Sn. Bakan öncelikle yeni görevinizde üstün başarılar dilerim. Umarım eğitim ve öğretimde sorunlarımızın çözüm yoluna girdiği bir dönem yaşarız. Çünkü siyasi, sosyal, ekonomik veya diğer sıkıntılarımızın son bulması ancak eğitim ve öğretimde alınacak mesafelerle mümkün olabilir. Malumunuz bu durum tartışmasız herkesin ittifak ettiği gerçektir.
Sn. Bakan bugün Milli Eğitim´deki en önemli problemimiz sistemsizlik ve plansızlıktır.
Uzun vadeli plan ve program noktasındaki öngörüsüzlüklerdir.
Sürekli değişen sistemler gençlere gelecek adına kafa karışıklığı olarak yansımaktadır.
Sonuç olarak farklı sistemlere muhatap olmak fırsat eşitliği sıkıntısı doğurmaktadır.
Bir an önce milli ve manevi değerler ışığında, doğru bir eğitim modeli hayata geçirilmelidir.
Devlet veya özel okul fark etmez öğretmen-öğrenci ilişkisi ticari anlamda salt hizmet alan-veren ilişkisine dönüşmüştür. Bu çok hem de çok yanlıştır. Arada sevgi-saygı oluşturacak bir hava inşa edilmelidir. Bununla birlikte öğretmenlerimiz kimseye muhtaç olmayacakları, onurlu bir hayat yaşayabilecekleri gelir şartlarına kavuşturulmalıdır.
Gençlerimize üniversite okumazsan bir hiçsin şeklindeki psikolojik baskıdan vazgeçilmelidir. Ekonominin en büyük sorunu olan ara eleman sıkıntısı meslek liselerine sağlıklı bir bakışı zorunlu hale getirmiştir. Zanaatkâr bir genç üniversite okuyabilir ama üniversite mezunu bir gencimizi torna tezgâhının veya bir araç motorunun başına geçiremeyiz.
Üniversitelerin öğretmen mezun veren bölümleri tekrar gözden geçirilmelidir. Atanamayan öğretmenler sorunu aslında bir plansızlığın sonucudur. Örneğin; yüz biyoloji öğretmeni ihtiyacı varken bin gencimizi o bölümden mezun vermek problemin asıl başladığı noktadır.
Ayrıca biliyorsunuz ÖSYM tarafından yapılan Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) sonuçları açıklandı. Bu verilere göre yeni mezun öğretmenler, kendi alanları olan fen, fizik, kimya, matematik gibi temel bilimlerde 50 sorudan ortalama 10´unu doğru cevaplayabilmişler.
Bu durum acilen masaya yatırılmalıdır. PISA testinde çocuklarımız neden başarısız sorusunun cevabını ÖSYM´nin sonuçları hepimize şüpheye yer kalmayacak şekilde göstermiştir.
Sn. Bakan, şimdi artık ?Z kuşağı´ ile muhatabız. Teknolojiye bağımlı, bireyselliği kutsallaştıran, takım çalışmasına uzak, kuralsızlığa yatkın, sosyal medyada yaşayan bir nesil ile karşı karşıyayız. Yeni eğitim-öğretim sistemi ve müfredatı kurgulanırken bu kuşağın yaşama bakışı mutlaka dikkate alınmalıdır. Onların gerisinde kalmak kayıp nesiller oluşmasına sebep olabilir.
Z kuşağının algısına hitap eden doğru bir sistemle onlara yaklaşılmalıdır. Hatta bakanlıkta sosyolog ve psikologlardan oluşan ?Z Kuşağı Masası´ oluşturulmalıdır.
Sn. Bakan, teklifim şu ki; müfredata ?Bizden bir şey olur´ diye bir ders koyalım. Batı dünyasının elinde bulundurduğu teknoloji ve sanayi gücü hep onların elinde kalacakmış gibi bir algıyı tersine çevirelim. Bizdeki insan kapasitesinin daha iyilerini yapabileceğini gösterelim. Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Nuri Killigil, Halil İnalcık, Fuat Sezgin, Ali Fuat Başgil gibi değerlerimizin hayatlarını, sabır ve zorluk dolu mücadelelerini gençlerimize anlatalım.
Sn. Bakan son olarak şunları belirtmek istiyorum.
Çocuklarımıza özgür düşünmeyi ve akılların kiraya verilmemesi gerektiğini mutlaka öğretelim. Araştırmanın, çalışmanın, üretmenin, başarmanın önemini örnekleriyle anlatalım.
Bu aziz milletin önemli bir parçası olduklarını, tarihin omuzlarına yüklediği sorumluluğun büyüklüğünü hissetmelerini sağlamak için ne gerekiyorsa yapalım.
Helal olan dördün haram olan beşten büyük olduğunu, manevi değerlerimizi, ahlaklı olmanın erdemini, iyiliğin, doğruluğun, bereketin, merhametin farkını vurgulayalım.
Bu değerlerin bizi biz yaptığını hatırlatalım.
Sn. Bakan, politik kaygılar siyasetin gerçeğidir. Ancak sizin pozisyonunuz özellikle bu dönemde bu kaygılardan olabildiği ölçüde uzak olmayı gerektiriyor. Bu millet başarılı olmanızı can-ı gönülden arzu ediyor. Allah alacağınız hayırlı kararlarda yar ve yardımcınız olsun.
