Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Şimşek, TÜSİAD ve iktidar

Taha Akyol'un Karar'daki yazısı;

Şimşek, TÜSİAD ve iktidar

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TÜSİAD’a gidip görüşmesi normal. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD hakkında “hain, cibilliyetsiz, sert hesap sorarım, kapıları kapatırım” şeklindeki sözleri hatırlanınca, Şimşek’in görüşmesi önem kazanıyor.

Daha önce de Bakanlar Lütfi Elvan, Abdülhamit Gül ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal TÜSİAD heyetiyle görüşmüşlerdi. TÜSİAD Başkanı Kaslowski, “büyük memnuniyet duyduk” diyerek ayrılmıştı. (27 Kasım 2020) Çünkü aynı rasyonel dili kullanıyorlardı.

O dönemde Erdoğan da “reform” diye konuşuyor, Avrupa’ya olumlu mesajlar veriyordu.

Fakat bu, dört ay sonra Ağbal’ın yerine Kavcıoğlu’nun atanmasıyla bitecekti. Bakanlığa Nebati’nin gelmesiyle “epistemolojik kopuş”un adı konulacaktı. Nebati de TÜSİAD’la görüşmüştü fakat ayrı dilleri konuşuyorlardı.

AYNI FİKİRDEYİZ’

TÜSİAD’ta Şimşek’e de uzun bir sunuş yaptılar. Notlar alarak dinledikten sonra Şimşek’in sözleri aynen şöyle:

Tamamen aynı fikirdeyim. Hepsini yapacağız. Bunda tereddüdünüz olmasın. Emin olun, ama yöntem ve faiz konusunda biraz sabırlı olun…”

Aynı “rasyonel” dili kullandıkları belli. Yeni de değil… Turgut Özal, Kemal Derviş, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Durmuş Yılmaz, Lütfi Elvan, Naci Ağbal, siyasi görüşlerinde bazı farklar olsa da “rasyonel” iktisadi görüşleri aynı.

Şimşek sabırlı olunmasını isterken “mahalli seçimler keşke yarın olsa, bitse” demiş.

Yani Reis İstanbul’u geri alacak! Onun önceliği bu.

Şimşek’in “sabır” istemesinin tek sebebi seçimler mi? Düşündüğü bütün reformlara Erdoğan razı olur mu? Şimşek dilediği gibi ekibini kurabilir mi?..

Bu sorular orta yerde duruyor. Şimşek, haftaya dört bakan yardımcısı açıklayacağını söylemiş, “beğeneceksiniz” demiş.

YAPISAL REFORMLAR?

Dün kitlelere yuhalatılan Şimşek gibi gerçek bir iktisatçının bugün göreve getirilmesi, dün Erdoğan’ın “ihanet” diye suçladığı TÜSİAD önerilerinin bugün böyle gündeme gelmesi, seçimlerin ekonomiye olumsuz etkisi…

Siyasi kültürümüzün de rasyonelleşmesi için bu sorunlar üzerinde durmalıyız.

TÜSİAD, ta 9 yıl önce İhale Yasası’nın bozulduğunu, bunun yabancı sermayeyi caydıracağını söyleyerek uyarıda bulunduğunda, Erdoğan, TÜSİAD’ı “ihanet”le suçlamıştı. (28 Ocak 2014)

Halbuki Şimşek de yine 9 yıl önce İhale Kanunu’nda “istisnalar” denilen büyük delikler hakkında “yetkim olsa tamamen kaldırırım” diye konuşmuştu. (11 Mayıs 2014)

Lütfi Elvan da 5 yıl önce İhale Kanunu’nu düzeltmek gerektiğini söylemişti. (16 Mart 2020)

Akıl aynı olunca “kim dedi?”nin önemi yok, görüyorsunuz.

Peki, Şimşek şimdi İhale Kanunundaki delikleri kapatmaya teşebbüs edecek mi? Seçim ekonomisiyle on yıldır ekonomi tahrip edildiğine göre, bunu önlemek için Merkez Bankası tekrar bağımsız hale getirilir mi? Böyle “yapısal reformlar” yapılır mı?

AVRUPA STANDARTLARI

Şimşek’in görüşmelerinde tabii ki “Avrupa Birliği ile ilişkiler” de esaslı konulardan biriydi. Bu konuda da aynı akıl söz konusu.

Şimşek 7 yıl önce Forum İstanbul’da şöyle konuşmuştu:

Türkiye’de üç çıpa olmalı: Avrupa Birliği, reform ve maliye politikası… Yabancı kaynak gelmesi için risk primi düşük olacak, dünya normlarında olmalıyız. Tüm alanlarda rasyonaliteyi korumalıyız.” (6 Mayıs 2016)

Bundan koptuğumuz için son 7-8 yıldır dünya hızının gerisindeyiz.

AB bizi almaz… Sorun bu değil, sorun o standartlardan uzaklaşmak…

Burada defalarca yazdım. İktisat tarihçisi Prof. Şevket Pamuk, iktisadi gelişmemizin her dönemde “vasat” olduğunu belirtir.

Son beş yılda vasatın da altında.

YAPISAL REFORM?

Soru şu: Şimşek para ve maliye politikalarını düzeltmekle yetinmeyip yapısal reformlar yapabilecek mi? İster ama ben ümitli değilim.

Dün Daron Acemoğlu çok önemli bir açıklama yaptı. Yapısal reformların, liyakatli kadroların, yolsuzlukla mücadelenin, bağımsız yargının, eğitim ve teknolojinin önemini vurguluyor, şöyle diyordu:

Önemli bir tehlike bir 10 sene daha düşük kaliteli büyüme ile devam edip elindeki potansiyeli kaybetmek. Bence Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike böyle vasat bir şekilde devam etmesi.”

Düşük kaliteli büyüme seçim kazandırıyor ama Türkiye’nin “orta gelir tuzağı”nda debelenip durmasına sebep oluyor.

Tek çıkış yolu, “her alanda rasyonelleşme”. Gelişmiş olmanın temel ön şartı.



Anahtar Kelimeler: Şimşek TÜSİAD iktidar

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER