Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Erbakan, İslâmi siyaseti kabul ettirdi

Güney Afrika´da Müslümanların gelişimine büyük katkı sunan, ırkçılığa karşı mücadelenin sembol isimlerinden şehit imam Abdullah Harun´un oğlu Prof. Dr. Muhammed Harun, Millî Gazete´ye konuştu.

Erbakan, İslâmi siyaseti kabul ettirdi

Geride bıraktığımız 20. yüzyıl nice İslâm mücahitlerinin onurlu mücadelesine tanık oldu. Moro´dan Bosna Hersek´e, Çeçenistan´dan, Afrika´nın en ücra ülkelerine kadar fikirleriyle insanlığı aydınlatmaya çalışan ve bu yolda canlarını feda eden şehitlerimiz oldu. 1969 yılında Güney Afrika´daki ırkçı Aperheid rejimi tarafından zindanda şehit edilen İmam Abdullah Harun da bunlardan sadece biriydi. Güney Afrika´daki Müslümanların var olma mücadelesine ve insani değerlere yaptığı eşsiz katkılarla, her inançtan insanın hayranlığını kazanan şehit İmam Abdullah Harun´un oğlu Prof. Dr. Muhammed Harun, bir konferans vesilesiyle Türkiye´ye geldi. Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi´nde (AKEM) görüştüğümüz Prof. Dr. Muhammed Harun´la, Güney Afrika Müslümanlarının mücadelesini, Afrika kıtasının geleceğini, Şehit İmam Abdullah Harun´u ve dünya Müslümanlarının büyük bir saygıyla andığı Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan´ı konuştuk.

 

 

 

PROF. DR.MUHAMMET HARUN KİMDİR?

Hocam öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz? Prof. Dr. Muhammed Harun kimdir, hangi alanda çalışmalar yapmaktasınız?

Ailem uzun yıllar önce Malezya´dan Güney Afrika´ya göç etmiş bir aile. Güney Afrika´daki Cape Town Üniversitesi´nde öğretim üyeliği yaparken Bostwana Üniversitesi´ne geçiş yaptım. Uluslararası ilişkiler alanında çalışmalar yürütüyorum. Özellikle Güney Afrika-Malezya ilişkileri konusunda çalışıyorum. Son dönemde Güney Afrika´daki Müslüman topluluklara dair araştırmalar yapıyorum. Aynı zamanda Ortadoğu-Güney Afrika ilişkileri konusunda da çalışmalar yapıyorum.

MÜSLÜMANLAR GÜNEY AFRİKA TOPLUMUNUN ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLDULAR

Güney Afrika, diğer Afrika ülkelerine nazaran daha müreffeh ve huzurlu bir ülke olarak görünüyor. Bu ortam Güney Afrika´da yaşayan Müslümanların gelişimine ve kendilerini ifade etmelerine nasıl yansıyor?

Evet, Güney Afrika gayet müreffeh ve refah seviyesi oldukça yüksek bir ülke. Özellikle kıyı şeridinin oldukça uzun olması neticesinde balıkçılık gelişmiş durumda. Ülkemiz çeşitli iklimlere, özellikle zengin Akdeniz iklimine ve tropikal bölgeye sahip. Bunun neticesinde de tarım ürünlerinde çok fazla çeşitlilik var. Ama en önemlisi birçok maden açısından çok zengin bir ülke. Öncelikle altın ve elmas olmak üzere çıkarılan madenler, ekonominin gelişmesine ve refah seviyesinin yükselmesine büyük katkı sunuyor. Güney Afrika´daki Müslümanlar da tabi çalışkanlıkları ve hareketlilikleri sayesinde bu zenginlikten yararlanıyorlar. Günümüzde Müslümanlar, birçok sektörde profesyonelleşerek iş sahibi oldular. En önemlisi anayasada da geçen dini özgürlüklerden faydalanan Müslümanlar, Güney Afrika toplumunun önemli bir parçası oldular.

 

TÜRKİYE, AFRİKA´YLA KAZAN-KAZAN İLİŞKİSİ KURUYOR

ABD, Fransa, İngiltere, Rusya, Çin gibi ülkeler sömürge kültürünü devam ettirmek için Afrika´ya yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye´nin de son dönemde Afrika´ya yönelik önemli hamleleri var. Bir ilgi odağı haline geldi Afrika. Bu ilgi, Afrika´nın önümüzdeki süreçte gelişimini nasıl etkileyecek? Ve bu gelişim sürecinde Müslümanların nasıl bir rol üstlenebileceğini düşünüyorsunuz?

Türkiye bu süreçte çok önemli bir rol üslenebilir, ki hâlihazırda sağlıklı bir imaj ve resim vermekte. Yani Türkiye, Çinlilerin, Amerikalıların genel anlamda Batılıların yaptığından daha farklı olarak bizim kazan-kazan dediğimiz bir ilişki kurma yöntemini kullanıyor. Türkiye Afrika´da daha aktif olarak denge siyaseti güdebilir. 70´li ve 80´li yıllarda Suudi Arabistan özellikle petrolün keşfedilmesinden sonra Afrika´ya büyük yatırımlar yapmıştı. Ama bir süre sonra maalesef kıtada ideolojik çalışmalar yürütüldüğünü gördük. Müslüman toplumlar ideolojik ayrıştırmalardan çeşitli şekillerde zarar gördüler. Son dönemlerde Türkiye ve Malezya gibi ülkeler Afrika kıtasında yumuşak güçlerini daha dengeli şekilde kullanmaya başladılar. Türkiye ve Malezya bu şekilde devam ederek daha da iyi bir imaj verme noktasında faaliyetler yürütebilirler.

EĞİTİMİN VE İNSAN YETİŞTİRMENİN GEREKLİLİĞİNİ SAVUNUYORUZ

Afrika´da bazı terör örgütleri Afrika insanının huzurunu kaçırmak için her türlü kötü yola başvuruyor. Güney Afrika ise bu terörden uzak bir ülke ve ülkenizde bir huzur ortamı var. Terör örgütlerinin Afrika kıtasına zararlarını ve etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizler tabiî ki Müslüman bir toplum olarak şiddete başvurmayı, aşırıcılığa kaçmayı her şekilde kınıyoruz. Biz bu tehlikelere karşı eğitimin yanındayız, insan yetiştirmenin gerekliliğini savunuyoruz. Radikal düşüncelerin itidalli düşüncelerle yer değiştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Güney Afrika´da da Müslüman liderlik bu yönde bir tavır almış durumda.

ERBAKAN, SEKÜLER TOPLUMA KABUL EDİLEBİLİR İSLÂMİ MESAJLAR VERDİ

Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hakkında neler söylemek istersiniz?

 

İslâmi boyutu olan siyasi hareketlerin kendini seküler bir devlete, topluma ve ülkeye kabul ettirebilmesi çok kolay değildir. Bu bakımdan Erbakan Hoca´nın bu geçiş sürecine yeni boyut getirdiğini düşünüyorum. Yeni bir ton, daha kabul edilebilir daha itidalli mesajlar taşıdığını düşünüyorum. Tabi ki herkesi mutlu edemezsiniz, liderlik önemlidir. Bu açıdan Türkiye ve Malezya´yı dünya Müslümanlarına iyi örnekler teşkil edecek iki Müslüman ülke olarak görüyorum.

ŞEHİT İMAM ABDULLAH HARUN, TOPLUMUN EZİLEN KESİMLERİNİ KUCAKLADI

Babanız şehit İmam Abdullah Harun´u sizden dinleyebilir miyiz?

1955´ten 1969´a kadar Güney Afrika´da bir caminin imamı olarak görev yapan İmam Abdullah Harun, hiçbir zaman sıradan bir imam olmadı. İmam Harun, o dönem Güney Afrika´da yönetimi elinde tutan Aperheid rejiminin ırkçı uygulamalarına sessiz kalmadı, çalışmalarıyla tepki gösterdi. Aperheid rejimi toplumu ırkçı hiyerarşik düzene göre katmanlara ayırmıştı. Üst katmanda Avrupa´dan gelen beyazlar, bir alt katmanda renkli olan melezler, onun alt katmanında Hindu kökenliler ve en alt katmanda da Afrikalı siyahî kökenliler vardı. Babam İmam Abdullah Harun, bu ırkçılığa karşı mücadele ederek çeşitli insani faaliyetlerde bulundu. Irksal ayrımdan ötürü farklı kategorilerden insanların beraber dinlerini pratik etme imkânı bile yokken o herkese özellikle en alt katman olarak görülen siyahî Afrikalılara camilerin kapısını açtı. Onlara yardım etmeye çalıştı. Bu gibi hareketler tabi ki Aperheid ırkçılarının hoşuna gitmedi. Babam tutuklanıp yakalandı. 127 gün sorguda kaldı ve cezaevinde şehit oldu. Bu sorgu dönemi boyunca oruç tuttu ve kendini güçlü tutmaya çalıştı. İmam Harun adına şu an Afrika´da iki tane oluşum var. Biri toplum tarafından kurulan eğitim faaliyetlerine yoğunlaşan vakıf/dernek gibi bir oluşum. Son dönemde okul öncesi eğitime odaklanmaya çalışıyorlar zira eğitim Güney Afrika için çok önemli bir mesele. Bir diğeri de ailenin kurduğu bir vakıf. İmamın şehit edilişinin 50. yıldönümünde O´nun anısını hatırlamaya ve aktiviteler yapmaya çalışan bir oluşum. İmamın neden öldürüldüğüne dair hâlâ resmi bir soruşturma açılmadı. Biz bu cinayetin aydınlatılmasını talep ediyoruz.



Anahtar Kelimeler: Erbakan siyaseti kabul ettirdi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER