Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Gazetecinin Görevi

VEYSİ DÜNDAR- 10.07.2018

Gazetecinin Görevi

 

Clausewitz Savaş Üzerine (On War) adlı eserinde siyaseti savaşın, savaşı da siyasetin farklı enstrümanlarla devamı olarak tanımlamıştır. Prusyalı meşhur generalin bu mühim kitabı önemli bir politik/askeri metin olarak okunur okutulur. Türkiye´de siyaseti en iyi yaptığını düşünen ve ülkenin son çeyrek yüzyılına damgasını vuran Ak Parti siyaseti de bu metnin fikirlerinin önemli uygulayıcısı olmuştur.

Örneğin Kürt sorununu çözüm süreci ile yönetmesini siyasetin savaşı farklı araçlarla izlemesi, 2015 sonrası süreci ise savaşın siyaseti yönetmesi olarak tanımlamak hiç de yanlış olmaz.

Lakin hem siyasette hem savaşta etik kurallar en azından 20. yüzyılda hayata geçmiştir. Hatta Çanakkale Savaşı, savaş etiği ve insanların birbirini öldürürken dahi belirli kurallara tabi olmasına dair ilk nüvelerin oluştuğu çatışmadır. Savaş suçları diye bir kavram 20. yüzyılın insanlığa hediyesidir. Saddam´ın en affedilmez edimlerinden biri de Halepçe katliamıdır kuşkusuz. Benzer şekilde siyasetin kuralları ve etik değerleri de yine ağırlıkla 20. yüzyılda olmak üzere her zaman dikkate alınmıştır. Her ne kadar antik filozoflara, Arap düşünürlere kadar bir çok yazar bu konuda tarihin erken dönemlerinde fikir üretse de temelde siyasetin etik kuralları yine 20. yüzyılın ürünleridir.

AKP´nin siyaset sahnesindeki başarısını ayakta alkışlamak herhalde herkesin teslim edeceği bir realitedir.

Bununla beraber siyaset ve etik kavramlarına en uzak düşünür olan Makyavel´in Prens adlı eserinde ortaya konulan, başarıya giden yolda her şey mübahtır ilkesi açısından bakıldığında AKP siyaseti ne kadar etik kurallarla uyumlu; orası tartışılır.

AKP´nin bir dönem kapatma davalarına muhatap olmuş, yöneticileri hapis ile cezalandırılmış bir siyasi hareket olarak özellikle HDP siyasetine karşı gösterdiği tavır bu noktada belki de en çok dikkat çeker. Tabii ülkemizde yargı bağımsız olduğu için HDP´li siyasetçilerin hapse atılması sürecini sorgulayamam. Bununla beraber AKP bir siyasi parti olarak gerek yönetim gerekse özellikle sosyal medya duruşu itibariyle HDP´nin siyasetten aforoz edilmesi yönünde biteviye görüş beyan ediyor.

İşin yargısal boyutu tabii ki bağımsız Türk adaletinin işi, ancak özellikle yargının karar vermediği konularda adeta ondan rol çalarcasına HDP´ye oy veren (kim oldukları meçhul çünkü Ak Parti iktidarında da oylar gizli, sayım alenidir) halkın bu hakkı aşağılanmakta, adeta bu oyu veren kitle yargısız infaza tabi olmaktadır. Hatta bu iş o noktaya gelmiştir ki, HDP´ye oy veren herhangi bir partinin seçmeni olduğu iddia edilen vatandaşların varlığı, o partiyi de HDP ile beraber bu infaza tabi tutmaktadır.

Hemen herkesin iyi bildiği bu girizgaha neden gerek duydum? Ülkede gazeteciliğin anlamına kimler vakıf olabilir bilmiyorum. Ama bir gazeteci olarak dünün tamamını Tren Kazası (yoksa ray kazası mı desek?) vesilesiyle Çorlu´da geçirdim.

Havuz tipi basına belki çok sıcak gelmeyecek ama HDP´li vekillerin Çorlu kazasından sonra yaralıları ziyaretlerini gözlemledim. Ne olur ne işin vardı diye sormayın. Sadece onlar bu kara olayın ardından acıyı paylaşmaya yola çıktılar. Hangi parti bana gel gidiyoruz dese tereddütsüz yola revan olurdum.

Gazeteciliği iktidarın yayın organı olmak sananları pek şaşırtacağı üzere gazeteciğiliğin temel kuralı olan köpeğin insanı değil, insanın köpeği ısırmasının haber değeri taşıdığını düşünenlerdenim. Uzunköprü´den İstanbul´a trenle gelmek isteyen bazı canların sonsuza kadar ne Uzunköprü´yü ne de İstanbul´u artık göremeyecek olmalarının acısını yüreğimin tam ortasında hissederek şahit oldum ziyaretin detaylarına.

İnsanın köpeği ısırması dedik ya yaşadığım bir olayın Sosyal Medyada sunuluş şekline bakınca işte bu diye düşündüm. Çorlu Devlet Hastanesinde vekil grubu (Hasan Özgüneş, Hüda Kaya) yaralıları ziyareti ve ziyaretin sıcaklığı ile acının paylaşıldıkça azalacağı bilinci ile yaralılara iyi dileklerini sunmaları sırasında bir şahıs önce kısık sesle konuşarak ?bunlar İstiklal Marşı okumadılar, niye muhatap oluyorsun? diye yaralılara akıl vermeye kalktı. Sesini yükseltince tabii ki karşılığını özellikle Erkan Baş ve Barış Atay´dan gördü. Öte yandan yaralıların yakınları da vekil ziyaretini kalbi bir hareket olarak bağırlarına bastılar ve hiç bir şekilde olumsuz ifadede bulunmadılar. Hadisenin kaza mı katliam mı olduğu tartışıldı. Ki bu tali bir konudur. Çünkü gerçekten yeri değildir. Ama aklı sıra yukarıda zikrettiğimiz siyaseti savaş taktikleri ile devam ettirme beceri ve isteği ile AKP´nin ana akım siyasetine ram olduğunu ifşa eden bu kişinin yaptıklarını birinci elden gözleyen biri olarak durumu ifade etmeye mecburum.

Twitterda HDP´li vekillere hasta yakınına saldırdı şeklinde başlık açacak kadar aklını vicdanını ve izanını yitirmiş muhtemel troll ağını herhangi bir şekilde gündeme getirmiyorum. Çünkü twitter denilen çıfıt çarşısında her yol mübah, her yol geçerli. Ama gerçekler twitterda klavye başında geğirerek yalan ve sahtecilik tedavülü değil. Gerçekleri ancak o an o hastanede olanlar söyleyebilir. Sevgili editörümün izni ile hastane ziyareti esnasında çekilen fotoları bolca ekliyorum yazıya. Görülecek ki, orada paylaşılan acının az da olsa gönülleri yumuşatan müziği var.

HDP eşbaşkanı Pervin Buldan ise; ?Bunun adı kaza değil katliamdır. Burada bulunmak, yemin töreninde bulunmaktan daha önemlidir. Ulusal yas ilan edilmesi gerekir? dedi sohbetimiz sırasında.

Sözlerimi nefreti nasıl yeneriz, tahammülü nasıl sağlarız diye bitirmek, bu alanda size akıl vermek isterdim. Lakin kurt kuzuyu yemeyi kafaya koydu ise ona her zaman suyumu kirletiyorsun bahanesi ile saldırmaktan çekinmiyor. Kuzu suyu damacanada da içse ama senin suyun dağdan geliyor diyor. İlla ki kuzu da dağa mı çıksın?

HDP kapatılsa yarın IEP öbürgün JFP sonraki gün KGP sonraki gün LHP sonra MIP sonra NJP sonra OKP sonra PLP sonra RMP ve en sonunda tekrar HDP kurulmayacak mı?

Ne olur vakti daha fazla boşa harcamayalım. Kendi oyumuz kadar bu ülkede yaşayan herkesin oyunun kıymetini bilelim.
Allah´tan ölenler rahmet, yaralılara şifa, sorumlulara ceza temenni ediyorum.



Anahtar Kelimeler: Gazetecinin Görevi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz