Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kim Öğretmen Olmak İster?

Hüseyin AKIN

Kim Öğretmen Olmak İster?

Öğretmenlik zor meslek. Zor olmayan meslek mi var dediğinizi işitir gibiyim. Öyleyse hemen cevap vereyim: Uğraş alanı insan olmayan, nesneler, eşyalar, evraklar olan işler ne derseniz deyin daha kolaydır.

İnsanla ilgili meslekler yanlış yapma şansınız yok denecek kadar azdır. Olsa bile çok büyük vebal altına sokar insanı.

Evrakta yanlış yaptınız diyelim, buruşturur çöpe atarsınız ya da tashih eder yanlıştan dönersiniz. Ne de olsa kâğıtların kalpleri yoktur.

Öğretmenlik gibi meslekler kuyumculuk, saat tamirciliği sabır ve dikkat gerektiren mesleklerdir. Kristalize bir tarafı vardır.

Öğrenmenin, bilginin ve de aydınlanmanın önem kazandığı zamanlarda öğretmenler hep el üstünde tutulmuş, bilginin ve bilerek konuşmanın değer yitimi yaşadığı dönemlerde öğretmenlik ve öğretmenler itibar kaybına maruz kalmıştır.

 

Açık konuşalım, eğitim sistemimiz fabrikasyon insan yetiştirmektedir.

Aynı izleri takip ederek, aynı görüntülere selam vererek, aynı ezberleri tekrarlayarak yetişiyor çocuklarımız.

Bu yüzden markete gidip kahvaltılık satın almakla okula gidip bilgi almak aynı amaca hizmet ediyor. Uzun ya da kısa hedefe yönelik ihtiyacı görmektir bu.

Okullar diploma almak suretiyle bir üst okula sıçrama yerleridir. Bir şekilde bir an önce kurtulup uzaklaşma sürecidir okul süreci.

Bu yüzden kar yağsın diye dua edilir, ilin valisinden anlayış beklenir.

Şayet bir öğrenciyi okulda tutan şey devam mecburiyeti veya devamsızlık endişesi ise bu çok ıstıraplı bir süreç olmalı.

Bilgiye, aydınlanmaya, kendini geliştirmeye can atan talebeleri olmalı okulların.

Bu tesis edilmeden eğitime dair başka problemleri çözmek mümkün değildir.

Bugünün öğretmeninin işi bu yüzden daha bir zordur. Zira işe öğrenmenin ve bilmenin önemi ve yöntemleri ile başlaması gerekir.

Öğrencileri bu anlamda ikna etmesi daha da ötesi öğrenmeyi ve bilmeyi mutluluğa dönüştürmesi şarttır.

Bu elbette tek başına yapılabilecek bir şey değildir.

Okulda öğretmenin bir yandan yaptığını başta kitle iletişim aygıtları olmak üzere okul dışı unsurlar ve de aile diğer yandan bozuyorsa şayet boşa kürek çekmekten öteye gitmeyecektir.

Malumatfuruşluğun egemen olduğu, bir bilenin değil bir iki şey bilenin rağbet gördüğü, hakikati bulma ve bulduğunu muhafaza etme bilgisinin değil karın doyurma bilgisinin empoze edilmeye çalışıldığı bir ortamda okulun ve öğretmenin etki alanı saman alevinden öteye geçmeyecektir.

Hiçbir komplekse kapılmadan bu mesele üzerinde bir kez daha düşünmeye değmez mi, ne dersiniz?

 BENİM DİN ÖĞRETMENLERİM

Okullarımızda ilkokul, ortaokul ve lise seviyesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri verilmeye devam ediyor. Ders saatlerinin artırılmış olması bu dersi ders saatleri içerisinde daha belirgin hale getireceği gibi öğretmen verimliliğini de daha bir açığa çıkaracaktır. Tek saatlik derslerde öğretmenin geçerken uğrar gibi bir hali vardır sınıfta. İki saatlik din dersinin farklı günlere dağıtılması bu yüzden daha verimli olacaktır. Din Kültürü öğretmenleri düne göre bugün daha donanımlılar ve de yüksek enerji gerektirecek çalışmalara imza atıyorlar. Branşlarının dar alanında kısılıp kalmıyorlar. Kendilerine rol biçen idarecilere eyvallahları da yok. Bunlar güzel hareketler. Geceli gündüzlü çalışan Din Kültürü öğretmenleri kimi zaman kendi branştaş ve meslektaşlarıyla da seminerler ve çalıştaylar vasıtasıyla bilgi paylaşımı yapıyorlar. Muhammed Yılmaz hocamın burada hakkını teslim etmeliyim. Yorulmak bilmeyen enerjisiyle Din Kültürü başta olmak üzere bütün branşlarda günümüz Türkiye´sinde öğretmen olmanın inceliklerini anlatmaya çalışıyor. Yazdığı kitaplarla da bunu destekliyor. Turgut Çiftçi Din Kültürü derslerine giren her düşünce yapısından öğrencinin sevgisini kazanmış bir isim. Sahih bir akıl sağlam bir mantalite ve de samimi bir kalp ile din eğitimi ve öğretimi işinin hiç de zor bir şey olmadığını göstermiştir. Dr. Nurullah Abalı uzun zamandır bu alanda çalışmalarını takip ettiğim bir isim. Gençlerin dilini çözmüş, üslubunu oturtmuş, akademik hüviyete sahip, yayınlanmış kitapları bulunan genç düşünen olgun yürüyen bir eğitimci. İyi gitar çaldığını söylemeden geçmeyelim. İsmail Erdoğan bir yazar ve sanat insanı. Geçtiğimiz yıl ?Sanat Ya Hu!´ kitabı Şule Yayınları´ndan çıkmıştı. Sanat akademilerini yönetiyor. Etikle estetiği vahiy potasında eriterek damıtıyor dimağlara. İsmail de din kültürü öğretmeni. Ezber yaptırmıyor, sıra üzerinde namaz kıldırmıyor, ezber bozduruyor! Nurullah Bora maharetli ve marifetli din öğretmenlerinden bir diğeri. ?Çalışmak ibadettir´ düsturuyla söyleyecek olursak 24 saat ibadet ediyor diyebiliriz. Din öğretiminde yeni imkân ve yöntem arayışlarında onun söylediklerine dikkat kesilmek gerek. Dijital dünyaya hâkim. Öğrenciye sıfır vermiyor değer veriyor! Ayşe Ak aynı zamanda Dr. unvanına sahip. İstanbul Erkek Lisesi Din Kültürü öğretmeni. Okuyan, öğrencilerine okuma sevgisi aşılayan hem doğu hem batı kültürüne hâkim, tebessümü selamına katık yapmış bir eğitimci. Zafer Söğüt, profesyonel fotoğrafçı, ayrıca sanat tarihi okuyor. Kalemi de var. Konuşamadıklarını kitaplaştırıyor. Kalite ile samimiyeti birleştirebilmiş dost bir insan. Asım Akıncı, işini severek yapan bir din öğretmeni. İşine sanat karıştıran, müzik karıştıran ve de sinema karıştıran bir din öğretmeni. Elindeki işe bakan kaç kişi kaldı ki şunun şurasında. Karani Arda hem şiir yazıyor hem roman. Gençlere din öğretiyor. Kalemi ve kitabı elinden bırakmıyor. Ne mutlu öğrencilerine! Elbette hepsi bu kadar değil, ama ben de bazı yazarlar gibi aynı mazerete sığınayım, nasıldı o? Sevgili okur, yerimizin darlığı sebebiyle devamı bir başka yazıya. Selam olsun!



Anahtar Kelimeler: Öğretmen Olmak İster

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz