Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Davut GÜLER


Alaturka Sevdalar

Yarım hurmayla da olsa kalpleri birbirine bağlayan hediyeleşmenin paha biçilmez ne büyük bir değer olduğunu anladı. Dokunmadan kucaklaşmanın doyumsuz hazzını yaşadı.


Yine bir cumartesi; yaz günü öğle vakti. Merter´de siparişleri müşterisine teslim etmiş, uzun zaman açık otoparkta beklemiş görüntüsü veren tozlu arabasıyla Tozkoparan´dan Davutpaşa´ya rampa aşağı kaptırmış gidiyor. Hafta sonu harçlığını cebine indirmiş her erkek misali onun da keyfi ve neşesi yerinde.

Püfür püfür içeri süzülen rüzgarın etkisiyle minibüs şoförleri gibi sol dirseğini açık camdan dışarı atmış, Radyo Alaturka´da başlayan İnleyen Nağmeler´in yeşil tatlı bir baharla gülen şen sevdalılar nakaratını mırıldanıyor.

Utanmaz kargaların lap diye arka cama bıraktığı at nalı büyüklüğündeki kurumuş beyaz leke kimin umurunda. Rüzgar eser, yağmur yağar, temizlenir elbette.

Otogar sapağına girdiğinde sol şeritte seyreden önündeki kamyoneti farkediyor, ak sakallı ihtiyar adam. Ön camında ?YÜK VE EŞYA TAŞINIR´ yazan kamyonetin sol aynasında sallanan kırmızı kurdeleyle bağlanmış beyaz havluyu görünce gayri ihtiyari arka kısmı açık, kapalı kamyonetin kasasına takılıyor gözleri.

Kasada oturan mor yemenili kızla utangaç çehreli oğlan yan yana sırtlarını sandık şeklindeki fermuarlı somon rengi hurca yaslamış, dünyadan habersiz ara sıra birbirlerine bakıp tatlı tatlı gülümsüyorlar.

Başlarının üstünde Demokles´in kılıcı gibi sallanıp duran çamaşır askılığı ile küçük paketlerdeki birkaç parça ev eşyasının ortasına oturmuş bu gençler belli ki mutluluğun doruğundalar. Elem, dert ve kederden uzak hayatlarının en güzel günlerini yaşıyorlar. Kız evinden aldıkları çeyizleri yeni kuracakları yuvalarına taşıyorlar.

Tozlu arabadaki ak sakallı ihtiyar evlilik arefesindeki bu gençlerin kim ve nereli olabileceklerini tahmin etmeye çalışıyor. Vardığı ilk sonuç kesinlikle bunlar Suriyeli değiller. Bizden birileri bunlar; çilekeş Anadolu insanı. Görüntüye bakılırsa taife-i gurebadan oldukları kesin. Belki de öksüz veya yetimdirler. Yoksa bu devirde böyle bir evliliği kim ister.

Gençlik yıllarını hatırlayıp isteksizce dudaklarını büküyor ihtiyar adam, yüzüne acı bir tebessüm yayılıyor. Kendisi de yokluktan gelmemiş miydi bu günlere? Hurç yerine naylon poşetlere tıkıştırılmış birkaç parça eşyayı kız evinden alıp belediye otobüsü ile taşımamış mıydı, kenar mahallede tuttuğu iki odalı evine?

?Geçer´ diye geçirdi içinden yutkunarak; kamyonetteki eşyalar bunlarla kalmaz. Düğünden sonra işe başladı mıydı oğlan, yavaş yavaş eksikleri de tamamlamaya başlar. Zigon sehpadan servis takımına evde eksik olan ne varsa hepsini tek tek getirir yerlerine koyar. Konu komşu, eş dost kullanmadıkları eşyaları da verdi miydi bunlara, al sana mükemmel bir ev. Yat kalk Allah´a şükret.

Homurtuyla otogara doğru sağ şeritte ilerleyen kamyonu peş peşe birlikte solladıktan sonra hafifçe gaza dokunan ihtiyar adam kamyonetin önüne geçti. Dikkat çekercesine hızını kesip kamyonet sürücüsüne eliyle sağa yanaşmasını işaret etti.

Terazidere petrol istasyonunun önünde park eden kamyonetin şoför mahallinde, tülbentlerini çenelerinin altından bağlamış biri orta yaşlı diğeri biraz daha genç şaşkın bakışlı iki hanım oturuyordu. Korkuyla karışık, niçin durdurulduklarını merak eden gözlerle ihtiyarı süzüyorlardı.

Ak sakallı ?Birini damada birini de geline verirsiniz´ diyerek sembolik değerde iki ellilik uzattı şoförün hemen sağında oturan orta yaşlı hanıma. Hava birden değişmişti.

Az önceki merak ve korku dolu bakışlar, ışıl ışıl parlayan gözlerle tebessümlü çehrelere bürünmüştü aniden. Hüzün ve sevinç yumak olmuştu adeta. Yol kenarındaki bu dört kişi hep birlikte gülümsüyordu.

Yaşanan mutluluktan payına düşeni alan ihtiyar adam tozlu arabasının yanına geldiğinde muhabbetle son bir kez daha baktı hemen arkasında duran kamyonetin şoför mahalline. Kısa gün ticareti böyle bir şey olmalı diye geçirdi içinden.

Vakti heba eden, muhabbeti zedeleyen gündelik sosyal ve siyasi tartışmalardan uzak durup gülen gözlerle her an kalabalıklar arasındaki insanı farketmenin önemini kavradı yeniden.

Yarım hurmayla da olsa kalpleri birbirine bağlayan hediyeleşmenin paha biçilmez ne büyük bir değer olduğunu anladı. Dokunmadan kucaklaşmanın doyumsuz hazzını yaşadı.

Arabasına binip hareket ettiğinde ?Elbet bir gün buluşacağız´ başlamıştı Radyo Alaturka´da. ?Bu böyle yarım kalmayacak.´

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR