Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Pakistan-ABD İlişkileri: Sürekli İhanet Eden Dost

Mahmut Osmanoğlu´nun dünya bülteni´nde yayımlanan analiz yazısı...

Pakistan-ABD İlişkileri: Sürekli İhanet Eden Dost

Pakistan, 14 Ağustos 1947´de bağımsızlığına kavuştu. Birleşik Krallığın Hint Alt Kıta´sını terk etmesiyle birlikte Alt Kıta´da ?İki ulus? teorisi kapsamında, dini temelli olarak Hindistan ve Pakistan kuruldu. Tarihin gördüğü en büyük göçlerden birine sahne olan bölünme ve ayrışma esnasında araya kan girdi. 15 milyondan fazla insan göç etmek durumunda kaldı ve bir milyondan fazla insan öldürüldü. Büyük bir toplumsal travma yaşandı. Daha sonraki dönemde bu iki ülke birbirlerine ?ezeli? düşman oldular. Bu düşmanlık bugün de hala çeşitli düzeylerde sürüyor. ABD, Pakistan´ı ilk tanıyan ülkelerden biri idi. ABD, Pakistan´ı bağımsızlık ilanından bir gün sonra 15 Ağustos 1947´de tanıdı. O günden günümüze kadar iki ülke arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı bir grafik izledi.

İki ülke arasındaki ilişkileri Pakistan´ın kuruluşundan Afganistan´ın Sovyetler Birliği tarafından işgaline kadar tırmanan ve işgal yılları ve Sovyetlerin çekilmesine kadar zirve yapan ama Sovyetlerin Afganistan´dan çıkmasından günümüze kadar da sürekli inişte olan ve hatta Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmut Kureyşi´nin deyimiyle ?dibe vurmuş? olarak nitelemek mümkündür. Bu ilişkiler grafiğini daha anlaşılır olarak şöyle tanımlamamız mümkündür sanıyorum: Soğuk Savaş döneminde ABD´nin Sovyetler Birliğine karşı Pakistan gibi ülkelere ihtiyacı vardı. Bu yüzden ilişkilerini iyi tutmaya gayret etti ama Sovyetlerin yıkılmasından sonra geliştirilen yeni stratejiler kapsamında artık bu ihtiyacı bulunmadığı için ilişkilerin düzeyini önemsemiyor.

İlişkilerde Zirveye Giden Yol

İkinci Dünya Savaşı ertesinde oluşan iki kutuplu dünyada ve ?Soğuk Savaş? olarak nitelenen dönemde ABD ve Pakistan ilişkileri hep yukarı doğru bir seyir izlemiştir. Pakistan, bu dönemde ABD´nin yakın ve Soğuk Savaş´ın sonlarına doğru çok yakın müttefiki olmuştur.

ABD, Pakistan´ı bu dönemde Türkiye, İran gibi ülkelerle birlikte hem müttefik ve hem de Sovyetler Birliğini çevreleme enstrümanı olarak kullandı. Meşhur U-2 uçakları örneğinde olduğu üzere bazı casusluk faaliyetlerini bu ülkeler üzerinden yürüttü.

Pakistan-ABD ilişkileri, Sovyetler Birliğinin Afganistan´ı işgali (1979-1989) yıllarında zirveye tırmandı. İki ülke istihbarat servisleri (CIA-ISI), Körfez ülkelerinin de hatırı sayılır katkısı ile Sovyetlerin Afganistan işgalini fırsat bilip Komünist dünya karşıtı ülkeleri ve gençlerini Kızıl Ordu aleyhine seferber ettiler. Afganistan´a milyarlarca dolar tutarında silah yığdılar. Neticede amaçlarına ulaştılar da: Afganistan´dan çekilmesinden bir süre sonra Sovyetler Birliği çöktü ve onlarca ülke bağımsızlığını kazandı. Afganistan savaşının en büyük kazananı ABD oldu ve tek bir askerinin bile burnu kanamadan Sovyetlerden kurtulmuş oldu.

Analizin devamı...



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER