Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Sait ALİOĞLU


31 Mart… AK Parti Üzerinden Bir Değerlendirme

Seçmenin, birçok olumluluğa rağmen, "şimdilik" kaydıyla partiden uzaklaşması büyük oranda, kendi aleyhlerinde bozulduğunu gördükleri ekonomik durumlara bağlı olduğu izahtan varestedir.


31 Mart 2024 Pazar günü ülke genelinde yapılan yerel seçim sonuçları, bundan önce yerel bazda yapılan seçimlerden farklılık göstermektedir.

Bugüne dek kendi oy oranı %25 civarında olan CHP’nin bu kez oy oranı %37 küsûra ulaşmış oldu.

Bu oy oranının yükselmesi bir açıdan DEM Parti ile başta İstanbul’a bağlı Esenyurt ilçesinde olduğu üzere birçok yerde ortaya konulan “kent uzlaşması” ile AK Parti’nin süreç içerinde iyi faaliyetlerinin yanında, uzun yıllara yayılan –çoğu da ranta dayanan- yanlış uygulamalara bağlamak söz konusu…

Bunun yanında, Türkiye’yi de ilgilendiren dış/bölgesel olaylara bağlı olarak mülteciler konusunda, yapılan doğru uygulamalarla birlikte içerisine düşülen yanlışlar, ekonomi alanında öncesinde(2018) başlayan durgunluk/üretimsizlik, hayat pahalılığı ve son dönemde emekli kesime yönelik(maaşlara yapılmayan zam)ilgisizlikte, yereldeki kaybı tetiklemiş oldu.

Bunların yanında “karanlık yıllar” olarak anılmayı hak eden doksanların o kasvetli havasının ortadan kalkması adına kurulan ve siyaset sahnesine atılan AK Parti’nin, yapılan yanlışların yanında, ortaya koyduğu doğruları da görmek gerekirse, bu görülecek olan şeylerin büyük bölümü, bu ülkenin insanına ilk kez sunulmuş oldu.

Bunlar; salt tekstil ve turizm kalemiyle bilinen ekonominin farklı yerlere gelmesi, dile getirilmesi bir hayli zor olan Kürt sorununun çözümüne yönelik devlet katmanında kabul görmüş olması, maddi kalkınma sadedinde atılması gereken adımların atılması gibi konular bir çırpıda sayılabilir.

AK Parti’nin kuruluşunu gayet iyi niyetlere bağlayabilsek de, uzun iktidar döneminde üstten alta ve alttan üste doğru oluşan olumsuzlukların, ne yazık ki, olumlu yönleri tırpanladığı izahtan varestedir.

Erdoğan’da bunu gördüğü için, birkaç kez kabineye “yeniden” çeki düzen verdiği, birçok bakanın yerini değiştirdi, adeta yeni bir iktidar kurdu.

Ama bu yeniden çeki düzen çoğu kez, kısa süreli olarak işe yaramış olsa da, uzun süreçte birçok yanlışları da tetiklediğini söyleyebiliriz.

Bunlar olurken, partinin tüm katmanlarında dile getirildiği üzere, seçmen katmanında da, yapılıp edilenlerin yanlışından Erdoğan’ın muaf tutulduğu gerçeği de gözden kaçmıyordu.

Tamam, kabul edelim ki, bir kişi hemen her şeyi göremez ve duruma etki edemez, ama nitelikli bir denetim sistemi oluşturularak bu işin üstesinden gelinebilir.

Gerçi, böyle bir sistemin gerekliliği hem Erdoğan ve hem de genel merkezden yerele kadar tüm teşkilat tarafından biliniyor olsa gerek…

Ama yapıya arız olduğu düşünülen birçok yanlışın üzerine gidilmediği konusu, yerelden ulusala kadar koca bir alanda varlığını sürdürmektedir.

Kendisine halkın umudu etiketi uygun görülen AK Parti’nin, ortaya koyduğu iyi işler ile birlikte, icra ettiği yanlışlara bakıldığında, bunlara bağlı olarak gerek seçmen ve gerekse de yerel teşkilatlar ile onlara hakim olan zevatın partiden peyderpey koptuğu görülmektedir.

