05.11.2018 Pazartesi

Değer miydi çocuk? 10 maçta 10 puan bile alamamış bir takımın peşinde deplasman tribünlerinde gencecik kalbinin durmasına. Senin ruhuna bile saygı duymadan tek derdi kazanmak olan renkler karmaşasında yitip giden ufacık bedeninin bu dünyada yaratacağı o kocaman boşluğa değer miydi?

Eminim ki değerdi. Eminim ki değdi. Kadere inanan hayır ve şerrin O´ndan geldiğine inananlar için bir kelebeğin kanadını çırpışı dahi boşa değildir.

Okyanusun en ücra adasında bırakın insanı ağacın bile olmadığı ıssız bir kaya parçasına çarpan bir dalganın bile bir vazifesi olduğunu, o dalganın bir tek damlasının bile kayanın üzerinde buharlaşmasının boşa olmadığını bilenlerdeniz biz.

11´e 11 bir futbol maçı, onun üzerinde cereyan ettiği yeşil çimler; bu ülkede firar etmiş hak, hukuk ve adalet hayalinin varlığını bize anımsatan neredeyse yegan gerçeklik.

İşin, aşın, yeşilin ulaşılması zor bir umut olduğu bir distopik evrende, ?daha çok koşarsan, daha çok istersen, daha çok mücadele edersen kazanabilirsin? idealinin varlığını muhafaza ettiği münhasır bir adalet tecellisi.

Ligin zirvesinde konuşlanan, kamu kaynakları ile peyda olup, bir süre sonra kerameti kendinden bir gruba devir ve temlik edilmiş Başakşehir Spor´un dahi kuruluş ve bugüne gelişindeki adaletsizliğe rağmen kazanmak için koşturmak zorunda olduğu bir reel rekabet arenası.

İstanbul Belediyesinin kamusal rolünü parti çıkarları ile hemhal etmenin en aleni örneği olsa da form geçici, klas ebedidir gerçekliği ile Koray Şener belki babasının, belki dayısının, belki en yakın arkadaşının ona sevdirdiği formasından hiç vazgeçmeden yürüdü Hakk´a.

Adaletin gücün yedeğine alıp, kendi gibi düşünmeyen herkesi bırakın, ona övgüler düzmekten imtina eden herkesi oyunun dışına atabildiği siyasi bir vodvilin futbol sahasına teşmil olamaması hala futbolu ilgi çekici kılıyor.

Hele ki merceklerden müteşekkil, objektif bir aynanın sürekli yanlışları yüzünüze vurması, sizi yanlışınızla yüzleştirmesi bugünkü siyasetin belki de en uzak olduğu köşegeni tarif ediyor.

Hep yazacağım. 12,4 Milyon M2lik emsalsiz bir inşaat yağması ile 10 bin yıllık kadim şehri betona doyuranlar için futboldaki VAR sistemi çoktan alarmı çalmış, oyunu durdurmuştur.
Koray Şener´in futbol sahasında aradığı şey gönül verdiği renkleri temsil eden futbolcular eğer çok çalışırlarsa kazanacakları gerçeği idi. Bunu aramak bu ülkede sadece tarafgirlikle abad olanlar için bir mana ifade etmez tabii ki.

İktidar olanakları ile halkın neredeyse yarısını sosyal yardım ağları ile kadrolu seçmene dönüştürüp, buna finansman sağlamak için koca İstanbul´da 240 milyar lirayı aşan bir emsalsiz rantı basamak yapmak size seçimi kazandırır. Ama kazandığınız her seçim sizi bu adaletsiz düzene köle eder.

Futbol´da 11 insanın korakor mücadelesi adalet zeminindeki rekabettir.

Siyaset futbolun adaletini elinin tersine itmeye devam ettiği sürece her seçimi kazanıp, bir sonraki seçim için daha büyük adaletsizliği terkip etme oyununa dönmektedir.

İslam olmak illa 80 bin cami ile bürokratik bir kurumu siyasetin emrine sunmak değildir.

İslam olmak barış dilini gerekirse Cihangirce savunmak demektir.

Savaş baltasını ele alıp İHA´larla SİHA´larla poz vermeyi gerektirmez.

Bazen doğrular en güçlü en modern silahtan da güçlüdür.

Doğruları tam da yüzünüze bakarak söylemek sizi mutsuz etse de, söylenmeyen doğru durduğu yerde eğriye dönüşmez.