Vicdanın gücü, Doların gücünü yendi

ABD´nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dünyayı hiçe sayıp Kudüs´ü tek taraflı olarak İsrail´in başkenti ilan etmesi tüm vicdanları yaraladı.

ABD bununla da yetinmeyip birde dünyayı tehdit ederek oy verecek milletlerin iradeleri üzerinde baskı kurmaya çalışması bardağı taşıran son damla oldu.

Sonuç; ABD´nin veto ettiği Kudüs tasarısı 128 kabul, 9 ret, 35 çekimser oyla kabul edildi.

Süreci takip eden birçok kimse gibi bende bu süreci takip ediyor ve bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle BM´de oylanan tasarı neydi onu kısaca açıklayalım.

Tasarı BM kararlarında belirtildiği üzere kentin ruhani, dini ve kültürel boyutlarının mevcut haliyle korunmasını içeriyordu.Kudüs´ün nihai statüsüne BM kararları çerçevesinde yürütülecek müzakereler sonucunda karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştı. Bu da tüm devletlerin BMGK´nin 478 sayılı kararı uyarınca Kudüs´te diplomatik misyon kurmaktan kaçınmaya davet ediyordu.

Bu oylamadan hemen sonra İsrail medyasına baktığımda ilk tepkileri şöyle oldu: ?Biz bu kararı tanımıyoruz´ dediler. İsrail´in, yıllarca Filistinlileri terörist gibi göstermeye çalışmak için harcadığı milyarlarca dolarlık propaganda çöp oldu. Bu açıklamasıyla haydut ve zorba bir devlet olduğunu bizzat kendisi itiraf etmiş oldu.

Bu oylama bize gösterdi ki, ABD elçisininbir hukuk devletinde asla mümkün olamayacak olan ancak diktatörlüklerde görülebilen ?İsimlerinizi alacağız ha!´ tehditlerinden tutunda ?Ret oyu vermeyenlere, dolar yardımı yapmayacağız!´ demeye kadar vardırdı işi. Ama bütün bu şantajlara rağmen vicdanın gücü, doların gücünü yendi ve Kudüs kararı Birleşmiş Milletlerde kabul edildi.

Bu oylamadan hemen önce İsrail´in Haaretz gazetesi şöyle yazmıştı: ?Erdoğan dedi ki: Ümit ediyor ve bekliyorum ki dünya ABD´ye iyi bir ders verecektir!´

Middle East Eye´de çıkan bir analizde bu habere atıf yapılarak şöyle çarpıcı bir ifade kullanmıştı: ?Cumhurbaşkanı Erdoğan insanlık onurunu temsil ediyor, ABD ve İsrail ise silahlı gücü ve zorbalığı temsil ediyordu. İnsanlık onuru kazandı, zorbalık kaybetti.´

Bu oylama ile tüm dünya gördü ki, Filistin meselesinde ABD artık adil ve kalıcı bir barışın oluşmasına katkı sağlayamaz.

Bu oylama ile anladık ki, alternatif haber kaynakları sayesinde  Siyonistler, artık eskisi gibi kurgu ve sahte haberlerle insanları kolayca manipüle edemiyorlar.

Bu oylama, dünyada Filistin yanlısı bilincin gelişmesine, İsrail´in zorba olduğu gerçeğinin yaygınlaşmasına neden oldu.

Bu oylama gösterdi ki, farklı coğrafyalarda, farklı yaşam biçimlerine, farklı inançlara sahip olsak ta insan haysiyetini rencide eden tüm haksızlıklara karşı aynı tepkiyi gösteriyoruz.

Tüm dünya bu başarının Türkiye´nin yoğun diplomasisi sayesinde elde edildiğini kabul ediyor.

Ancak bu başarının kalıcı hale getirilmesi önemli.

Değerli dostum akademisyen Doç. Dr. Şükrü Sim hocanın güzel bir paylaşımında ?Yakın tarih bize duygusal çıkışlar yerine daha rasyonel adımlar atmamızı söylüyor. Bağrışlarla sloganlarla hiçbir meselenin çözüldüğü görülmemiştir´

Şükrü Sim hocanın bu güzel paylaşımını, bir başka dostum, Musap Aydın´ın güzel bir şiiri tamamlıyor.

Kudüs ile...

Yürü dostum, 
azim ile Kudüs ile
Halep´ten, Arakan´a
dünya bir fersahlık yol
ne,
yorgunluk var
ne yılgınlık 
yürü,
avucunda insanlık, 
gözlerinde merhamet
bir arşınlık dünya,
yürü dostum
dua ile Kudüs ile...

Not: Değerli dostlar, bir önceki yazımızda Burhanettin Can hocayla yapacağımız söyleşiye yer vereceğimizi belirtmiştik. Ancak söyleşi uzun olduğu için röportaj bölümünde yayınlandı.Bu adres Burhanettin Can hoca ile yaptığımız söyleşiye ulaşabilirsiniz.

İlgi gösterip yorumlarıyla bizi motive eden tüm dostlarıma tek tek teşekkür ederiz. Söyleişi henüz okumamış dostlarımızın okumalarını ve dostlarıyla paylaşmalarını rica ediyoruz.

İkinci Not:  Daha öncede kendisi ile söyleşi yaptığımız, fikirleri dünya çapında ilgi gören Yahudi asıllı düşünür, müzisyen Gilad Atzmon ile yeni bir söyleşi yaptık. Bir sonraki yazımızda sizinle paylaşmayı ümit ediyoruz