Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


Aile Yapısındaki Ahlaki Kriz (1)

Anne-baba ile çocukların arasına giren zamanın şeytanları artık din iman bırakmayınca, evleri namazgâh-ibadetgâh- huzurgâh edinmek elbette güçleşecek. Çünkü evin havası değişmiştir. İslam kokması gereken evde modernitenin her türlü pis havası sarmıştır.


Zamanımız yakınmakla geçiyor. Ellerimizden kayıp giden hayatımıza sadece bakıp kalıyoruz. Ancak zaman bizi helak eder teorisine dalmışız. Zaman kötü ne yapalım çaresizliği ile kötülüğün egemenliğine boyun eğmeyi tercih etmişiz. Allah affetsin deyişimiz dini hassasiyetimizin gereği olsa dahi bilinçaltında mazeret üretme alışkanlığı ile daha ilintili görünüyor. Her türlü çürümüşlüğün içinde yaşam sürmekte marifet olsa da izzet ve şeref kokan bu coğrafya bizden; izzet ve şeref sahibi insanların kendisini sahiplenmesini bekliyor. Tabi imansızlığın ve ahlaksızlığın artığı bir ortamda var olmak her kişinin değil er kişinin işidir.

İmansızlık ve ahlaksızlığın kol gezdiği yerlerde toplumsal çöküşler daha çok hızlanır. Adalet mülkün temeli olmaktan çıktığında, adalet kimin tekelinde ise o öttürüyor boruyu. Sizin adalet adına olan talebiniz haliyle duyulmuyor. Fikirsel sapmalar ile başlayan süreç davranışlara ve bunun izdüşümü olarak toplumun ahlaki yapısına yansıyarak baş gösterir kendini. Aslında bir toplum zincirin halkaları gibidir. Her bireyin kopuşu zincirin gücünden ettiği gibi işlevselliğini azaltır. Ama zincirin halkalarını daha çok koparmak istiyorsanız, o toplumu çökertmek istiyorsanız aile kurumunu krize sokun, o toplum artık çözülmüş ve çöküşe geçmiş demektir. Anne-baba ile çocukların arasına giren zamanın şeytanları artık din iman bırakmayınca, evleri namazgâh-ibadetgâh- huzurgâh edinmek elbette güçleşecek. Çünkü evin havası değişmiştir. İslam kokması gereken evde modernitenin her türlü pis havası sarmıştır. Çocukların ellerinde Kur´an olacağına, iyiliğe dair bir kitap olacağına;  akıllı cep telefonun cazibesi ile elinden düşürmediği ve bunun sonucunda da vazgeçilmez bir araç olarak ahlakını bozan bir hale dönüşecektir.

Günümüz dünyasında ellerinden modern hayata dair bir şey alınınca anne ve babasına kan kusturan bir gençlik var karşımızda. Sokaklarda-caddelerde fazla dolaşmayın, örtünüze dikkate edin deyince burun kıran genç kızlarımız var artık. Sohbete gidelim, ilim meclislerinde oturalım diye öğüt veren babasına; zamanım yok diyerek, dersim var diyerek, arkadaşlarla buluşacağız diyerek babasına yalan rüzgârı estiren genç delikanlılarımız var karşımızda. Fazla ısrar edince kendine bir şeyler yapacağını söyleyerek anne ve babaları çaresizce bırakan tavırlar takınan bir nesil var. Çocuklarını ezilmesin, üzülmesin, aç kalmasın, susamasın, yorulmasın, hastalanmasın diyerek hayatın gerçeklerinden uzaklaştıran; cenneti dünyaya indirmeye niyetlenen anne-babalar var karşımızda. Eti senin kemiği benim anlayışından, çocuklarına laf gelmesin diye alo şikâyet meşgul eden, çalışanların çalışma motivasyonunu kıran, çocuğunu koruduğunu zannederek çocuğunun emeksiz iştahını kabartan, eğitimcilerin emeğini göremeyen anne-babalar var karşımızda. Toplum olarak ben daha ilgiliyim, ben daha iyiyim yarışı dünyalık öz çekim için iyi olabilir ama ahretlik asıl çekim için bir anlam ifade etmiyor. Din-iman ve ahlak kokmayan her işimiz kişiliğimizi bozduğu gibi aile yapısını dumura uğratıyor.

Bazı kadınlar modern hayatın reklamlarına bakmaktan, şıklık yarışına girmekten, çarşı-pazar dolaşmaktan, modayı takip etmekten, eşlerine istek listesi vermekten, internet sayfalarında gezinerek, telefonda dakikalarca konuşmaktan kendileri alamıyorlar. Gösteriş yüzünden evlerine fakir-fukara almadan elit kesimden saydığı arkadaşları ile saatlerce vakit geçiriyorlar. Şurada yeni bir mağaza açılmış diye bir haber gelsin kendilerine? Habercilerden önce kadınların ilk uğrak yeri orası olmaması mümkün değil. Çünkü hayat tercihlerini farkında olarak ya da olmayarak moderniteden yana kullanmış ve onlarda  selin sürüklediği çer çöpler gibi hayatın içinde sürükleniyorlar. Çocukların terbiyesine ayıracakları zaman haliyle kalmıyor. Evlerinde oturmaktan haz almayan, çocukları ilgilenmekten bıkan annelerimiz var karşımızda. Evinde oturduğu için can sıkıntısı ile psikolojik süreç yaşayan, can sıkıntısı sokaklarda-caddelerde atacağını düşünen, erkelerin sahip olduğu haklardan daha da fazlasını isteyen bayanlar var karşımızda. Çocukta yaparım kariyerde yaparım anlayışı toplumu kuşatmış durumda. Haliyle bu en çok aile yapısında rol çatışmasına, ailene vakit ayırma kavgasına, çocukların bu hali ne tartışmasına, senin bu tavırların- davranışların hiç iyi değil ile devam eden sürecin sonucunda ise aileler dağılma tehlikesi yaşıyor. Sevgi ve merhamet temelli ailede kin ve nefret tohumları ekiliyor. Aile dağılıyor, çocuklar perişan oluyor, toplum çözülüyor? Sonuçta kendi ayaklarımızın üstünde duracağız, kimseye minnet duymayacağız anlayışı kazanıyor.

Bazı erkelerde iş sevdalısı, başkasını memnun etme telaşçısı, eve ekmek götüreyim derken eve uğramayan nankör kedi taklitçisi, sorumsuzlukların mazeretlerini işe bağlayan tüccar gibi ailesinin neye evrildiğinden habersiz bir hayatın içinde sürükleniyor. Ahlaksızlık kol gezerken bazı istek ve arzuları ile bu ahlaksızlığa odun taşımakla uğraşıyorlar. Dürüstlük,ahlak, mertlik tavırları artık iş görmüyor. Yaşantılarında yemiş oldukları çizikleri fotoşop bile kapatmıyor. Kapak fotoğrafı o kadar çizilmiş ki boya bile kurtarmıyor. Kişilik yoksunluğundan bir erkeklik çıkmıyor. Adamlık tartışmaları sözlerimizdeki ciddiyetsizlikten, pervasızlıktan, gafletten kabak tadı veriyor. Erkek gücü gibi hamaset kokan tavırlar, iman gücü ile karşılaşınca belli etmiyor. İman gücü olmayınca eşlerinizi, ailenizi koruyacak medeni cesaret dilsel yobazlığı aşmıyor.  Baba olarak, aile reisi olarak sorumsuzluğumuz ailenin temelini sarsıyor. Ailenin din-iman ve ahlakı yönündeki ihtiyaçlarını ekmek ihtiyacı gibi elzem duymadıkça kendinizi ve ailenizi modern hayatın çirkefliğinden koruyamayacaklarının farkında değiller. Elinizi masaya değil, başınıza vurun? Eliniz vicdanınıza koyun ve deyin ki ? Bu gidişatımız nereye?? Ailenin din-iman ve ahlak eğitimine el atmadan güvenle işinize gidemezsiniz. Namazla, Kur´an ile dua ile buluşmayan aile; bilmem hangi oyunlarla, etkinliklerle, yemeklerle, filmlerle buluşamaz. Ahlaksızlıktan bahsediyorsak ahlak hırsızından da bahsetmek gerek. Ailenizin kapısını kimin çalacağı belli olmaz. Gömleğimiz arkadan yırtılmasına dikkat edin, önden yırtılırsa ahlaksızlık eve girmiş demektir. Neyi çalacağı belli olmaz.

Devam edecek?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR