Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İstanbul, kaybetme karakterli bir başkan istemedi

Necati T

İstanbul, kaybetme karakterli bir başkan istemedi

Akif´imizin, Hz. Ömer adaletini vecizeleştirdiği ünlü mısralarını, çok duyduk Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan´ın ağzından; oturup kalktığı makamlara yürüdüğü günlerde.

?Kenar-ı Dicle´de bir kurt aşırsa bir koyunu, 
Gelir de adl-ı ilahi sorar Ömer´den onu!?

Yönetime talip biri, bu mısraları seçmenine yahut idaresinden mes´ul olduklarına söylüyorsa, anlaşılacak mesaj tektir: Adil olacağım, adaletle hükmedeceğim!

17 yıldır iktidarda olduğu partisinin ilk adına da ?Adalet? kelimesini yazdıran sayın Erdoğan´ın, 31 Mart mahalli seçim günü Pötürge cinayetlerinden haberli olduğu an, çok istedik ve çok bekledik, adalet canlılığını milletine gösterecek bir hareketini..
Fırat kenarında ?Kurtolmuş?lar cinayet işliyorlardı; aşırılacak son koyunların aşk´ına..

3 Nisan Çarşamba günü basın toplantısında hadisenin tüm teferruatını anlatan Genel Başkan´ımız Temel Karamollaoğlu ağabeyi dinledikten sonra, sorumlu olan yetkililerin hiç birinin görevden alınmamış olması da üzüntümüzü katlarken, Saadet Partisi´nin bu seçim boyunca sürekli ?Adalet? vurgusu yapmasının haklılığına da tanık oluyordu gönlü yaralı insanlarımız..
Tarihte olan tarihte kalmıyordu.

Kendilerini adl-ı ilahi sorgusundan muaf sananlar ders almadıklarında o olaylardan, tarih, tekerrür etmeye başlıyordu.
Pötürge cinayetleri duyulduğu an, Türkiye çapında bir ?Adalet? duygusunun yayıldığını da bir düşünsün ve hayal etsin herkes. Sandıklar, beklemedikleri bu tatsızlıkta mı olurdu? (Tatsızlık kelimesi empati icabı kullanılmıştır. Kalemcileri arkadan hançerlendik diyorlar. Zira herkes en iyi bildiği icraatının örnekliğinde tanımlar yaşadıklarını.)

31 Mart 2019 seçimlerinde 14 Mayıs 1950´nin tekerrürünü yazmayı sona saklayarak ve önem sırası gözetmeden AKP´nin niçin kaybettiğini madde madde sıralayalım. Çünkü iktidarda olan, sayın Cumhurbaşkanı´nın Genel Başkan sıfatıyla adaylarından fazla meydanlarda göründüğü AKP´dir.

 

 

 

Reklam firmaları kaybettirdi

15 Temmuz´dan sonra 15 Temmuz´u, Yeşilçam artığı reklamcıların anlatımına bırakan ve onların ?Kamyoncu kadın? uydurmalarına, başbakan sıfatlarında göğüslerine yaslandırarak onaylayan AKP yöneticileri, 31 Mart seçimlerine, o reklamcıların afişleme ?aşk?larının gölge vuracağını bilmediler yahut ?sevda?ları o yönde tecelli etti.

Baygın bakışlı fotoğraflı afişlerle seçim kazanılması bu ülkede bir kere olmuştu. Lakin Mesut Yılmaz´ı pazarlayan o Fransız reklamcıların ortağı kartel medyasının gücü, günümüzün yandaş medyasıyla kıyaslanamaz.

Yandaş medya kaybettirdi

Hiçbirinde, neredeyse çeyrek asra ulaşan şehir yönetimlerinde gerçekleşmiş bir hasretleri yokken ve yine kazanıldığında da gerçekleşmesini arzuladıkları bir hayalleri hayal dahi edilemiyorken, elbette ?ihanet?lerde çıkamayacaktı sesleri.

Park, yeşil alan ve Çınar şehri İstanbul´u, beton blokların arasında bir dere pozisyonlarına büründürülmüş caddelerin tretuvarlarında, çok para harcanmış kanaatinin güzelliklerini sakladığı lalelerle tatmin etmeye kalkanlar mı oy çağıracaktı AKP´ye.

AKP kalemcileri okumadıkları için bilmezler, ya da Sol´a hava olsun diye Brezilya yazarlarıyla başlayıp, Arjantin çocuklarıyla oyalandıkları için bilmezler; ünlü solcu yazar Çetin Altan´ın, İstanbul hayallerinin, AKP yönetimlerinde vücut bulduğunu. Yani örnek dahi alamıyorlar.

Karaköy rıhtımının bütün dükkanları meyhane ve bar olursa ve oraları kadınlar ve kızlar, erkeklerle birlikte doldurursa İstanbul´da ya da Türkiye´de (hangisini kullamıştı, hatırlamam tam değil) hiç bir mesele kalmaz.

Çetin Altan´ın işte bu hayalinin iki cami arasındaki köprüaltlarının da dahil edilerek gerçekleştirildiğini bilmeyenler veya bilip de alkışlayanlar, diyorlarki: Biz AKP´ye İstanbul´u kazandıracaktık amma.. Sonra gelsin dağarcıklarındaki suçlayıcı, aşağılayıcı, ayrıştırıcı saygısızlık kelimeleri.

 

 

Adayları kaybettirdi

31 Mart seçimleri göstermiştirki, damadın iyisini bulmak zor değilmiş ama, adayın iyisini bulmak çok zormuş.

İtirazlar malumun ilamı. Aday seçimi iyi yapılmamıştı. Demirel uslubuyla bir cevap yakışır buraya. Vardı da koymadılar mı? Çeyrek asırdır elinde tuttuğu ilçe belediyelerinden vasıflı eleman yetiştiremeyenlerin, makam doygunu ve yorgunu insanları, yüzlerine yansıyan ?kerhen? varım duygularıyla seçmenin karşısına çıkarmaları, yenilgiyi baştan kabul etmeleri demekti.
İstanbul adayları, kaybettiği için hep kazanan Binali Yıldırım´a, şimdiki makam sunma gayretleri, kaybettin ama bak yine kazandın tesellileri olsa gerek.

Tanzim satışları kaybettirdi

Planı, programı, yeri, sokağı, patatesi, soğanı, rafı, terazisi, stokcusu, nakliyatcısı ve tezgahçısı çok önceden hazırlanmış bir gösteriden, bir Cumhurbaşkın´nın, parti başkanı olsa dahi sorumlu olması ve deterjan da satacağız gibi cümlelerle reklama durması, muhalif veya iktidar yanlısı her insanımıza biraz hüzün verdi. Seçimleri alırlarsa, bu durumun kalıcı olacağı ve Cumhurbaşkanı´nı da haddinden fazla meşgul edeceği endişesini duydular.

İlçe başkan adaylarının ortak özellikleri kaybettirdi

İlçe belediye başkan adaylarının üçte ikisinin Karadeniz bölgesinden olması, muhalif ittifakın büyükşehir adayının da karadenizli olmasıyla çakışmıştır. Tercihlerini sorgulamadan bu gerçek de katılmalı diyoruz kayıp hanelerine yazdırdıkları paya.

Cumhurbaşkanı´nın ve bakanlarının propaganda dilleri kaybettirdi

Tarafsız atamalı bakanların olmadığı bir seçimi yaşadık. Özellikle İçişleri Bakanı, kanuni mecburiyeti olmasa bile, ülkemiz demokrasisinin şöyle yada böyle oturmuş bir geleneğini bu kadar kolay çiğnememeli, çarçur etmemeliydi.

Konuşmaları ve baskınları en çok Saadet Partisi´ni rahatsız ettiğinden, görevden alınması çağrısı da yapıldı. Geçmiş konuşmalarını o devrin güçlüsüne göre yapmış bir İçişleri Bakanı´nın, 31 Mart seçimi arefesinde Saadet Partisi´ne ve mensuplarına devlet destekli hücumu, sandıklarda AKP aleyhine yansımıştır tesbiti de mutlaka yapılacaktır. Eğer nerde hata yaptık muhasebesine cesaret ederlerse..

 

 

Sürekli miting yapmaları kaybettirdi

Medyanın bütün kanalları AKP´lidir, tanımını yanlış kılmayan bir imkanları varken ve o tv kanallarında sürekli canlı yayın yaşantısındalarken, dahası, sosyal medya trollerine de sahiplerken, belediye ve devlet imkanlarını seferber ederek miting üstüne miting yapmak, seçmenlerde ?Acaba? sorusunu hep canlı tuttu.

Bu kazanma ?aşk?larının birazını hizmet etmek için kullansalardı, İstanbul bu beton ürkütücülüğünü yaşar mıydı ?acaba?? Seçim, kaybetme ihtimali de olan bir yarıştır. Bu ihtimali yaşamak istememeleri acaba sadece ?sevda? işi midir, ?aşk? işi midir? Bir seçimde ?Acaba? sorusunu kafalarda oluşması, sath-ı mail denilen, yamaç denilen, eğik düzlem denilen seçim ortamında hesaba vurulamayacak kaymalar oluşturur.

Tarih tekerrür ettiğinden kaybettiler

AKP ve ittifakçısı partinin İstanbul Mitinginin muadili, eşdeğeri, benzeri bu şehirde 14 Mayıs 1950 seçimlerinden önceki CHP mitingidirki, tarihe Vali Fahreddin Kerim Gökay´ın, senin için çalıştım, seni memnun etmek için topladım vezninde söylediği ?İşte paşa´m İstanbul? deyimiyle geçmiştir.

Ne olmuştu da o mitinge rağmen, İstanbullu CHP´ye oy vermemişti. Bu sorunun cevabı, bugün sorulması gereken son ittifak mitingine rağmen AKP büyükşehir´i neden kaybetti sorusuna verilecek cevapla eşdeğerdir, muadildir.

Recai Kutan ağabey´de bulmuştum ben aradığım o doğru cevabı. Geçmiş zaman kayıtlarımızda da vardır.

Çiçeği burnunda bir İTÜ talebesiydim ve kürsünün hemen yanındaydım demişti. O miting günü İsmet Paşa, bir ay önce vefat eden Mareşal´in cenazesine sahip çıkılmasını kanunsuzluk olarak nitelemiş ve seçimden sonra, tesbit edilen herkesin, yani cenazeyi defnedenlerin tek tek tesbit edilerek zindanlarda çürütüleceğini ilan etmişti. Arşivlerden saklanan bu İsmet paşa tavrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın içinde savcı, adliye kelimeleri geçen konuşmalarını çağrıştırıyorsa size de, tarih işte bu noktada tekerrür etmiş demektir.

Anıtkabir yarışı, AKP´nin deplasmanıdır

İmamoğlu´nun Anıtkabir ziyareti konu ediliyor tv kanallarında. Faydalarından biri de şu oldu bu tartışmaların: AKP´li konuşmacılar, Anıtkabir ziyaretlerinde yasa ve yönetmeliklere ya da uyulması gereken resmi prosedür her ne ise işte ona, azami dikkat istediler. Hem de CHP´lileri hizaya çekerek...

İmamoğlu´nun Anıtkabir ziyaretinin alelacele olması ve duyurulması iyi okunduğunda, tespit edilecek doğru birkaç tanedir.
Yaşanmışlığı tanıklarınca tarihe ?Allah´a ısmarladık dedik ya? sözüyle kaydettirilen ünlü Konya mitinginden bahsetmeliyiz CHP´nin.

Menderes devri; Konya´daki mitingde Konya İl Başkanı çok yalvarır İnönü´ne. ?Burası Konya. N´olur bir kere Allah de.? İnönü´nün ?Tamam? demesiyle sevince boğulan o il başkanı´nın morali yerlerdedir, İnönü nutkunu bitirip kürsüden inerken... 

?Allah diyecektiniz...?

İnönü kendinden emin ve yoksa sen duymadın mı istihzasında. ?Allahaısmarladık! dedim ya.?

İşte o İnönü´lü CHP günlerinden, Eyüp Sultan´da ?Yasin? okuyan İmamoğlu´lu CHP günlerine ulaşması Türkiye´nin insanlarımızın çoğunun düşüncelerini olumlulaştırırken, bazı CHP´lileri de telaşa sevketti. Tespit edilecek doğrulardan biri budur. O CHP´lilerin o telaşıdır, İmamoğlu´nu apartopar Anıtkabir´e taşıtan. Çünkü onlar, sadece ?Allahaısmarladık? denileceğine paşalarından fetvalıdırlar.

AKP´lilerin, rakiplerinin bir CHP üyesi olduğunu hesaba katmadan, ziyaretin usulsüzlüğünü, sanki bir görüşme yapılmış gibi sürekli tartışma ortamında tutmasını, DP´nin mirasına oradan sahip çıkmaya çalışmasıdır saymak, bu vakitten sonra kime, ne kazandırır? Bu soru da tespit edilen o doğrulardan biridir.

İmamoğlu, bu minvaldeki karşı çıkışlara, ?Bu kadar alınacağınızı bilseydik, sizi de götürürdük? deseydi, AKP tartışmacıları ne cevap verecekti? Biz zaten yolu biliyoruz mu diyeceklerdi.

Sayın Cumhurbaşkanı´nı ?Tarihsel? benzetmelerinde kullanmak isteyen kalemci esnafın körüklediği ve kimseye bir fayda sağlamayan bir tartışma olduğu da o doğru tespitlerden olsun.

Oylarda kaybeden, afişle mi kazanacak

İstanbul caddelerini ve üst geçitlerini donattıkları AKP afişi konuşuluyor. Cumhurbaşkanı ve Binali Yıldırım resimli ?Gönül belediyeciliği kazandı? yazılan o devasa afişlerin, oy sayımının ilk saatlerinde asıldığı da tesbitli sosyal medyada.

Afiş ihalesini alan firmanın, günler öncesinden hazırlayıp beklettiği o afişleri, parasını peşin aldığımız işi bitirelim, esnaflığıyla astığını düşünenler yanıldılar. Zira bu ihtimal gerçek olsa idi, aday Binali Yıldırım´ın biz kazandık açıklaması sonrasında YSK´nın, millet ittifakı adayının kazandığını ilan etmesiyle sökülürdü.

Bugün hala o afişlerin takıldıkları yerde durması, itirazlar sonucunda alınan oy saydırma işlemine duyulan güvenin ve geri dönecek ihtimaline inanmanın göstergesidir. Yani İstanbulluyu ve Türkiye´yi böyle hazırlıyorlar, yahut hazırlaycaklarını sanıyorlar.

İnsanın, bu aklı o belediye elinizde iken kullansaydınız ya, diyeceği geliyor.

Saadet Partisi bir görevi yaşamadır

Madem ki bugünkü sayfamız ?hesaplaşma? ağırlıklı oldu; Saadet Partisi´ni de dahil edelim ne oldu, niçin oldu da böyle oldu yorumlarımıza.

Yüzde 7,5 oy almış ve fakat kazancı sıfır olan bir partinin, ki iyi bir parti olduğu iddiasındalar, Saadet Partisi´nin önünü kesmek maksadından üretildiğini geçen seçimde iddia etmiştik; bugün de sürdürüyoruz.

1973 seçimlerindeki Bozbeyli´nin Demokratik Parti´si ne ise ve hangi görevi yaparak yok olmuşsa, İYİ Parti de odur bugün.
İktidar verilmesi düşünülen partilerden, Demokratik Parti gibi, İYİ Parti gibi gereksizler ayrıştırılarak, hem korkulan bir partinin önü kesilir, hem de parçası kopartılan parti canlı kılınır.

MHP´nin neyin karşılığında bu kadar başarılı olduğuna da bakılmalıdır.

O 70´li yıllarda Ecevit´li CHP´yi iktidarda görmek isteyenlerin, Feyzioğlu ekibini Güven Partisi adı ile Kemal Satır ekibini Cumhuriyetçi Parti adıyla CHP´den uzaklaştırdıkları da hatırlanmalıdır.

İktidar partisinden bir ayrılma gerçekleştirilse ve seçimden daha güçlü, kaybetmemiş olarak çıksaydı gibi bir soruyu şimdi akıllarına getirenler, yedekte tutulan eski kurucularının, eski başbakanlarının, eski bakanlarının, bir önceki kurdukları partiden halkı kurtarmak partisini canlandırdıklarında, aradıkları cevabı bulmuş olacaklar.

Saadet Partisi, geleneğinin ilk partisiyle siyaset rotasını ?kıble?ye çevirenlerin partisidir, tanımını en canlı haliyle gündemde tutan parti olması dolayısıyladır ki, operasyon akıllarını, tüm seçim mahallerinde seçime varım iddiasıyla çok şaşırtmıştır.
İYİ´lik düşünenler, artık iyi düşünmelidirler.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz