Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ramazan ve Kur´ân

Hayrettin Karaman- 04.06.2018

Ramazan ve Kur´ân

Kur´ân-ı Kerim´in Ramazan ayında ve Kadir Gecesi´nde indirildiğini biliyoruz. Bu mübarek kitabın tamamı bir günde gelmediğine, Hz. Peygamber´in (s.a.) peygamberlik hayatı boyunca yaklaşık yirmi iç senede tamamlandığına göre, Kadir Gecesi´nde gelmesini ?gelmeye, vahyedilmeye başlaması? şeklinde anlamamız gerekecektir. Allah Teâlâ Kur´ân´ın gelmeye başladığı gecenin ?mübarek bir gece? olduğunu bildiriyor. Mübarek, ?kutlu, bereketli, insana maddî ve manevî imkânlar bahşeden, fırsatlar sunan? demektir. Kur´ân´ın böyle bir gecede inmeye başlaması hem o gecenin ve onu ihtivâ eden Ramazan ayının hem de Kur´ân´ın önem ve değerini açıkça ortaya koymaktadır. Değerli ödüller önemli günlerde verilir; Kur´ân Allah´ın, kullarına en büyük lûtfu, eşsiz nimetidir ve bu ödül Rahmet Peygamberi aracılığı ile ümmetine Ramazan ayında verilmeye başlamıştır.

Oruç aynı zamanda bir irâde terbiyesi, Kur´ân da ilâhî emrin alındığı yer, bulunduğu kaynaktır; emri alıp güçlü bir irâde ile uygulamanın ödülü ise iki cihanda saâdettir.

Elbette Kur´ân müminin başucu kitabıdır, o bir düzgün hayat, makbûl kulluk kılavuzudur, bu sebeple her zaman okunmalıdır, fakat Ramazan´la olan sıkı ilişkisi sebebiyle bu ayda daha ziyade okunmalı, dinlenmeli; üzerinde, Ramazan rûhaniyetinin bahşettiği ilhamlı bir zihin ve gönül ile düşünülmelidir.

Kur´ân´ın Ramazan ayında gelmiş olması ve her Ramazan gecesi Cebrail´in Hz. Peygamber´e (s.a.) gelerek Kur´ân´ı müzakere etmeleri, karşılıklı birbirlerine okumaları güzel bir geleneğin de kaynağı olmuştur; bu geleneğe ?mukâbele? denilmektedir. Şimdilerde uygulaması azalan bu gelenek yerleşim bölgesinin büyük câmîlerinde icrâ edilirdi. Daha çok sabah ve ikindi namazından önce ve sonra belli sayıda hafız, en kuvvetli bir hafız başkanın yönetiminde halkalanır, sırayla belli miktarda ezbere Kur´ân okurlar, cemâat de ya Kur´ân´a bakarak veya bakmadan bu okumayı takip eder, dinlerdi. Hali vakti müsait olan bazı aileler de evlerinde mukâbele okuturlar, konu komşu toplanarak bunu dinlerdi.

Yavuz Sultan Selim zamanında hilâfetle beraber mukaddes emanetler de Osmanlı´ya intikâl edince içlerinde Yavuz´un da bulunduğu kırk kadar hafız, Hırka-i Saadet Dairesi´nde Kur´ân hatmine başlamışlar ve bu hatim -ki bu da bir nevi mukâbeledir- devletin hayatı boyunca devam etmiştir.

Bu vesile ile Yahya Kemal´in, Hırka-i Saadet Dairesi´nde okunan hatim hakkındaki bir yazısından aşağıdaki kısmı okuyalım:

Birgün Ayasofya minaresinden ezan okunduğunu işittim. 857 senesinin o sabahından beri asırlarca günde beş defa okunmuş olan bu ezan, hal´i vaki´di.

Bu ezanı dinlerken Fatih´i asıl manasıyla ilk defa idrak ettim!

Yine bir gün padişahlarımızın Topkapı Sarayı´nda Revan Köşkü´nü ziyaret ediyordum; uzaktan Kur´an okunuyordu, yavaş yavaş sese doğru yaklaşırken nereden geldiğini ziyaretimde rehber olan zâta sordum.

Dedi ki: ?Hırka-i Saadet Dairesi´nden geliyor.? Peygamberimiz´in hırkasını sakladığımız cennet gibi yeşil bir odanın Türkkâri penceresi önünde durduk.

İçerde iki hafız vardı. Biri ellerini kavuşturmuş, gözlerini yummuş oturuyordu, diğeri diz çökmüş, müsterih ve yüksek bir sesle okuyordu, rehberime sordum: ?Hırka-i Saadet önünde Kur´an ne zaman okunur?? Dedi ki:

?Dört asırdan beri her saat! Geceli gündüzlü.? Yavuz´un, Hırka-i Saadet´i Mısır´dan getirip bu odadaki mevkiine koyduğundan beri kırk hafız, nöbetle Kur´an okur. Türk tarihinde bir dakika bile buradaki Kur´an sesi kesilmemiştir.

Gezintilerimde bir hakikat keşfettim.

Bu devletin iki mânevi temeli vardır:

Fatih´in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hâlâ okunuyor!

Selim´in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kur´an ki hâlâ okunuyor!

Duymuyor musunuz, yine ezan okunuyor!



Anahtar Kelimeler: Ramazan

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz