SEÇİM SONUÇLARINA DAİR -1
Seçime doğru yazdıklarımı gözden geçirdim. Lambayı ve Tayyip Erdoğan´ın suretini anasına anlatmaya çalışan Karadenizli kardeşim ve annesi için yazmadığımı hemen herkes tahmin edebilir. (Kaçıranlar için link)
Annesi bir yana sevgili Karadenizli kardeşim için de yazılanların kıymeti harbiyesinin olmadığının gayet farkındayım. Öncelikle kendimi ikna etmek, sonra da okuma merakı olanlara biraz farklı bir açıdan seslenmekten gayrı amacım yoktur.
Ülkeyi sevme imtiyazının kimsede olmadığını, hele ki bunun bir imtiyaz işi olmadığını iyi anlayanlardanım.
Zaten bardağın dolu tarafında 52/53 puan, boş tarafında 47/48 puan görmeyen sağlam bir göz muayenesine ihtiyaç duyar. Tabii ki bardağı 50 üzeri doldurmak marifettir. Lakin iş bardağın bütününe hatta masanın tamamına bakmakla tamam olur.
Mecliste temsil kabiliyeti %100 olan seçim neticesi için Türk Halkına teşekkür etmek zorundayız.
HDP´nin 9.99 ile baraj altında kalması için dua eden, barajı geçti diye ona oy verenlere binbir bahane bulanları ise izana davet ediyorum.
Anasına lamba ve suret anlatan Karadenizli ve anasının oyu kadar, herkesin oyu mukaddestir.
Kimse kendi oyunu yek diğerinden kıymetli görmemelidir, göremez.
Oy arka planında vatandaş demektir. Vatandaşlık için kaygınız, beklentiniz, umudunuz varsa kimsenin oyunu hakir görmeye de selahiyetiniz olamaz.
Mevcut sistem nedeniyle iktidar blokunun mecliste temsili, aldığı oya nazaran az biraz fazla olmuştur. Daha önce de defaatle yazdığımız ve seçimde de kanıtlandığı üzere AKP çevre partisi olma özelliğini devam ettirmektedir. Her yerin merkezinde her yerin çevresine nazaran daha zayıftır.
Çevre derken sosyolojik ve siyaset bilimine dayalı çevre kavramını kullanmaktayım. Eğitim, gelir düzeyi, sosyo kültürel yapı vs. AKP İstanbul´da boğaz kıyısında neden oy alamadığını sorgulamak zorundadır.
Arnavutköy/GOP ile Arnavutköy/Bebek arasındaki oy farkı AKP´nin kendisini sorgulaması gereken çelişkinin şahikasıdır. Tabii ki hedef Arnavutköy/GOP´u diğerinin seviyesine getirmek olmalıdır. Ama bu seviyeye gelirse bize oy vermez endişesinin de tek bir panzehiri vardır. Bu da önce Arnavutköy´/Bebek´i mevcut hali ile AKP´ye oy verir hale getirmek. Bunun için AKP´nin zırhını oluşturan soğuk savaş artığı siyasal İslam soslu milliyetçi ideolojik safradan arınmak gerekiyor.
İdeolojilerin can çekiştiği çağda dünyanın belki de en pragmatist liderinin hala 70´lerden kalma polemiklere takılmış olması bazen inanılmaz geliyor. Hala yaşam tarzlarına müdahalemiz yok diye açıklamaya mecbur bırakan bu ideolojik tıkanıklık aşılmadığı sürece AKP seçmeni de seviye atlayamayacak.
Seçim sonuçlarını il bazında değil mahalle bazında izlemek elzemdir. Bunun özellikle bu son duble seçimde azami analiz kıymeti haiz olacağına kuşku yok. Ama analizin neticesi için analize de pek ihtiyaç yok.
Merkezler AKP´ye karşı. AKP periferiyi merkeze yakınlaştırıp bir kısım periferi oydan vazgeçecek, bunun karşılığında merkez AKP´yi bünyesine alacak. Bunun başka bir hal tarzı görünmüyor.
Son bir değerlendirme de; AKP´nin iktisadi sahada geldiği kriz ortamına karşın seçimde başarılı olmasının arka planının iyi irdelenmesi icap ediyor.
Seçim sonuçlarının iktisatla bu kadar çelişkili olması hiç de hayra alamet değil. Bu ülkede hemen tüm şehirlerde çöplerden kağıt, metal, plastik ayrıştırıp geçim sağlayan insanlar varsa, bu ülkenin derin bir istihdam sorunu olduğunu herkes anlamalıdır.
Para kazanmak için çöp eşelemek iş değildir ya da işin bittiği yerdir. Kim ne derse desin bu böyledir. Sosyal yardımlara dayalı model kendini çöpten ekmek çıkaran insanların varlığı ile sınamak zorundadır.
Analizlerimiz sürecek, şimdilik bu kadarla yetinelim?
