İslâmî Analiz/Haber Merkezi
Prof. Dr. Mete Gündoğan, koronavirüsü küresel ekonomik sistem açısından yorumlayarak, yaşanabilecek gelişmelerle ilgili öngörülerde bulundu.
Gündoğan'ın ifadeleri şu şekilde:
"Küresel finans elitlerinin kendi içlerinde iki ayrı grubun birbirlerine üstün gelme mücadelesi vardı. Bunlardan bir tanesi kripto sanal paracılar (dağıtık sistemde para üretenler), diğeri ise merkezi sistemde para üretenler ki şu an da var sistem bu sistemdir.
Virüs büyük bir fırsat olarak görüldü. Amerika'da temellenmiş olan paracıların bu fırsatı kendi lehlerine çevirmek için büyük bir mücadelesi söz konusu. Önce kağıt paralardan virüs bulaşıyor diye söylentiler çıktı. Sonra yeni paralar yerine sanal paraların, çip takma meselesinin konuşulması ve daha sonra da dijitalleşme çağına geçiş tartışmalarının gündeme gelmesi, sanal paracıların ortaya attığı, bu fırsatın üzerinden değerlendirmeye çalıştığı konulardı.
Buna karşı merkezi sistem para üreticileri de boş durmadı. Hemen IMF 50 milyar dolar kredi imkanı oluşturacağız dedi. Akabinde trilyon dolara yakın kaynak ayırdım dedi ve kesenin ağzını açtı. Ekonomide kural olarak korunan her şeyi yerle yeksan ettiler. Amerika'da trilyonlarca dolar üretiminden bahsediliyor şu an.
Neden para üzerinden değerlendiriyoruz?
Bu kadar büyük bir salgını küresel finans elitler kendi amaçları doğrultusunda kullanmadan bırakmazlar. Onun için para üzerinden yorum yapıyoruz. Onlar bunu bilinçli çıkarmışlar mıdır bilmiyoruz ama buna mutlaka çalışmışlardır.
Her iki ekolün de birleştiği ortak bir nokta var!
Bu her iki ekol her ne kadar birbirleriyle mücadele ediyor olarak görülse de birleştikleri ortak bir nokta var. O da dijital dönüşümdür. Yani bir sanal aleme dönüşüm. Şu an da uygulanan uzaktan eğitimler, sağlığın uzaktan takibi, üretimin robotik fabrikalarda yapılması, lojistikteki gelişmeler buna işaret ediyor.
Bunun manası nedir? Evvelâ nesiller üzerine ciddi etkisi olacaktır. Bir anda ülkede dili değiştirmek gibi bir şey düşünün. Böyle bir dönüşümün yapılması ülkedeki 40 yaş ve üzerinin ıskartaya çıkarılması demektir. Çünkü bu grup böyle bir hayata ayak uyduramaz. Bu dönüşüm yeni genç nesiller için yapılıyor. Virüs de 40 ve üzerindekileri tehdit ediyor. İnsan ister istemez virüsle bu dönüşüm arasında bağlantılar kurmaya başlıyor.
Ama şunu biliyoruz. Dönüşüm için bir fırsat yakaladı paracılar. Dijital bir dönüşüm ve sanal bir dünya oluşturmak için çalışacaklar.
Şunu sormalıyız: Bu gidiş nereye?
Şunu sormamız lazım. Küresel elitler böyle bir dünyayı insanlığın konforu için neden bedava sunsun? Elbette sunmayacaklar ve bir bedel isteyeceklerdir. Bu iş sonunda bir köleleşmeye gidecektir.
Biz bu aklın uygulamalarının arkasında olanız. Bir üst akıl, küresel elitler bir şeyi hareket ettiriyor. O hareket eden şey nereye doğru gidiyorsa biz de oraya gidiyoruz. Yani buna vagon oluyoruz. Bizim virüsle mücadele bir yana bu mücadeleyi yaparken daha büyük bir sürecin vagonu olmayalım. Türkiye olarak bu noktada uyanmalıyız.
Bu lokomotif nereye gidiyor? Bunu sormalı ve bağlanmamalıyız. Bunun için teo-politik okumalar yapmalıyız.
Amerika iyi bir yere gitmiyor. Milletin gözünün içine baka baka milleti enayi yerine koyuyorlar. Bu zaman kadar bir sürü kural söylediler. Para basarsan enflasyon olurdan tutun da sizin tasarruf açığınız var borç almanız lazım filan. Şimdi kalkıp diyorsunuz da geçmiş salgınlara baktığımızda o kadar da büyük etkileri olmayağı öngörülen bir pandemiden siz bütün kurallarınızı alt üst ettiniz. Bu ABD içerisinde şu an anlaşılmasa da önümüzdeki süreçte büyük bir sorgulamaya yol açacaktır.
Ne yapmalıyız?
Yaşanan bu gelişmeler karşısında altın ve gümüşü tanımlamalı ve tedavüle sokmalıyız. Bunlar virüs de tutmaz. Böylece mal devinimi devam eder ve hayatın durması gibi bir tehlikeyle karşı karşıya gelinmez. Evlere hapsolunmaktan kurtulunmuş olunur. Ayrıca insanlar evlerinde uzun bir süre kalamazlar. İaşelerini temin etmek isteyeceklerdir. Bu durumda da ortaya büyük sorunlar çıkabilir.