Bu kopuşta, hiçbir çıkarı olmadan, çoğunlukla daralan ekonomik durumlara bakarak patiden kopan, ya da az çok köşesine çekilen sıradan vatandaştan ziyade, partide devasa çıkar için bulunup ta, çıkarın zedelendiğini ima edip ondan kopan zevatın durumu farklılık arz etmektedir.

Bu durum tüm partiler için geçerli olmakla birlikte, istisnaları olmakla birlikte, belli bir ideolojisi olan partilerle, ya kendine özgü ideolojisi olmayan, ya da silik ideolojisi olan partiler mevzuuna gelince; AK Parti ikinci kategoride sayılabilir.

Bu durum, yaşanan bu “ideolojisizlik döneminde” pek de önemli görülmeyecek olsa da, hizmet için var olan partilerin, hizmet esnasında doğrularının yanında yaptığı/yapacağı yanlışlar üzerinden okunduğunda, ülkenin yükünün büyük bölümünün AK Parti gibi partilerin sırtına yüklenildiğini göstermiş olur.

Genelde hem ideolojisi olan ve hem de hizmeti olan partiler revaç bulmakla birlikte bu revaç bulmanın Türkiye şartlarında bir yerinin olmadığını, yaşanan deneyimlerden yola çıkarak söylemek zorundayız.

Hizmet aşkına sahip görünen ve bugüne dek birçok alanda halka ve ülkeye hizmet eden AK Parti’nin, ideolojisi bulunmayan, ya da belirgin olmayan partilerin” hem de yaşamış olduğu uzun iktidar sürecinden sonra yavaş, yavaş gerileyeceği öngörülecek olsa, onun yerinin, büyük bir ihtimalle Milli(aynı zamanda İslamcılığa da yer verecek olan) bir partinin geçme ihtimalini de gözden ırak tutmamak gerekir.

Bu böyle olmakla birlikte, partilerin/partinin kendi gayretlerinin yanında, “var olan sistemin” onları/onu kabullenip kabullenmeyeceği durumunu, 2002 öncesinde Refah Partisi’ne yönelik olumsuz durumlardan çıkarabiliriz.

Burada, AK Parti’nin de içerisinden çıktığı Milli Görüş’ü temsil ettiği bilinen Saadet Partisi’nin pek de ortaya koyamadığı siyasi performansın, o da Necmettin Erbakan faktörüne binaen Yeniden Refah Partisi’nin, özellikle kadim Milli Görüş’ün kalesi olan birçok yerde başarı elde etmesi, bu partinin eğer stratejik hatalar yapmayacaksa, AK Parti’ye alternatif olabileceğini söylemek gerekir.

YRP dışında oy tabanı Milli Görüş’ten ayrılan sair partilerin bu başarıya ulaşacakları pek olası değilken, YRP’nin bir şansının halen var olduğu söz konusu…

CHP’nin, DEM Parti’den aldığı “emanet oylarla ülke genelinde klasik oy oranın yüzde on civarında arttırması, AJ Parti’nin başlattığı, ama kesintiye uğradığı halde yine Erdoğan’ın inisiyatifinde çözülebileceği önemli birkaç DEM Partili siyasetçinin dile getirilen “çözüm sürecine bir katkısı olur mu” diye düşünülecek olsa, bu sorunun yine devlet katmanında çözülebileceğini öngörebiliriz.

Burada CHP, sadece salt Kemalist reflekslerle DEM Parti’yi kumpasa aldığını söyleyebiliriz. Bu da DEM’e bir katkı olmayıp CHP’ye bir katkı olup Kürtlerin umudunun da sömürülmesi anlamına gelir.

Ayrı bir konu olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşurulan Cumhur İttifakı’na dahil olan partilerin, birçok seçim bölgesinde –bazı yerlerde CHP’ye yenildikleri halde- seçim ittifakı yapmamalarının olası sonuçları üzerinde bir değerlendirme; eleştiri yapılacak mı? Merak edilecek bir konu…

Son olarak şunu söyleyebiliriz; işin içerisinde birçok sebep var olsa da, seçmenin –şimdilik- AK Parti’den uzaklaşması büyük oranda, kendi aleyhlerinde bozulduğunu gördükleri ekonomi durumlar olduğu da izahtan varestedir. Bununda iktidar tarafından görülmesi gerekir.

Bu seçim halkımız ve ülkemiz adına hayırlara vesile olsun diyelim…

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR