Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sararıp Dökülen Yapraklar

Sinan ESKİCİOĞLU - 22. 10. 2018 Pazartesi

Sararıp Dökülen Yapraklar

21.10.2018 Pazar

Sonbahar geldi.

Ağaçların yaprakları sararıp dökülüyor.

Güneşin gücü azaldığı için bitkiler de daha az besin yapmaya başladılar. Besini azalan bitkiler de bütün besinlerini gövdelerine verdiklerinden, yapraklarına besin kalmıyor ve yapraklar da birer birer sararıp dökülmeye başladılar.

Dökülen bu yapraklar caddeleri, parkları ve ağaçlık alanları doldurdu.

Türkiye´de de öyledir diye umuyorum. Almanya´da ağaçların yapraklarının sarardığını ve birer birer döküldüğünü her yerde görürsünüz. Kimi zaman ormanlık alanlarda, kimi zaman parklarda ve kimi zaman da şehrin içindeki yüzlerce ağacın dibinde.

Bu yapraklar sokakları o kadar kaplar ki, belediye araçları bunları bir yerde toplar ve yaprak dağını andıran bu yükseltileri görünce şaşar kalırsınız. Yüzlerce, binlerce ağaç yaprağı aynı sararmışlıkla koca bir yığın gibi karşınıza çıkar.

Birbirinden farklı olan bu yapraklar artık koca bir yığının içinde gübre olmayı beklerler.

Mevsimin değiştiğini, hayatın su gibi aktığını o zaman daha iyi anlarsınız. Hayat devam ediyordur. Türkiye´de günlerdir gündem olan Kaşıkçı olayı Almanya´da da gündem olmuştur ama çok da üzerine yoğunlaşmaz olursunuz. Veya Hessen eyaletinde yapılacak olan seçimler. Ya da S. Arabistan´a silah satışının tekrar gözden geçirilecek olması?.

Sararıp dökülen yaprakları insan ömrüne de çok benzetirler. Zaman geçer ve ömür biter. Aynı sararan yapraklar gibi birer birer dökülür insanlar?

Sararıp dökülen yaprakları ve onların tepelik gibi bir araya getirildiğini görünce, nedense benim aklıma insan ömründen ziyade Almanya´da yaşayan Türkiyeli çocuklar, gençler ve insanlar geldi.

Neden mi?

Çünkü onlar da toplanıp bir araya yığılmış yapraklar gibi yığın halinde olsalar da, sanki hepsi de özgür, farklı, kendine has, ayrıcalıklı olduklarını sandıkları için sanırım.

Aslında hepsi de kendine has, ayrıcalıklı, değerli ve özgün. Ama öyle bir hayat var ki, onların hepsini makinadan çıkan ürünler gibi aynılaştırmakta.

Parklarda farklı yerlerde yığın haline getirilmiş yapraklar gibi, onlar da çeşitli yerlerde yığın haline gelmişler ve farklılıklarını kaybedip bekleşmekteler.

Kimisi dini cemaatin içinde, kimisi milliyetçi bir yapıda, kimisi dine tepkili solcu bir ekolde, kimileri de kendilerini bulmak için bir orada bir burada.

Aslında hepsinin görünüşü de aynı.

Saç kesimleri, giyim tarzları, yiyecek kültürleri, tatil anlayışları, hayata dair arzuları-istekleri ve hayalleri?

Yığın halinde bekledikleri gruplar farklı olsa da, hepsi de birbirinden ayırt edilemeyecek kadar benzer.

Zaten farklı olabilseler, o yığının içinde olamayacaklar.

Gençleri yığın halinde biriktiren bu yapılar onların farklı olmalarına izin vermezler. Farklı olmayı düşünseler de olamıyorlar, ne acı.

Dayatılan giyim tarzı, güzellik anlayışları, sosyal medya baskısı, moda prangaları, in ve out kandırmacası ve bir de bunların üzerine gelen içinde bulundukları grupların her türlü yönlendirme ve baskıları.

Kızımla arada hasbihal ederim. Bir keresinde bana şu cümleyi sarfetmişti:

?Baba, büyükler hep çocuklara, gençlere tepkililer. ?Gençler çok değişik, eskiler gibi değil, yeni nesiller bozuldu´ diyorlar. İyi de çocukları ve gençleri yetiştirenler aslında büyükler, demek ki onları yanlış yetiştiriyorlar, neden bir de böyle tepki gösteriyorlar ki, esas suçlu olanlar onlar´.

Evet, esas suçlu olanlar büyükler ve yetişkinler.

Sanki yetişkinler hep doğru yapıyorlarmış gibi bir yalanın içindeyiz. Dinsel-dünyasal-siyasal kısacası bütün gruplar, gençleri yığın haline getirip öğütürken acaba hiç düşünüyorlar mı?

?Özgün olmalarını istediğimiz bu gençleri torna makinasından çıkar gibi yetiştirmekle iyi mi yoksa kötü mü yapıyoruz?´

?Zaten onları tek tip haline getiren bu kadar etkin güç odakları varken, neden bir de onların üzerinde baskı unsuru oluşturuyoruz´ diye akıllarına geliyor mu acaba.

Tavsiye ederim sizler de çevrenizde gözlemleyin.

Giyim tarzlarına, yiyecek kültürlerine, hayata bakışlarına, sosyal medyadaki paylaşımlarına, nelerin sohbetini ettiklerine, kısaca nasıl hayatı algıladıklarına.

Ben de sararıp dökülen yaprakların yığın olarak toplandığı tepeliklere bakınca bu yüzden çocuklarımızı, gençlerimizi düşündüm.

Ailesi dindar, tutucu, muhafazakar olan gençlere baskı yapılmasa acaba kaç tanesi dindar olur?

Ya da bunun tam tersi, ailesi dinden uzak olup çocuklarını da o yönde yetiştirme baskısı olmasa, acaba kaç genç dini arama yolunu seçer?

Ya da kaç insan seçmek zorunda kaldığı ve seçtiği-yaptığı meslekten memnundur?

Aykırı olup da yolunu çizmek isteyen kaç genç insan, zorla ve baskıyla torna makinasına sokulmuştur?

Çocuklarımızın-gençlerimizin yığınlar içinde kaybolmayacakları bir dünya temennilerimle?

Sevgi ve Bilgiyle kalın



Anahtar Kelimeler: Sararıp Dökülen Yapraklar

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz