Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


Aile Yapısındaki Ahlaki Kriz (2)

Hz. Ali ve Hz. Fatma ile oluşturulan rol model aileden başka rol modeller aranamaz. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin´den başka çocuklar evin neşesi olamaz. Siz nasıl yetiştirirseniz, nasıl bir ahlak verirseniz, buna uygun gençler yetişecek.


Allah için gözyaşı dökmeyen gözlerin bir karşı cins için gözlerin sel olduğu manzaralar artık alışa geldik. Hz. Yakup´un gözünü kör eden gözyaşını kendisi için akıtmasını isteyen bir nesil var. Kopyala yapıştır anlayışı ile insanda olamayan-olmayan kişilikleri satan ?kişilik tacirleri? var. Emek vermeden, araştırmadan edinen bilgi ile entelektüel olduğunu göstermek, bilgili olduğunu göstermek isteyen şahıslarla karşı karşıyayız. Öğüt almaktan çok, dinlemekten çok, sabretmekten çok, mütevazılıktan çok; sabırsız, çokbilmiş, gösteriş meraklısı, içe değil dış görüntüsüne kafayı takmış nesiller yetişiyor. Bu yetişen gençliğin ilk gözlerini açtığı evi-yuvası-ailesi; iştahı kabarmış, dünya meraklısı, bireyselci ve hazcı akımının tehlikesi altında ayakta kalmaya çalışıyor.  İlahi emrin ?Ey inanlar, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz? (Tahrim, 66/6)  ile atamız Hz. İbrahim´in duası olan ?Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikame edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur.?(İbrahim-40) ayetini okuyan ve buna iman ettiğini söyleyen bir toplum var ama aynı toplum helal ve haram gözetmeden sadece can sıkıntısını atlatmak için gezinen, gezinmeyi ihtiyaçtan çok zevke dönüştüren bir toplum yapısına dönüştüren bir anlayış ile karşı karşıyayız.

Aile içi şiddet, boşanmalar, iftiralar artıyor ve muhafazakarlığımız bu vakıaları önleyemiyor. Bu hassasiyetlerimiz ile önlemesi ise mümkün gözükmüyor. Bir toplum, eğer zamanın gerekliliklerini yerine getiremezse, hayatına ve hayata yön veremez. Yaşadığınız hayat sizin değilse, o zaman size sunulan hayata mahkum olursunuz. İşte biz de modernitenin sunduğu hayata mahkum duruşlar sergilemekteyiz. Oysa bizim kaderimiz; Allah´ın bizim için takdir ettiği ve bize sunduğu İslam´dan başkası olamaz. Hz. Peygamberin öğretilerinden başka bir öğreti olamaz. Hz. Ali ve Hz. Fatma ile oluşturulan rol model aileden başka rol modeller aranamaz. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin´den başka çocuklar evin neşesi olamaz. Siz nasıl yetiştirirseniz, nasıl bir ahlak verirseniz, buna uygun gençler yetişecek.  Zamanın ruhunu es geçmeden aile yapımızı hayırla ve bereketle buluşturmak gerekiyor. Her dağılan aile, toplumun değerlerinden kopan bir halkadır. Aile içi şiddet, geçimsizlik, kavga, ahlak dışı davranışlar? Bunların çözüm yeri okullar, vakıflar, dernekler değildir. Bunların asıl çözüm yeri ailenin kendi yapısındadır. Bu aile yapısı sağlam olmadıkça diğer yapıların bize yapacağı şey, genel olarak acılarımıza ortak olmaktan öteye geçmiyor.

Hayatta geriye sarmıyor. Sarsaydı birçok ahları-vahları düzeltme imkânına sahip olurduk. Oysa bu bilginin insanda ileriye dönük bir tecrübe aktarımı yapması gerekirken, hatalarından ders çıkarmayı bilmeyen ?nisyan? karakterli kişiliğimiz daha çok ön plana çıkıyor. Sorun bilgide değil elbet. Sorun bilginin pratiğe, yani salih amel ile hayata aktarımda yaşanıyor. Günümüz dünyası bilgi yığını ile karşı karşıya. Hangi sorunu ele alırsak alalım nice dokümanlarla karşılaşırsınız. Hele ki internet dünyası bilgiye ulaşmak için çok kolay fırsatlar sunuyor. Sunulan bu fırsatlar bu bilginin doğruluğuna, hakikatle olan ilişkisine pek bakılmadan görüntü veya aktarım ustalığı ile evlere servis ediliyor. Evlere sunulan bu bilgilerin ahlaki olmayan birçok bilgi ve görüntünün aileyi olumsuz etkilediği biliniyor. Çözemediğimiz ise aileyi etkileyen olumsuz, ahlaki olmayan birçok bilgi ve davranışın nasıl üstesinden gelineceği noktasında düğümleniyor.

TV, akıllı telefonları, interneti bırakın demek birilerini fena rahatsız ediyor. Bununda çözüm olmadığı biliniyor. Bilinmesi gereken başka bir şey ise bu teknolojik aletlerin fütursuzca kullanımından kaynaklanan aile faciaların çoğalması.  Gençlerin kötülük bilgisi ile beraber ahlaki erozyona uğrayarak kişilik kaybı yaşaması. Zaafları olan bir gençliğin sınırsız internet ile baş etmesi mümkün gözükmüyor. Kabarmış duygular, dürtüler, şeytanın vesvesesi ile nefsin istekleri ayyuka çıkıyor. O zaman masumluk pozları, dilsel Müslümanlık görüntümüzü kurtarmıyor.

Kolay olan, emek verilmeden elde edilen bilginin hayra dönüşeceğine dair bir hikâyeyi değerler manzumesinde bulamayız. Bu hikâyeler ancak alın teri ile oluşur. İnsanın kemale ermesi için pişmesi lazım. Onun için yanmadan bunun olamayacağını bilmesi gerekir.

Ailede bunun gibi emek ürünüdür. Karşılıklı vefa-cefaya-sevdaya dayalıdır. Eşlerin birbirine olan güveni, çocukların büyüyeceği asıl atmosferi oluşturur. Din-iman ve ahlak ise bu yuvanın dünya ve ahiret ilişkisini güvence altına alır. Tabiri caizse sigortalattırır. Hayat güvencesidir. İslam, insanlık için huzur kaynağıdır. İlahi buyruk ?Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O´nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.( Rum-21) insanın diğer yarısı olan eşinin ne namla ifade ettiğini belirtir. Bizde ifade edilen güzel bir söz vardır,

?İnsan evlenmeden imanı tam değildir?

Aslında ayetin manasından çıkaracağımız bir yorumda budur. Arapların ?eş? kavramının ayağımıza giyilen ?ayakkabı? ile ifade edişi bu yüzden olsa gerek. Bir elmanın yarısı tabiri bu yüzden dilimizden gönlümüze yerleşti. Lakin günümüz aile yapısının gidişatı baktığımızda ayakkabı ya ters giyilmiş ya da yalın ayak kalınmış. Bu şekilde yol almak hem ayaklara hem de bedene zulümdür. Zulmün olduğu yerde adalet yoktur. Adaletin olmadığı yerde güven ve huzur yoktur. Güven ve huzur yoksa Cennetiniz olacak yuva zindana dönüşür. Zindan olarak görülen bir evden yapılacak ilk iş kaçma hayalleridir. Bizi korkutan ise hala buna niyetli olanların varlığı? vesselam?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR