Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sarı yeleklilerden Gezi çıkmaz!

İbrahim TIĞLI

Sarı yeleklilerden Gezi çıkmaz!

Türkiye´de Gezi Parkı eylemleri olduğunda Güney Afrika´daydım. Güney Afrika basının ciddi bir şekilde gezi olaylarını yansıttığını fark ettim, özellikle de beyaz Avrupalı göçmen Yahudilerin finanse ettiği görsel ve yazılı basında. Hatta Johannesburg´ta PKK sempatizanlarından oluşan bir grup Gezi Parkı protestolarına destek için gösteri dahi yapmıştı. Türkiye´den binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkenin Türkiye´ye bu kadar ilgi göstermesi, sıradan basın trafiğinden farklı, tuhaf bir durumdu.

Meselenin sıradan bir çevre eylemi olmaktan çıkıp Vandal bir faşizan gösterilere dönüşmesi ve seçilmiş iktidara yönelik bir hamle olduğu hemen anlaşılıyordu. Türkiye´deki gezi olaylarını kışkırtanların başka bir gerekçeleri olduğu, sorunun ?ağaç meselesi? olmadığı dışardan daha kolay anlaşılsa da o günkü siyasetçiler dahi ?uzlaşma? gibi olayı doğru okuyamayan girişimlerden bahsediyordu.

Nihayet dönemin Başbakanı Erdoğan´ın Gezi Parkı eylemlerinin doğru bir şekilde okuması ve alınan tedbirler yüzünden Türkiye, ?belirlenen? tuzağa düşmedi ve seçilmiş iktidar, sokak hareketleriyle son bulmadı.

Bir rica

Şimdi bazı gazeteciler ve siyasetçiler yeniden bir Gezi kalkışmasının hayalini yaşıyorlar ve Fransa´da bir süredir devam eden akaryakıt fiyatlarının artışına karşı ?sarı yelekliler? topluluğunun çıkardığı isyanı, Türkiye´de benzer bir isyan hareketine dönüştürme eğilimini taşıyorlar. Adeta aba altından sopa göstererek Cumhurbaşkanı Erdoğan´a ?Bak 1789´da Fransa´da meydana gelen olaylar dünyayı nasıl etkiledi, 1968´de Paris Üniversitesi´nde başlayan gösteriler Türkiye´nin 10 yılına damgasını vurdu? gibi sarı yeleklilerin Türkiye´de de etkili olabileceğini savunuyor. Hatta bir milletvekilimiz Paris´e gidip eylemlere katılarak ?kırmızılı kadın? gibi olmak için çabalıyor.

Gezi kalkışmasının arkasında küresel aktörler vardı. Bilhassa Fransa ve Almanya´nın öncülüğünü yaptığı neoliberal hükümetlerin kışkırtmaları. Küresel neoliberal politikaların ithalatçısı Soros Vakfı.

Gezi olayların Vandalları, çoğunlukla sol kökenli gruplar, salon sosyalistleri, neoliberal ekonomik politikalardan en fazla nasiplenenlerdi. AVM´lerden çıkarak Beşiktaş, Taksim ve Kadıköy´de belediye otobüslerine saldırdıktan sonra bankalara, yerli kapitalistlerin otellerine sığınanlardı.

Paris sokaklarının sarı yeleklileri ise bizim ?gariban? dediğimiz alt-orta sınıfın insanları. Yoksunlar ve yoksullar. Talepleri Macron´´ın neoliberal politikaları sonucu akaryakıt fiyatlarına karşı çıkanlar?

Paris sokakların yeni isyancıları, Fransa´nın göbeğini kaşıyan adamları. Hayatlarını banliyölerde devam ettiren, tek derdi evlerine ekmek, süt götürmek isteyen Fransız solcuların tabiriyle kaba, saba, eşcinsellik karşıtı, biraz da faşizan eylemciler.

Fransa´nın sarı yeleklileri göçmenler, beyaz elit Fransız hayatının dışında kalanlar, ?işe yaramaz?, ?eğitimsiz? diye tabir edilenler.

?Sarı yelekliler? yeni sosyal hareketlerin bir ürünü. Liderlerden yoksunlar, onlara nasıl davranmaları, neleri yağmalamaları gerektiğini söyleyen sendikalist solcu liderler yok. Çünkü çoğunluğu muhafazakâr olup, yıllardır destek verdikleri neoliberal politikalarla bir hesaplaşma içindeler.

Kendilerine bu ismi verilmesinin nedeni de ?yüksek görünürlüğe? her arabada zorunlu olarak bulunması gereken fosforlu sarı yelekleri giymeleri.

Yeni yetme gençler değil onlar, çoğunlukla orta yaşlardalar, üniversiteye geldiklerinde ?Sosyalizmin İlkeleri? gibi üçüncü sınıf teorisyenlerin eserlerini okuyanlar da değil. Sanatla kazandıkları ünlerini, siyasi dil kullanarak tüketenler de değil.

Ağaçlara yapılanların intikamını, insanları darp ederek, iş yerlerine saldırarak, halkın araçlarını yakarak almadılar. Birkaç talihsiz olay dışında asıl hesaplarının küresel ekonomik sistemle olduğunu haykırdılar.

Sarı yeleklilerin eylemleri bir aydır devam etmesine rağmen onların arkasında küresel patronlar, Soros Vakıfları, Osman Kavalalar, CNN, BBC, Todays Zamanlar yok.

Televizyonlar, gazeteler adeta bir sansür uyguluyor onlara karşı?

Ne Güney Afrika medyası ne Amerikan medyası da ?hor ve hakir? görülmüşlerin eylemlerine fazla itibar etmiyor. Onların Johannesburg´taki gibi PKK sempatizanları dostları da yok. Türkiye´den bir milletvekili eylemlere destek için gitti ama, ?solcular defolun? çığlığını duyarsa geri gelir herhalde.

Bir takım eski sol, yeninin liberal çizgideki taşeronlarının ve bir zaman hükümetin gölgesinden beslenip şimdilerde gerçek niyetleri ortaya çıkınca gözden düşenlerin sarı yeleklilerden bir Gezi kalkışması beklemesi tesadüf değil. Şimdi umutlarını Gezi Vandallarının niyetleri ile hiç örtüşmeyen bidon kafalı sarı yeleklilerin istekleri ile örtüşmüyor. Sarı yeleklilerin derdi evlerine yakacakları kömürü götürebilmek, yiyecekleri ekmeğin peşinde koşmak.

Fransa´nın sarı yeleklileri hak ve adalet anlayışlarını masumiyet çerçevesinde seslendirdiklerinde sesleri daha iyi çıkacaktır. Fakat sol ve aşırı sağın olayları politize etme eğilimlerine karşı dikkatli olmaları lazım. Bu tür kendiliğinden ortaya çıkan hareketleri ideolojik grupların suiistimal etme olasılıkları da çok yüksek. İşte o zaman asıl tehlike başlar, hak arayışı bir şiddet ve terör sarmalına dönüşür.

Görsel çağda yaşadığımız şu dünyada sarı yeleklilerin öfkeleri, belki hak ve adaleti getirmeye yetmeyecek. Ama dünya bilecek ki, alt orta sınıflar, yoksun ve yoksul bırakılmışlar, göbeğini kaşıyan adamlar bir gün küresel hegemonyayı çökertecekler.

Artık küresel kapitalizm son çırpınışlarını oynuyor, mazlum ve mağdurların sesi, Filistin´in, Somali´nin, Arakan´ın sesi daha gür ve güçlü duyulacak. Çünkü tarihe yön verenler egemen küresel güçler değil, zincirleri kırabilen yoksunların onurlu direnişidir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz