Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Medeni Ölü Kaç Çeşit Olur?

Veysi DÜNDAR

Medeni Ölü Kaç Çeşit Olur?

Emre Aydın son yılların iyi yorumcuları arasında gelir. Çok sevilen şarkılarının, tarzındaki benzerliğe ithafen kendisine, ?hep aynı tür şarkılar söylüyorsunuz? denildiğinde, yanıtı ?farklı tür şarkı dinlemek isteyen radyo açsın. Ben radyo muyum?? diye hoş bir yanıt vermişti.

Sn. Fehmi Koru´nun son günlerde üzerine bastığı ve ?medyanın medeni ölü halini? tasvir eden yazıları da aslında bu minvalde değerlendirilmeli.

?Doğru 100 çeşit değildir. 1 tane doğru vardır.?

Bu doğruyu hele ki toplumda benimsetmek istiyorsanız sağlam ve sağlıklı argümanlarla söylemekten çekinmemek gerekir. Bir gazetecilik tekniğidir aynı zamanda bu. Ben de aynı kavramları tekrar etmek bahasına sıkça kullanırım. Bu tekrar değil pekiştirmedir. Neticede biz yazılarımızı beğeniye sunuyoruz. Birileri beğensin diye yazmıyoruz.

Sn. Koru da birileri beğensin diye yazsa idi, muhtemelen medeni ölüden falan bahsetmezdi. Medeni ölü, medeni katili akla getirse de, aslında burada ölen bunu bilinçli seçtiği için medeni bir intihardan söz etmek daha uygun olacaktır. Tabii Sn. Koru müthiş tevazuu ile bir şekilde yeterince aktif görememekten duyduğu sıkıntı ile kendini de bu listeye dahil ediyor.

Ama biz iyi biliyoruz ki onun ölüsü bu gün medyada sözde anlı şanlı yerleri dolduranlara yeter.

Sn. Koru´nun tarif ettiği medeni ölü hali aslında medyanın önemli bir kesimi için gözü yarı açık uyuma hali. Tabii buna medya demek ne kadar doğru tartışılır.

Ölü taklidi yaparak uygun bir kenara çekilip fırsat buldukça oradan ortam sakinse bir kaç konuya dair iki taraflı fikir beyan etmek bu kesim için ideal yaşam tarzı.

Son derece münbit bir göl kenarında şezlongta güneşlenen bu kesim gölden gelecek tehlikeye karşı üzerine örttüğü çarşaftan sızan ışığa bakar.

Normalde baksanız nefes falan almadığını görür, elhamınızı okur geçersiniz. Ama birden kendisini çarşafı atmış bulursunuz. Gölden esen rüzgar eğer tam uygun ise kafayı kaldırır ve gölden esen rüzgarın üstüne bir tüy gibi yerleşir. Yarı ölü olduğu için bu tüy siklet hal onun için çok kolay bir form değişimidir.

Rüzgar dindiği anda hemen çimenlerin arasında koşarak şezlonga zıplar, üzerine çarşafını örter ve hibernation tarzı uykuya devam eder. Kış uykusuna tekrar yatarken besinini almıştır.

Medeni ölünün çağrıştırdığı ikinci kesim aslında dış görünüşleri itibariyle medeni görünse de gerçekte birer zombi olarak hayatlarını sürdürmektedir. Bu kesimin zombiliği türlerinin aslında eski komünist ve buna muadili Amerikan McCarthist dönemden geliyor olmasıdır.

Zombiler gibi gözleri kararmış, odaklanmış ve toplu hareket ederler. Besinleri tazeliktir. Besinleri hayatın kendisidir. Yalan üzerine kurulu varlıkları üretilen yalanla müsemma bir beslenme zincirini gerektirir.

Gerçek hayattan kopmuş oldukları için mümkün olduğunca yanlarına kendilerinden adam devşirmeye çalışırlar. Zombilerin besinleri diriler olduğu için onların eline düşmek oldukça acıklı bir durumdur.

Aslında medeni ölü olmayan ama kendi gibi düşünmeyen herkese medeni ölü muamelesi yapan kesimin ise sniperci (keskin nişancı) olarak rol aldığını düşünüyorum.

Bu kesim mevcut iktidarla mutlu olmasa da asıl görevi farklı bir sesle ortaya çıkanları indirmekle meşgul olur.

Asli bölünmenin yandaşlık ekseninde olduğunu kabul etmez ya da bununla ilgilenmesi gerektiğini fark etmez. Cepheleri genişletmek umrunda değildir. Herkes onun cephesinde toplanmalıdır. Aksi durumda sniperini çeker ve vurmaya başlar. Kendi akkaşık geçmişi gayet temiz olduğu için herkesin geçmişini özetlemeye başlar. Oysa televizyonda neredeyse %100´e gelmiş bir iktidar tahakkümü ortamının iktisadi temellerini çözümlemeden yapılacak tüm analizlerin nafile kalacağını göz ardı eder. Bu kesimin naif olmayan versiyonu aynı işi bazuka ile yapmaya çalışır. Ama kapasite yetmediği için doğrudan eline ne geçtiyse alıp fırlatır. Taş çamur ne bulursa kullanır.

Medeni Ölü´nün bir versiyonu da aslında çoğu zaman son derece canlı bir görünüm arzeden ama en kritik anda devreye giren çeşididir. Bunlar için normal zamanda ölü demek imkansızdır. Bunların ölü formatına girmeleri ancak işlerin gerçekten çapraşık hale gelmesi, geri dönülmez bir yol ayrımının varlığı durumunda söz konusudur. İşte tam o anda anında yolun ortasına boylu boyunca serilir ve gidilecek yolun hangisi olması gerektiğini dikte eder. Kulağına fısıldanan ya da fısıldanmayan ama neticesi aynı olan bir replik dökülür. Bu replik belki de sırf ondan geldiği için diğerlerinin günler boyu konuşmasından daha etkilidir. Medenilikten ödün verilmemiş ama en gerekli olduğu anda ölü taklidi başlatılmıştır.

Peki bu mezarlığa, krematoryuma dönmüş medya ortamında hiç mi umut veren kardelen yok. Hakkını yemeyelim tabii ki var. Sadece biraz özsaygı, biraz dikkat, biraz ilgi ve tabii çokça mesai. İktidarın ?biz bu şehre ihanet ettik? itirafını Hazal Ocak´ın sadece yukarıdaki hasletlerle terkip ettiği haber olmasa ayaklarının üstüne nasıl oturtabilecektik.

Medya mahallesindeki bu kabir azabına daha Azrail A.S. onları davet etmeden ram olmuş erkanın ister taammüden cinayete, isterse idam-ı nefse kurban gitmiş olsun neticede helvalarını yiyip salavatlamak da bu ülke halkının demokrasi alanında göstereceği cevvaliyetinin bir meyvası olacak.

7 Haziran seçimlerinden önce İstanbul Sancaktepe´de havuz gazeteleri hem ikonik hem de ironik bir temaşa ile parçapinçik edilmişti. Bugün gelinen noktada o gazetelerin
kağıtlarına bile dokunmanın ikrah getireceği noktaya ulaştık. Zaman zaman atılan başlıklar gazeteyi ellemenin bile epidemik bir hastalık bulaştırabileceği endişesi doğuruyor.

Lakin enseyi karartmamak lazım.

Koskoca Suud prensi dahi bir gazetecinin gölgesinin altında titremekte.

Özgür basın bu cenaze evinin baygınlığını aşacaktır. Nüfusunun kahir ekseriyeti genç olan bir ülkede en az yatırım yapılması gereken endüstri ölüm vs. dir.



Anahtar Kelimeler: Medeni Çeşit Olur

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz