildir.

Bunun için aşk ihanetlere karşı uyanık bir bilince sahip olmayı gerektirir.

Birinci düşman, İblis ve ordusudur. İblisin ihaneti kötülükleri iyilik, çirkinliği güzellik olarak göstermesidir.

İkinci düşman, inanmış gibi görünüp inkarcılığını kalbinde saklayandır. Bunun ihaneti her zaman bizi zor durumda yalnız bırakmasıdır.

Üçüncü düşman, dost görünümlü düşmandır. Bunlarda yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya çekenlerdir. Yaptıkları davranışlar yapacaklarının teminatıdır. Senden bir menfaat elde edecekse düşmanlığının boyutu ne kadar büyük olursa olsun asla dost yüzlü maskesini çıkarmaz. Ancak menfaatin bittiği anda dost yüzlü maske anında çıkarılır. Bunlar sosyal ihanet içinde olanlardır. Bazen dindarlıkla perdelenir ihanetleri, bazen siyasetle, bazen şöhretle, bazen elde edeceği kar ile. Kısaca mutlaka bir çıkarı vardır. İşte inananların bu ihanet türüne karşı çok uyanık olması gerekmektedir.

Dördüncü düşman, nefistir. Nefis azgın bir canavar gibidir. Onun ihanetine izin verilirse bütün benliği yer bitirir. Nefsin ihaneti ise, Allah´ın hoşuna giden emirlerine karşı boyun eğerken, hoşuna gitmeyen emirlerine karşı dik başlıdır. Bu yöntemi iblisten aşırmıştır.

İşte yüreğini aşk ile donatan inanmış bir insan her türlü ihanete karşı uyanık bir bilinçle hareket eder. Birincide aldanmış gibi görünse de ikinci hatanın yaşanmasına müsaade etmez. Ve tövbe nuruyla, ihanet karanlığına karşı hep aydınlık bir bilinç taşır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR