Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İstediğimiz böyle bir Türkiye mi?

Elif ÇAKIR; Pazar günü yaşanan çirkin olay ülkemizin tarihine bir utanç ve bir kara leke olarak geçti.

İstediğimiz böyle bir Türkiye mi?

Devletin saatlerce müdahale edemediği linç girişimini bütün ülke canlı olarak izledi:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önce cenaze namazının kılınacağı camide tepki sloganlarıyla karşılaştı. Namazın akabinde ise Kılıçdaroğlu´nun etrafı kalabalık bir güruh tarafından sarılarak, ?Kahrolsun PKK? sloganları eşliğinde yumruklanmaya başladı. Linçten kurtulmak için sığındığı evde ?yakılsın bu ev? sesleri altında iki saate yakın mahzur kaldı.

Ankara valisinin, emniyet mensuplarının, jandarmanın, bakanların, bakanların koruma polislerinin olduğu bir yerde evin etrafında ki kalabalık dağıtılamadı.

Evini etrafını saran gözü dönmüş güruh, devletin savunma bakanının  eline aldığı megafon ile garip bir şekilde ?Değerli arkadaşlarım mesajınız alındı? sözüyle teskin edilebildi de...

Sayın Kılıçdaroğlu zırhlı bir araçla çıkartılabildi.

***

Sayın Kılıçdaroğlu´nun sığındığı evin yakılmasını isteyen, ?yakılsın bu ev? diye bağıran bir kadındı. Bunu söyleyen kadın belki de bir anneydi...

Anneler merhametli olur... Anneler sağduyulu olur... Bir kadının hele de bir annenin ?yakılsın bu ev? diyecek kadar gözü dönmez.

O kadının, o annenin Kemal Kılıçdaroğlu´nun sığındığı evin yakılmasını isteyecek kadar gözünün dönmesine sebep olan nedir?

Dahası, o köylüleri Kılıçdaroğlu´na karşı vahşice saldırtan sebep nedir?

Diyelim hükümetin, güvenlik politikaları, terör politikaları beğenilmiyor.

İyi de CHP iktidarın ortağı değil?

Ne bugünkü politikaların -ki beğenilmiyorsa ve yanlış bulunuyorsa- sebebi CHP´dir, ne de merhum şehit Yener Kırıkçı´yı Türkiye ?Irak sınır hattına teröristlere çatışmaya gitmesinin kararını veren Kemal Kılıçdaroğlu...

Peki, o halde Çubuklulu ?köylülerin? Kılıçdaroğlu´na linç saldırısında bulunmalarının, Kılıçdaroğlu´nu ?düşman? görmelerinin sebebi nedir?

PKK terör örgütü ile ilişkilendirilerek ?Kahrolsun PKK? diye slogan atılan Kemal Kılıçdaroğlu´nun çok değil daha iki yıl önce PKK´nın suikast girişimine hedef olduğunu hatırlatmakta fayda var. ( 26 Ağustos 2016)

İki yıl önce PKK´nın saldırısına uğrayan bir liderin bugün PKK ile ilişkilendirilmesi ancak bizim ülkemizde mümkün olabilir...

O halde sebep ne diye soruyorsunuz değil mi?

Sebep, kutuplaşma; ülkenin bir bıçakla kesilmiş  gibi kutuplaşmış olması. Bugün öfke ve kutuplaşma, önüne çıkan her şeyi bir vampir gibi yutuyor.

Siyasette yaratılan kutuplaşma ortamı, her türlü kışkırtmaya zemin oluşturuyor. Bu öfke hali, ülkenin bu kadar sert bir şekilde ikiye bölünmüş olması, toplumun oturtulduğu gerilim fay hattı ülkemizi öngöremediğimiz sonuçlara sürükleyebilir.

Pazar günü yaşanan dehşet siyasette yaratılan bu gergin ortamın ortaya koyduğu bir tabloydu.

Siyasetçilerin söylemlerinden kullandıkları dil, benimsedikleri, onayladıkları siyaseti de yansıtır. Kullandıkları nefret, öfke, kin, ayrıştırma söylemi sadece kendileri ile sınırlı kalmaz. Siyasetçiler topluma en fazla etkileri olan kişilerdir.

Düşmanlaştırma, ayrıştırma, hedef gösterme, siyasetçinin söyleminde kalmaz. Toplumda birileri çıkar iş edinir. Nefret söyleminin içinde bizatihi şiddet vardır. O yüzden siyasetçiler bir yandan düşmanlaştırıp, ötekileştirirken, bunun sadece bir propaganda olarak kalmayacağını, sonrasında yol açacağı tahribatları düşünmeleri gerekir. Çünkü, siyasetçilerin kullandığı  ayrıştırma, ötekileştirme, düşmanlaştırma dilinin, toplumu militanlaştırıp, nefret suçuna doğru yöneltme ihtimali yüksektir.

Kutuplaştırma ve düşmanlaştırma söyleminin toplumu yozlaştırdığını ve demokratik düzeni ve hukuk devleti ilkesini tahrip ettiğini söyleyebiliriz.

İkiye ayrılmış, sürekli  gerilim fay hattında olan bir ülkenin varacağı yer, Allah korusun,  kaostur. Toplumu birbirine düşman etmenin acılarını yaşamış bir ülkeyiz. Geçmiş acılardan ders alınmalıdır.

CHP´yi düşmanlaştırmak, marjinalleştirmek bu ülkeye bir fayda sağlamaz. Bu ülkenin ?hukuk?, ?adalet?, ?demokrasi?, ?hak ve özgürlükler? gibi alanlarda hala çözülmeyi bekleyen sorunları var.

CHP´nin toplumun taleplerini ve gündelik ihtiyaçlarını siyasi karar mekanizmalarına taşıyan bir parti olması bu ülke için bir kazanımdır.

Açıkça yazmakta fayda var. Uzlaşmacı kimliğe ile barışçıl bir tavra sahip olan  Kemal Kılıçdaroğlu´nu terör örgütleri ile ilintilendirmek büyük haksızlıktır.

CHP´nin başına geldiği günden bu yana CHP´yi toplumun değerleriyle buluşturmak için çaba sarf eden bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum. Türkiye´de başörtüsü zulmünün sona ermesinde, muhafazakar genç kızların ve kadınların eşit vatandaşlık haklarına kavuşmasında Kılıçdaroğlu´nun katkıları oldu, partisinin eski reddedici tavrını değiştirdi.

Her fırsatta bu ülkede ?hukukun üstünlüğünü? sağlanması gerektiğinden ve ?katılımcı demokrasiyi? güçlendirmek gerektiğini söyleyen bir CHP lideri olduğunu kabul edelim.

Türkiye´nin hukuk devleti olmasında, demokrasi rayına oturmasına ve ülkemizin sorunlarının çözümü için katkıda bulunabilecek bir siyasetçidir.

Kemal Kılıçdaroğlu´ndan vatan düşmanı olmaz, vatansever olur, ülkesini düşünen bir siyasetçi olur.

Uzlaşmacı kimliği, barışçıl tavrı ile sadece CHP için değil Türkiye için de bir kazanım olduğunu düşünüyorum...

Bu ülkenin tarihinde yeterince kardeş kanı, ayıp, utanç vardır. Geçmişin ayıplarına, utançlarına yenilerini eklememeliyiz.

Bilinmelidir ki, Kılıçdaroğlu´na atılan yumruk bu ülkenin demokrasisine, bu ülkenin hukuk devleti ilkesine atılmıştır. Atılan o yumruk hepimizedir.

İki saat sığındığı bir evden zırhlı araçla çıkartılması hepimizin ayıbıdır.



Anahtar Kelimeler: İstediğimiz böyle Türkiye

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz