Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Türkleri, Kürtler kurtarabilir mi?

Ocak Medya´dan Adelina Sfishta gerek genel ve gerekse de özel anlamda, İBB seçimleri ile de düşünüldüğünde, çözülmesi gereken en önemli sorun olan Kürt sorununa dair görüşlerini dile getirmekte...

Türkleri, Kürtler kurtarabilir mi?
Durun sinirlenmeyin.

Bu başlığın, bazı Türkleri ve bazı Kürtleri kızdıracağını biliyorum.

İstanbul belediye başkanlığı seçimleri, Türkiye kamuoyunun Kürtlerin farkına varmasını sağladı. İyi de oldu. İmamoğlu ?demokrasi vurgusuyla?, önemli sayıda Kürt seçmeni yanına almayı başardı. Bu başarı İmamoğlu´na İstanbul belediyesinin ?reisliğini? getirdi.

Eh, Binali Yıldırım boş durur mu? Baktı ?vatan elden gidiyor-beka? (aslında bunun anlamı Kürt devleti kuracaklar, Türkiye bölünecektir) tutmuyor ve getirdiğinden çok götürdüğü var, hemen çark etti ve Urfa´da ?hidayete gelip?, şakır şakır Kürtçe konuşmaya başladı ve soyunun da esasen Kürt olduğundan dem vurdu.

Kürtler şimdi İstanbul´da en kıymetli seçmen. Kime oy verirlerse seçimi, kesin, o kazanacak.

Ben aslında, işin bir başka boyutunu ele almak için yazıya ?niyet? ettim.

Biliyorsunuz, Erdoğan´ın başarısız yönetimi nedeniyle, Türkiye çok zor günler geçiriyor.Bu zor günlerde, ?dengeyi ne değiştirebilir?, diye düşündüğümde, aklıma Kürtler geldi. Terazinin kefesine öyle bir ağırlık koyalım ki, diğer kefede ne olursa olsun, ?biz? kazanalım.

Bu ?Kürtler? olabilir mi?

Erdoğan yönetimi 17 yıldır, çok güzel şeyler yaptı, ancak sebebi henüz ?aydınlatılmayan?bir gelişme ile, Erdoğan bütün bu güzel şeylerden vazgeçti ve Türkiye´yi, kendisi ile birlikte, oldukça zor bir yola soktu.

Erdoğan yönetiminde neler kaybettik kısaca bir bakalım:

Erdoğan yönetimi; Irak-Suriye-Mısır-Filistin-Arap Alemi-Balkanlar-Kafkaslar-Orta Asya-Avrupa Birliği, Amerika, velhasıl hangi stratejik ilişki varsa, hepsinde büyük bir başarısızlık ortaya koydu. Dış politika çöktü.
Erdoğan yönetimi; yaklaşık 500 milyar dolar borcu olan, yüksek teknolojiler üretemeyen, montaj sanayisi olan, borç yükü nedeniyle özel sektörü her gün iflaslar yaşayan, kıymetli ne varsa ranta çevrilip cebe atılmış bir ekonomi yarattı.Ekonomi de çöktü.
Erdoğan yönetimi; izlediği gerilim politikaları ile parçalanmış ve bir birine düşmanlık besleyen bir ?bölünmüş toplum? meydana getirdi. Toplumsal sinerji kayboldu.
Erdoğan yönetimi; demokrasiyi oldukça sığlaştırdı, şekli unsurlarını bile erozyona uğrattı. ?Sıkı bir yönetim anlayışı? oluşturabilmek için özgürlükler, direkt veya dolaylıbaskılarla, ortadan kaldırıldı. Demokrasi rafa kalktı.
Erdoğan yönetimi; Selçuklu´dan bu yana, belki de daha eski, birlikte hareket eden Kürt ve Türk toplumları arasında ciddi fay hatları oluşturdu. 100 yılı aşkındır büyük sorun olan bu meseleyi, onarılamaz noktalara taşıdı. Meseleye kendisinden beklenen teşhisikoyamadı, ?Bahçeli ve asker kafasına? göre çözüm arayışına girdi. Kürt meselesi tarihin en kötü seviyesine, ?yönetilemez seviyeye?, ulaştı.
Erdoğan yönetimi; uluslararası müşterek dili terk etti ve kendi geliştirdiği jargonu,uluslararası işbirliği ve ilişkilerin temeline koydu. Türkiye´yi bütün uluslararası platformlarda, kabul görmeyen bir ülke konumuna soktu.
Erdoğan yönetimi; ?uluslararası satrancı? tek taşla, o da piyonoynanan bir oyun olarak algıladı. ?Kof kabadayılık? tekniği, acemi satranççının beceriksizliği ile birleşince, bütün hamleler yenilgiyle sonuçlandı.
Erdoğan yönetimi; toplumlararası ilişkilerde, en etkili enstrüman olan soft-power (yumuşak gücü) kullanmak yerine, özellikle ?refah toplumlarının? ürktüğü, güce dayanan ?tehdit ve dayatmacı? bir yol seçti. Gerek sığınmacılar, gerekse teröre bulaşmış unsurların üzerinden oynanmaya çalışılan oyun, ?İslam? ve ?Türkiye? algısını, ?ürkütücü? boyuta taşıdı.
Erdoğan yönetimi; ?din? konusunda, zor bir yola girdi. ?Toplumu ve gelecek nesilleri dindarlaştırmak? konusunu ?sosyal politika enstrümanı? ve ?dış politika enstrümanı? haline getirdi. Tanımladığı ?din?, Türkiye ve Türkiye´nin hinterlandı toplumlar için, uygun olmayan bir modeldi. Bu nedenle direnç gördü, karmaşa ve çatışmaya neden oldu. Önerilen ?din? devletlerarası ilişkileri de zora soktu.
Erdoğan yönetimi; AK P´yi kuran arkadaşlarının büyük çoğunluğunu bir şekilde partiden uzaklaştırdı. Tek adam yolunu seçti. Ortak aklı, tek akıl ile yer değiştirdi. Profesyoneller yerine, ?amatör itaatkarları? yol arkadaşı yaptı. AK Parti, oldu AKP.
 

Erdoğan´a haksızlık ediyorsun, adamın ne kadar ?günahı? varmış diyenleri duyuyorum. Haklısınız. Açık söyleyeyim, 2011 yılına kadar, ben de Erdoğan´ı destekliyordum. Onun demokrasi konusundaki açılımları, ırkçılığı reddeden anlayışı, Balkanlarda bütün toplumları kucaklayan sosyal politikaları, mazlumun yanında duruşu, güç odakları ile yılmaz mücadelesi, yumuşak güce değer verişi, AB yolunda attığı adımları, hepimizi heyecanlandırdı ve ben de onu destekledim. Yığınla haber ve program yaptım Erdoğan için. Onun Afrika açılımını desteklemek için, Somali´ye yardım toplama programları bile yaptım. Böyle biri olarak yazıyorum. Değişen ben olmadım. Değişen Erdoğan oldu.

Anlayacağınız Türkiye çok zor durumda. Bu daha iyi günler, dersek yeridir.

İşte, böyle bir ortamda, Türkiyeli Kürtler, önemli bir rol üslenebilir diye değerlendiriyorum.

Sadece, İstanbul´un değil, Türkiye´nin de geleceğinde pozitif ve çok stratejik rol oynayabilirler.

Türklerle ?dayanışma? içerisine girebileceği düşünülen bütün topluluklar, Türk toplumundan oldukça uzakta ve ona yardım etmeyecekler.

Diğer Türkler; diktatör rejimlerinin yönetiminde, Rusya´nın kontrolünde, meselenin farkında bile değiller.
Diğer Müslümanlar; Şii-Sunni-Vahhabi-Selefi, bir çok fırkaya bölünmüş, birbirleri ile savaş eder durumdalar. Hemen hemen hepsi diktatörlüklerin yönetiminde.Halklar Türklere muhabbet beslese bile yönetimler izin vermezler.
Balkanlar´daki Arnavut ve Boşnaklar; Balkanlarda Türkiye etkisi yok dersek üzülmeyin. Erdoğan´ın ?din ısrarı? ve Rusya takıntısı? Arnavut ve Boşnakları ?nostaljik sevgi? seviyesinde, bir Türk severliğe itti. Arnavutlar ve Boşnaklar artık AB yolunda.
Azeriler; kendi toprakları işgal altında.
Arap toplumları; her biri bir başka güç merkezinin kontrolünde. Kimi kralların yönetiminde, kimi Baasçı rejimlerin, kimi Amerikancı orduların, kimi Rusya´ya kucak açmış.

Anlayacağınız bu ekiplerden hayır yok.

Zor günde insan kime gider? En yakınlarına. Anneye-babaya, hısım akrabaya.

Ben olması gerekeni, ezelden beri yapılması gerekeni ve de tarihte yapılmış olanı teklif ediyorum.

Türkler, Kürtlerden bu desteği görebilir ve görmeli de.

Kürtler, aslında Türkler gibi. Romantik, kebap sever, merhametli, yumuşak yürekli, alicenap, vur ensesine al lokmasını (saf anlamında), halay sever, kolay aşık olur, İbrahim, Ahmet Kaya dinler, türkücüdür. Ne kadar iyi şey varsa, her iki toplumda da var. Kötü şeyler de var elbette ama iyilik kapılarını açacak olan, ?iyi özellikleri? her iki toplumda da oldukça fazla.

Korkularından sıyrılmaları şart.

Kürtler ne istiyor? Eşitlik istiyor. Zor mu?

Türkler ne istiyor? Bölünmemek istiyor. Zor mu?

Hiç de zor değil.

Haydi işe koyulalım.

Bakmayın siz, ?düşmanlık üreten? edepsiz kifayetsizlere. Bu iki toplumun büyük çoğunluğu bu beraberliği ?istiyor!?

Kim ilk adımı atarsa diğerinden ?üstündür?.



Anahtar Kelimeler: Türkleri Kürtler kurtarabilir

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz