Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Dr. Ali YALÇIN


Vicdanını Yitirmiş Dünyadan Sesler

Vicdan; insanın zihnen gelişkin olmasının en büyük göstergesidir. Vicdan aynı zamanda adaletin de belirtecidir.


Vicdan; insanın zihnen gelişkin olmasının  en büyük göstergesidir.

Vicdan aynı zamanda adaletin de belirtecidir.

Yani zihnen gelişkin insan, vicdan temelli  adalet duygusuna daha yakındır ve adaletin tesisinde önemli yeri olan  iletişime de açıktır.

İletişim esasen güçlü donatının ürünüdür. İletişim kanalları olabildiğince açık olan kişi ilk önce muhatabı doğru anlamaya odaklandığı için     vicdani pratikler ortaya koyarak  adil olanı savunduğunu hissettirir.  Adaletin hedeflenmesi kendisiyle muhatabını eşit düzlemde, evrensel vatandaşlık hakkı-hukuku konusunda duyarlı yapar.Neticede o insan yeryüzündeki cinnet, bunalım,zulüm, haksızlık kavramlarının değirmenine malzeme taşımamış olur. Buna dikkat eder.

Vicdanlı insanın dili   güçlüdür.

Çünkü onun diline ait  kelimeler; merhamet, adalet,empati süzgecinden geçmektedir. Bu yüzden dünyanın hemen her yerindeki olaylara bakışında belirgin bir tutarlılık vardır. Müslümanlar acı çekerken hassasken,  Müslüman dünyanın dışındakiler acı çekerken duyarsız davranmaz. Böylesi bir çelişkiye düşmez.

Yukarıdaki bilgiler üzerinden dünyanın bir çok yerinde sara hastalığına tutulmuş gibi cinnet bataklığında çırpınanları anlamamız gerekmektedir. Her  cinnet ne tür bir  cehaletin eseridir ve vicdani yitimlerle alakalı, adalet katili hak hukuk düşmanı pratikler nasıl tedavi edilecektir?   

Zihnî gelişmişliğin zıddı zihnen dumura uğramak, adaletin karşıtı zulüm ve fitne, cehaletin sonucu ise kan dökücülük?

Ataları Adem (a.s) tüm eşyayı/şeyleri tanımlamışken yani bilginin; zulmün, kan dökücülük ve fitnenin engelleyicisi olduğunu ortaya koymuşken eşyadan/ dünyadan olan biten şeylerden,  bu kadar uzağa savrulan ve insana ait tüm hayat belirtilerini kaybetmekle yüz yüze gelen günümüz insanının kurtuluşu nasıl mümkün olacaktır?

Cahil, kaba, iletişime kapalı, bağnaz, ön yargılı, şiddet putuna tapıcı günümüz insanının vicdanlı olma ihtimali var mıdır?

 Vicdan erozyonu adalet ışığının nurunu kaybettirdi bu gerçek, lakin kurtuluş reçetesi nasıl ve kimler tarafından sunulacaktır.   

 İnsanoğlu  hemcinsini  akla hayale gelmeyen yöntemlerle aşağılamaktadır. Hayvanın hayvana  verdiğinden çok daha büyük zararlar vermektedir. Her şey o kadar hızlı cereyan ediyor ki zulmün sahnelerini takip etmek imkansız gibi?

Çevre topyekûn saldırı altında.

Mizanı bozan bir azgınlık revaçta.

Güçlüler zayıfları ezip, sömürüyor, katlediyor ve tüm yapılan vahşetlerin  maalesef felsefesi de var! Hem de azımsanmayacak taraftarıyla güçlü bir felsefe. Güçlüyü haklı kılan, acımasız rekabetçi, zayıf söz konusu olunca adalet kavramını asla hatırlamayan bir felsefe. Küçük bir azınlığın kutsanmış çıkarları  için dünyanın geri kalanını gözden çıkaran vicdanı olmayan bir felsefe. Olabildiğince fırsatçı ,fırsat eşitsizliğine hayran bir felsefe?

Bir de ?güçlü devlet? meselesi var.  Kutsanmış ?güçlü devlet ? putu?

Bu putun yeryüzüne/bir kesimine dikilmesi  için her şey seferber olmuş!

En güçlü olmak hayali!

Ve gücü kutsayan egemenler! Gücünü halktan almak için çabalayan egemenler?

Eli sürekli güçlenen egemenler?

Kutsanmış devlet algısının eli güçlendikle emsalsiz zulümler için  malzeme sunan terör saldırı ve tehditleri boy boy yükseliyor yeryüzünün değişik coğrafyalarından?En çok da Müslümanların yaşadığı coğrafyalardan. Müslümanlık iddiasında, anti emperyalistlik iddiasında, İslamcılığa kendini adamış    nice kesimler, pratikleriyle emperyalizmin değirmenine su taşımakla meşgul.  Müslümanların aleyhine   emperyalistlerin zulmetme iştahını kabartan, onlara malzeme ve gerekçe sunan  bu kesimler, eninde sonunda,  emperyalistlerin maşası olmaktan da kendilerini kurtaramıyorlar.

Batı, tarihi intikamlarını alma peşinde, bunu anlamak mümkün de Müslümanlar nasıl oldu da bu kadar zulme aracı  oldular!? Birbirlerine karşı merhametli olduklarına  dair Allah´ın ayetlerini okudular da nasıl oldu da bu denli merhametsiz oldular? Nasıl oldular da artık güvenilir değiller. Kan döktükçe aptallaşıyorlar, aptallaştıkça da kan döküp akıllarını yitiriyorlar. Akıldan uzaklaştıkça da üzerlerine pislik(rics) yağıyor.

Beşerin bugünkü temsilcileri; hayvana kıyasla üstün, insanî olana kıyasla hayvandan daha aşağılık bir durumdalar. Aşağıların aşağısında debelenip duruyor ve  yücelerin yücesine çıkacak en değerli şeyden mahrum.

Vicdandan mahrum.

Yeryüzünde bir halife olacakken, tanımlı eşyanın ruhundan ve ? bilmek?ten kopunca kan döken, fitne fesat çıkaran bir hüviyete büründü. Hem Allah´tan koptu hem de Allah´tan bir ses olan vicdandan koptu.

Vicdan, VE-CE-DE/V-C-D (buldu) fiil  kökünden geliyor.

Vicdanını kaybedince Allah´ı bulamadı,O´nun sesine sağır oldu. Bu sesin yazıya dökülmüş olan metnine de körleşti doğal olarak. Aziz Kur´an´dan kopunca da artık yolunu bulamadı. Vicdansız kaldı yani.  Bulmak = vidan , kaybetmek/bulamamak = vicdansızlık .

?Ey iman edenler iman edin!?

Sahi  bu ayet ne anlama geliyordu? İmanı bulmuş (gibi) lakin bir türlü  bulamadığı bir  imanı mı gündemde? Emin olamadığı imanı mıdır onu ?bulmak?tan, yani vicdandan alıkoyan?

Kalbi mutmain değil, nefsi üzerindeki basiretini yitiriyor, mutmain değil yani vicdansız?Ona yolunu gösterecek her şeyden mahrum? İç sesten mahrum. Zavallı. Nefissiz. Zilletli. İlletli. Ahlakilik alanlarının çoğunda illetli yani? Yaptıkları üzerinde oto kontrol sağlayacak o ahlaki sesten yoksun kalınca  marazı sürekli  artış gösteren bir illetli. Şiddet dinine mensup, meczup?

Vicdanı yok ki rahatsızlık duysun.

Tüm insanlık için bu sorun gündemde olabilir lakin insanlığa örneklik sınavını yitiren Müslüman´adır sözümüz.  Davranışlarını temelleyecek , davranışlar arası kıyası aklın sınırları içinde yapabilecek,davranışlarını ahlaki temellere oturtacak ?vicdansızlık sorunu? Müslüman´ın yakasından düşmüyor.

Kendisine dönecekleri o sorgulayıcı nefisleri yani vicdanları yok.

?Nefislerine döndüler ve dediler ki zalimlersiniz? (Enbiya /64)  ifadesindeki gibi dönecekleri bir nefisleri kalmamış.

Nefissiz.

 İzzeti kaybetmiş.

Farkındalık şuuru eksik olduğundan kendisine tuzak kuranları tanıyamıyor, bilincini toparlayamadığından kadim  Batılı düşmanlarının tuzağından kurtulamıyor.

Vicdan var olmaktan gelince vicdanını kaybedince de var olamıyor.

Netice olarak; var olmak için, başta ahlaki olmak üzere, değer üretemiyor. Vicdanı kaybedince güçlü bir iç hesapçının yol göstericiliğinden yararlanamıyor. Koskoca coğrafyada Batının kuklası olmaktan, kendisini asla sevmeyecek olanlardan yakasını kurtaramıyor ve kabul edilmemiş ibadet ve mukaddimelerinden  ötürü de, Kabil misali, kardeşlerini boğazlıyor. Bir de bu yaptıklarını kamera kayıtlarıyla dünyaya servis ediyor!

Vicdan, yitik bir değer oldu.

Vicdan Müslüman´ın yitik malı hükmünde ise çözüm nere(ler)de aranacaktır? Dinin sosyal ilişkilerdeki yansıması vicdani temellere de dayanıyorken, vicdan yitimi sorunu yaşayanların bir örneklik oluşturacak medeni insanlar olması, ne tür bir sürece tabi olacaktır? Allah´tan kendisine üflenen ruh onu hangi şartlarda yüceltmeye başlayacaktır? Vicdansızlığa hüküm giymiş bu mahkumun,  vicdanın sesine tekrar dönmesi için ne tür çevresel,sosyal,psikolojik ön şarta ihtiyaç vardır? ?Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin!? ayeti ne zaman onun için de geçerli olacaktır? Sürekli pişmanlık aşamalarından geçerek, kabul edilir tövbe düzeyine erişmesi ne tür kolektif çabaların eseri olacaktır?

?Vicdan ile sorun yaşama hali? İslam Alemi´nin çok ciddi sorunlarından biri hükmündeyken, yüzünü Allah´a dönecek olan bu insanların, Allah´ın her bireye esasen vicdani kanallardan hitap ettiğini ve bu hitabının sürekli olduğunu bilmeleri fıtratlarına telkin edilen nötr zemin dolayısıyla mümkündür.

Allah sürekli olarak ?vicdani kanallar? üzerinden, Kelam sıfatı hükmüyle, muhatap olmaktadır. Bu demektir ki yüzünü Allah´a dönmeleri halinde Allah´ın  kendileriyle irtibatını yeniden hissedecekler, merhamet duyguları gelişecek, vicdanları depreşecektir. Tekrardan Müslüman kardeşini sevmeye başlayacak, bu sevginin ?cennete girmenin ön koşulu? olduğunu bilerek, imanlarıyla kendisini geçenler için dualar edecek, kardeşini nefsine tercih ettikçe onu öldürme şeytani dürtüsünden kurtulacak, geçmiş kötü amelleri için pişmanlıklarını derinden hissedecektir. Dua ederek icabeti hakketmeye bekleyecektir. Hevasını  ilah edinmeyeceğinin çabasıyla da Allah´ın kendisine merhametini gözlemleyebilecektir. Zira her azgın, ilk önce hevasını ilah edinmeye başlayarak azgınlaşma eğilimini sürdürmüştür.

Sonuç olarak; her insan için gerekli ama  Müslüman´ın yitiklerinden olması bakımından da en bilinçli uyanıklık hali olan vicdan, yeniden değer üretmenin anahtarı hükmündedir. Yapa geldiklerinden henüz kalbi mühürlenmemişse, bu demektir ki uykudan uyacaktır.  Bu uyanış beşeri manada tüm uyanışları harekete geçirerek onu yeniden izzetli/şerefli kılacaktır. Böylece kan dökmek ve fitne çıkarmak kısır döngülerinden arınmış olarak yeniden ?Halife? konumuna kavuşacaktır. Kurşunlardan binaların birbirine tutunmaları misali kardeşleriyle kol kola ,omuz omuza yeryüzünü imar etmeye başlayacaktır. Yeryüzünün  zenginlikleri olan ?insana ait farklılıklar? kardeşçe yaşamanın belirleyicisi olacaktır. Zayıf olanın hakkı güvence altına alınacaktır.

Tüm bunlar evrensel mesajlar içeren vicdani uyanışın eseri olacaktır.

Yeter ki Müslümanlar vicdanlılar olarak şu içinde debelendikleri bataklıklardan çıkmayı başarabilsin.

Yitik değer olan vicdan ile Allah´ın mesajlarını ruhlarında hissedebilsinler?

Böylece, akıllanan,  tüm pisliklerden arınanların eli ve emeğiyle  medeni toplumların inşası belki mümkün olabilecektir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR