Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Giriş, Gelişme ve Sonuç

HÜSEYİN AKIN- 17.07.2018

Giriş, Gelişme ve Sonuç

-Giriş-

FetullahFETÖ´leşti ifsat etti, kandırdı, hesap yaptı, yüzlerce insanımızın kanını döküp geldiği karanlığa geri gitti. İkiyüzlüydüler, birinci yüzlerini saklayıp hep ikinci yüzlerini kullandılar. Gerçekten hem milleti hem de devleti kandırdılar. Gölgesi yer üstünde gezinen bir tür yeraltı örgütü olduklarını nice sonra öğrendik, fakat öğrendiğimiz zaman vakit çok geçti. Yeraltı örgütü ifadesini öylesine söylüyor değilim. Kendileri göz önünde gezseler de gerçek niyetlerini yıllar yılı hep yeraltında sakladılar. Yaptıkları her düzenbazlık gibi buna da uygun kelime bulmakta zorluk çekmemişlerdi: Tedbir, takiyye vs. Yerli bakış açılarının hiçbir zaman kendilerine yeraltında bir dünya oluşturmaya ihtiyaçları yoktur. Köksüz ya da kökü dışarıya bağlı yapılar ancak zevahiri kurtarmak suretiyle yeraltında karanlık düşler kurarlar. Yerüstü izlenme, yeraltı gizlenme ortamıdır. Gizli hesapları olan yapılar yeraltında karanlık düşleriyle ürettikleri kirli sözcükleri yerüstünde aklamaya çalışırlar. Bir tür kara para aklamak gibi. Kumpanyalarını kampanya, kampanyalarını hizmet diye aklamaları bu yüzdendir. Şahsiyetin karambole getirilmesine bir sürü verecek ad varken ?cemaat´ demeyi uygun görürler ki millet bunda bir hayır olduğunu zannetsin. Cemaat kavramı hiç bugünkü kadar örselenmemişti. Bütün Müslümanların aynı hedef üzere ortak bir noktada buluşup birleşmesi iken cemaat, birleşmiş yüreklerin, buluşmuş akılların ve vicdanların sağa sola dağılıp kendi başlarına devlet olmaya kalkması anlamına tebdil etmiştir. Müslüman kitleler nezdinde artık cemaat iktidar arayışı uğruna bütünden kopmuş parçaların hastalıklı birlikteliğidir. Dinsel dejenerasyon bu milletin hafızasına dilsel dejenerasyondan daha çok zarar vermiştir. Sahtelerine alıştırılan millet aslı ile tanıştırıldığında bu yüzden adapte sorunu yaşıyor. Sahih kavramlar, doğru insanlar ve asli kaynaklar ne yazık ki görmezden geliniyor. Hafızaların yeniden Kuran ve Sünnet üzere formatlanmaya ihtiyacı var.

 

-Gelişme-

Kamuoyunda ?Adnan Hoca´ olarak bilinen Adnan Oktar ve cemaatine yönelik geniş çaplı operasyon yapıldı. Evet, bu beklenen bir şeydi. Bu cemaatin temel özelliği alabildiğine şeffaf oluşu. Dışa dönük ?gizlimiz saklımız yok, biz ne isek oyuz!´ mesajını vermek istiyorlardı. Bu yüzden ne var ne yok ortaya sermişlerdi. Ehl-i Keyf insanlara ?hem dünya hem ahiret´ düsturunu akıllarınca bu şekilde vermek istiyorlardı. Muhafazakâr camia cümbüş havasının tavan yaptığı son raddeye kadar bu cemaate karşı açık bir tavır göstermediği gibi alttan alta destek de verdi. Bu desteği artırmak için cemaat de kendi imkânlarını muhafazakâr kurum ve kuruluşlara cömertçe sunmaktan geri durmadı. ?Adnan Hoca Cemaati´nin yayın ve faaliyetlerini gazetelerinde çarşaf çarşaf yayınladılar. ?Bu kadar para nereden geliyor?´ sorusu ara sıra sorulsa da üzerinde öyle fazlaca durulmadan geçildi. Zira bu sosyete bir yapıydı, bu kesimin boşlukta gezinen yakışıklı gençlerini ve güzel kızlarını hidayete (!) erdirmekteydiler. Diğer taraftan evrim teorisine radikal tarzda karşıydılar ve de Godot´yu bekler gibi Mehdi bekliyorlardı. Allah´ın varlığını mantık ve bilim yoluyla günümüzün yolunu şaşırmış gençlerine anlatmak için gece gündüz çalışıyorlardı. Muhafazakâr kesimin bu iyi niyet ve töleranslı bakışı Adnan Hoca Cemaatininİsrail´le ilişkisi ve A9 ekranlarında evlere şenlik cümbüş manzaralarına kadar sürdü. İslami kamuoyu ortada yeni bir aldatış durumu olduğuna ikna oldu. Acaba aldatma konusunda sırada başka hangi cemaatler vardı? Şimdi yeni bir kaygı ve kuşku dönemi başlıyordu. ?Alabildiğine şeffaf (bir cemaatin ne tür gizli bir yanı olabilir ki?´ sorusunu milletin zihninden savuşturabilmek için din adına akla ziyan bir sürü saçmalığı sergilemekten çekinmediler. Belki de daha işin başında tebliğde güzel-çirkin, zengin-fakir, varlıklı-varlıksız, ünlü- ünsüz ayrımı yapmak doğru mu? Sorusunu sormak lazımdı. Kimse işin bu tarafıyla fazla ilgilenmedi. Mehdi kavramının halka açılması ne denli uygun? İnşallah, Maşallah gibi kavramların içini boşaltıp çerez muamelesine tabi tutulması reva mı? İsraf, gösteriş, konfor ne adına yapılırsa yapılsın Müslüman hayatına ne kadar yakışır bir davranıştır? Cevapları sanırım bu soruların içerisinde aramak lazım.

 

-Sonuç-

Cemaat adıyla insanımıza dokunmaya çalışan yapıların hâl-i pür melâli gözler önündedir. Alttan alta özü yerinden edip kabukla yetinmelerini telkin etmektedirler. Cemaat adıyla ortaya çıkan bu yapıların oluşturduğu hayal kırıklığının nelere sebep olacağını kestirmek zor. Lakin en başta toplumu din adına konuşanlara karşı  ?güvensizlik´ iklimine sürükledikleri bir gerçek. Devletin özellikle gençleri bu tür hastalıklı ve aksak yapıların insafına terk etmemesi gerekiyor. Bunun yolu din eğitiminin sahih kaynaklarla, doğru insanlarla, doğru yerlerde, isabetli bir şekilde verilmesidir. Özellikle merkezi camilerin bünyesinde ?Halk Din Eğitim Merkezleri´ ve ? Gençlik Birimleri´ kurulması yerinde olacaktır. Bir an önce tadilat ve tamirata gidilmelidir. Cemaat ve tarikat yapıları kendi iç muhasebelerini yapmak zorundadırlar. Şayet iç muhasebe ve kurumsal nefis terbiyesine gitmezlerse bu yapıların ıslah edilmesi gerekenler kategorisine dâhil edilmesi zarureti doğacaktır.



Anahtar Kelimeler: Giriş Gelişme Sonuç

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER