Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kemalistlere yaranmaya çalışmayın

M. Latif Salihoğlu

Kemalistlere yaranmaya çalışmayın
Bazı tâbirler var ki, okunuşları, yazılışları dahi itici, rahatsız edici gelir insana. İşte, ?yaranmak, yaranmacılık? da onlarda biridir.

Bilhassa  yılın 10 Kasım ve benzeri mahiyetteki mâlum günlerde, ortalık yaranmacılıktan adeta geçilmez olur.

Peki, kim kime yaranmaya çalışıyor, bu ve benzeri günlerde? 

M. Kemal 80 yıl evvel öldüğüne göre, hayatta olan Kemalistlere, tâbir-i diğerle Atatürkçülere yaranmaya çalışılıyor demektir.

Söz konusu yaranmacılık yarışı, bu yıl biraz daha ileri götürüldü. Özellikle siyasî partiler tarafından adeta bir gövde gösterisine dönüştürüldü.

İşin en dikkat çeken noktası ise, iktidar partisinin bazı teşkilâtları, ilk kez olmak üzere bu yıl ipi göğüslemeye çalışması oldu. Adeta ?Biz Halk Partililerden daha çok Atatürkçüyüz? demeye getirdiler. Öyle ki, kendi seçmen tabanlarını dahi rencide edecek derecede işi ileri götürdüler.

Peki, bu yaptıklarıyla, partilerine ?Atatürkçü oy akışı?nı sağlayabilirler mi? Ya da, vatandaşları otobüslerle Anıtkabir ziyaretine götürüp getirmekle, Atatürkçüler nezdinde bir sempati kazanabilirler mi? 

Bize göre, baştan sona nâfile bir çabadan ibarettir. Kendilerine hiçbir faydası, hiçbir getirisi yoktur bunun. Şimdiye kadar hiç olmuş da değil zaten...

Hatta, dindar ve mütedeyyin diye bilinen kimseler veya kesimler nazarında dahi, bu yaptıklarının gayet soğuk bir ?yaranmacılık? şeklinde görüleceği ve öyle de değerlendirileceği kuvvetle muhtemeldir. Nitekim, yer yer sancılanmalar başladı bile...

Tam da bu noktada, Üstad Bediüzzaman´ın dindarlara yönelik bir tavsiyesini hatırlatmak yerinde olur kanaatindeyiz. O tavsiye de şudur: ?Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umûr-u diniyede müsamaha veya teşebbühle (onlara benzemeye çalışmakla) medenîlere (?dünyeviler´i kastediyor) yanaşmayın. Çünkü, aramızdaki dere pek derindir; doldurup hatt-ı muvasalayı temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz, veya dalâlete düşer, boğulursunuz.?

(Mesnevî-i Nuriye, Habbe)

GÜNÜN TARİHİ 13 KASIM 1918

İşgalcilerin İstanbul çıkarması

Birinci Dünya Savaşı´nı sona erdiren Mondros Ateşkes Antlaşması´nın (30 Ekim 1918) üzerinden daha iki haftalık süre geçmeden, 61 parçalık düşman donanması, ileri doğru harekete geçmeye başladı. Çanakkale´yi geçen ve 13 Kasım günü İstanbul Boğazı´na giriş yapan müttefik (İngiliz, Fransız, İtalyan) gemileri, aynı gün karaya da asker çıkardı.

Bilâhare, çeşitli aşamalardan geçerek gitgide şiddetlenen ve tâ 4-6 Ekim 1923´e kadar devam eden işgal hareketi, aslında o gün bilfiil başlamış durumdaydı.

* * *

Söz konusu Ateşkes (Mütareke) Antlaşmasının) hemen akabinde, İstanbul, Trakya ve Anadolu sathında ciddî bir hareketlenme safhası başladı. Hemen her tarafta ?Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cephesi? kuruldu.

Fiilî işgalin başlamasıyla birlikte, bu millî cephe de şahlandı; vatan, millet ve mukaddesat uğrunda göğsünü siper etti.

Tuhaf rastlantı

İşgal filolarının İstanbul´a geliş tarihiyle bağlantılı olarak çok garip, çok tuhaf bir rastlantı var: O tarihe kadar VII. Ordu ile Yıldırım Orduları Kumandanı olarak (Ağustos - Kasım 1918) Suriye-Filistin Cephesi´nde bulunan M. Kemal, yine İngiliz işgal komutasındaki düşman donanmasının İstanbul Boğazı´na girdiği aynı gün içinde, yani 13 Kasım günü İstanbul´a gelir. (Bkz: Bütün kaynaklardaki Atatürk Kronolojisi.)

@salihoglulatif: Kimi mütedeyyin kimselerin ve kesimlerin, bu yılki 10 Kasım´da M. Kemal´i Kemalistlerden bile daha fazla anma/yâdetme gayretkeşliği içine girmesi, öyle bir iğreti duruyor ve sırıtıyor ki, tam bir riyakârlık ve yaranmacılık örneği...



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz