Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Emekli Müftü Mehmet Gündoğdu Yazdı: İslam İnsanlığın Kadîm Belası Şiddeti Red Eder?

Mehmet GÜNDOĞSU - 22. 09. 2018 Cumartesi

Emekli Müftü Mehmet Gündoğdu Yazdı: İslam İnsanlığın Kadîm Belası Şiddeti Red Eder?

22. 09. 2018 Cumartesi

Şiddet, ?sertlik, aşırılık, kabalık, çevreyi sindirmek için yapılan hareket, karşı görüşte olanlara kaba kuvvet kullanmak, sert davranmak? demektir. (T.D.K, Türkçe Sözlük).

Bu tarife göre, şiddeti kabaca iki bölümde değerlendirmek mümkündür:

Fiziksel şiddet, sertlik, aşırılık, kabalık, vurma, dövme, öldürme gibi,

Sözlü şiddet, hakaret, tehdit, tahkir etmek, küfür etmek, gıybet, iftira gibi.

Kadına şiddet, çocuğa şiddet, erkeğe şiddet, hayvana şiddet, kısacası her an, her yerde şiddet görüntülerine tanık oluyor ya da şiddet haberlerini duyuyor, okuyoruz.

Şiddetin tarihi

Şiddetin, insanlığın tarihi kadar eski ve de köklü bir olgu olduğunu ifade etmek mümkündür.

Başta Hz Muhammed (s.a.v) olmak üzere bütün peygamberler şiddete maruz kalmışlardı.

Ezcümle, Hz Adem´in çocukları, Kabil hasetlik duygusu ağır basmış, kardeşi Habil´i öldürmüştü. 

Nuh (a.s), Hud (a.s), Salih (a.s), Lut (a.s), İbrahim (a.s), Musa (a.s), Yusuf (a.s), İsa (a.s) vb.

Kavimleri tarafından şiddete maruz kalan peygamberlerdir.

Sevgili peygamberimiz Hz Muhammed (a.s), içinde yaşadığı ve müşrik olan yakınlarından ağır baskı  ve şiddet görmüş, bu yüzden doğduğu büyüdüğü şehri terk etmek zorunda kalmıştır.

Tarihsel süreç içinde insanlar arasında şiddet daima varlığını sürdüregelmiştir. Nitekim nitelik ve niceliği değişse de, şiddet, çağımızda da değişik versiyonları ile gündemde yer almaktadır.

Batı´da Ondokuzuncu asrın ortalarına kadar, şiddet, seyirlik ve eğlence ögesi olarak kullanılmış olsa da;

Gerçekte insanlık, hiçbir zaman şiddeti ve zulmü onaylamamış ama yine de bu illetten kurtulma bahtiyarlığına ulaşamamıştır.

İnsanlar neden şiddet uyguluyorlar

Uzmanlar şiddetin kaynağının saldırganlık olduğunu söylüyorlar.

Saldırganlık; insanların fiziksel ve psikolojik olarak kendisine, çevresindeki kişilere veya nesnelere zarar vermeyi içeren bir dizi düşünceler, arzu ve istekler olarak ifade edilebilir.

İnsanın içindeki saldırganlık duyguları, dışarıya şiddet olarak yansımaktadır diyorlar.

 Saldırganlık ve şiddetin  ortaya çıkmasının nedenlerine gelince:

Öfke veya düşmanlık,

Üstünlüğünü kabul ettirmek,

Korkutmak ve tehdit etmek,

Bir amaca ulaşmak,

Acıya veya baskıya reaksiyon gösterme,

Başkalarıyla rekabet edebilme,

nedenleri ile şiddete başvurulduğunu söylüyor uzmanlar.

 Psikiyatri uzmanlarına göre, saldırganlık ve şiddetin yaygınlaşmasının sebepleri ise:

Çatışmaların ve terör olaylarının,

Ceza sisteminin adil ve yeterli olmaması,

Aile içinde şiddet görmüş olmak,

Medyadaki şiddet içerikli diziler ve görüntüler,

Şiddet içerikli bilgisayar oyunları

Siyasi liderlerin kullandıkları öfke ve şiddet dili,

başlıkları altındaki konular sayılmaktadır.

İslami Kaynaklarda Şiddet

Şiddet, İslami literatürde, zulüm, fitne, fesat, tuğyan, bağy, eza, katl, iftira vb. gibi birçok kelimeler ile ifade edilmiştir.

Çağımızda evrensel temel hak ve hürriyetler bağlamında dile getirilen hak ve özgürlükler, İslâm´da da temelini bulan hak ve hürriyetlerdir. Bu hak ve hürriyetler, hiçbir şekilde ihlal edilemez.

İslâm´da bir insana zulmedilmesi, onun sahip olduğu hakların çiğnenmesi yasaklanmıştır.

Zira kişilerin sahip oldukları haklar, (canı, malı-mülkü, ırzı-namusu,) bu hakların ait olduğu kişinin dini inancı veya toplum hayatındaki statüsü ne olursa olsun kutsaldır.

Daha genel bir ifade ile, insanın, insanca yaşaması ve varlığını sürdürebilmesi için gerekli her hakkı İslâm, insana tanımakta ve onu kutsal kabul etmektedir. 

Kur´an´da şiddet

 Kur´an-ı Kerim´de bir çok ayet-kerimede şiddet kınanmış ve yasaklanmıştır.

(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde (davran) mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. (Nahl, 125)

Allah´ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah´tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah´a tevekkül et (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever. (Âli İmran, 159)

İnsanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline! (Hümeze,1)

 Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.(Hucurat,11)

 Bazı kesimler, Kur´an-Kerim´de, kadını dövün emri var. Dolayısı ile İslam dini, kadına şiddeti emrediyor, diyorlar. İşte o ayet;

?(Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, vazgeçmezlerse onları yataklarda yalnız bırakın, yine vazgeçmezlerse, onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.?  (Nisa suresi, 34.)

Ayetinin tefsiri şöyledir.

?İkinci nesil âlimlerinden Atâ, hukuku çiğneyen kadına uygulanacak müeyyide ile genel olarak kadını dövme konusundaki hadisleri birlikte değerlendirmiş ve şu sonuca varmıştır: Erkek, namusu lekeleyecek bir davranışta bulunmayan, yalnızca nâşize (evlilik hukukuna uygun davranmayan) olan karısını dövemez, ancak ona karşı tepkisini ortaya koyabilir. 

 Ebû Bekir İbnü´l-Arabî´ye göre Atâ, bu âyette geçen dövmenin ibâha (serbest bırakmayı)  ifade ettiğini bildirmiş ve sonuç olarak ?Koca, karısını dövemez? demiştir?. (D.İ.B. Kur´an Yolu)

Kur´an da bu ayette ?dövmeyi? değil?boşamayı?, bir başka ifadeyle ?ayrılmayı?  tavsiye etmiştir.

Hadislerde şiddet

Sevgili peygamberimiz şiddet içeren birçok tutum ve davranışa muhatap olsa da hayatı boyunca şiddetin her türünden uzak durmuş, toplumun hiçbir ferdine, hatta hayvanlara bile şiddet uygulanmasına asla müsaade etmemiştir.

?Sevgili Peygamberimiz bir gün ashabına, ?Müflis (iflas eden) kimdir, biliyor musunuz?? diye sordu. Sahabiler ?Bize göre, müflis parası, malı, mülkü olmayan kimsedir? diyerek cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Muhammed (Allah´ın selamı üzerine olsun): ?Benim ümmetimin müflisi şu kimsedir: kıyamet gününde namaz, oruç ve zekât ibadetini ifa etmiş olarak gelir, fakat şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüştür. Bundan dolayı onun iyiliklerinin sevabı alınır, hak sahiplerinin her birine verilir. Üzerinde olan kul hakları ödenmeden sevapları tükenirse hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.? (Müslim, Birr ve Sıla, 59.)?? Hz. Muhammed´in (Allah´ın selamı üzerine olsun) ashabına müflis olarak tanıttığı kişinin iflasına sebep olan fiillerin ortak özelliği şiddet içermeleridir.

Hz. Muhammed (Allah´ın selamı üzerine olsun) toplumda hata yapanlara kötü muamelede bulunmaz, onlara asla şiddet uygulamaz, sevgiye ve merhamete dayanan bir yöntemle onları eğitirdi. Bu minvalde, o, mescide bevleden bir bedeviye hoşgörüyle yaklaşarak hatasını uygun bir dille kendisine anlatmış; (Tirmizi, Taharet, 112) cemaatle namaz kılınırken konuşan Muaviye b. el-Hâkem esSülemi´yi nazikçe uyarmıştı. Nitekim onun halim eğitim yönteminden etkilenen Muaviye şöyle demişti: ?Anam babam ona feda olsun. Ne ondan önce ne de sonra kendisinden daha hayırlı bir öğretici asla görmedim. Vallahi beni ne azarladı ne dövdü, ne de bana kötü konuştu!? (Müslim, Mesacid ve Mevziu´s-salat, 33.)

 Kadına şiddet

?Kadınlar da şiddete en çok maruz kalan toplum kesimlerindendir.

Bu hususta Allah Rasulü ?Kadınların hukuku konusunda Allah´tan sakının? (Müslim, Hac, 147.) buyurmuş, ?Sizin en hayırlınız eşlerine karşı en iyi davrananınızdır? (Tirmizi, Rada´, 11.) diyerek de erkekleri kadınlara iyi muamelede bulunmaya teşvik etmiştir.

Bir sefer esnasında hanımları taşıyan develeri hızlıca süren Enceşe´ye! ?Yavaş sür, kristalleri taşırken yavaş ol!? (Buhari, Edeb, 111) ikazında bulunarak kadınlara nazik davranılması gerektiğine dikkat çekmiş; ?Sizden biri günün sonunda aynı yatağı paylaşacağı hâlde (nasıl olur da) hanımını dövmeye kalkışır?? (Buhari, Tefsir, Şems 1) diyerek eşine şiddet uygulayan erkeklere bu tavrı hiç yakıştırmamıştır.

Bu bölümde de, Nisa suresinin 34. ayetindeki ?vadribûhünne? (onları dövün) fiilinin manasını, tekrar edelim. Bu ayette Allah´ü Teala ?dövmeyi? değil?boşamayı?, bir başka ifadeyle ?ayrılmayı? tavsiye etmiştir.

Bu ayetin nüzul sebebi konusunda birçok farklı rivayet vardır. Taberî´ye göre bu âyetin iniş nedeni şudur: kocasından tokat yiyen bir kadının (Habibe bt. Zeyd) Rasulullah´a başvurması üzerine Rasulullah´ın aynı şiddette bir tokadın da kadın tarafından kocasına atılması hükmünü verince bu ayet nazil olmuştur. Bu âyet inince Rasulullah ?ben bir şey diledim, Allah ise başka bir şey; şüphesiz Allah´ın dilediği daha hayırlıdır? demiştir.

Çocuklara şiddet

O, çocuklara da şefkat ve merhametle muamele etmiş, onlara karşı asla şiddet içeren bir tavır sergilememiştir.

Daha çocuk yaşta sevgili Peygamberimizin hane-i saadetinde yaşamaya başlayan Enes bu durumu çok güzel anlatır: ?Rasulüllah´a (s.a.s.) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun ?öf´ demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, ?Niçin böyle yaptın?´ demediği gibi, ?Şöyle yapsaydın ya´ da demedi.? (Müslim, Fedail, 51).

Çocuklara bu şekilde davranan ve onlara kız erkek ayrımı yapılmaksızın güzel davranılmasını isteyen Hz. Peygamber çocukların da anne babalarına saygıyla muamelede bulunmalarını isterdi.

Özellikle anneye eziyet etmenin Allah tarafından haram kılındığını belirtmiştir. (Buhari, Edeb, 6).

 ?Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir? (Tirmizi, Birr ve Sıla, 15) sözü ile de ebeveyn-evlat, genç-yaşlı ilişkisinin çerçevesini veciz bir şekilde belirlemiştir.

Çalışanlara şiddet

Sevgili Peygamberimiz şiddet içeren birçok tutum ve davranışa muhatap olsa da hayatı boyunca şiddetin her türünden uzak durmuş.

Toplumun hiçbir ferdine, şiddet uygulanmasına asla müsaade etmemiştir. Onun örnek hayatı şiddete müsamaha göstermeyen uygulamaların misalleriyle doludur. Hz. Peygamberin risaletle görevlendirildiği dönemde toplumun şiddete en fazla maruz kalan kesimi hiç şüphesiz kölelerdi.

Peygamberimiz de birçok kez kölelere şiddet uygulandığına şahit olmuştu. Bunlardan birisinde kölesini kırbaçlayarak döven Ebu Mes´ud el-Bedri´yi ?Bilmiş ol ey Ebu Mes´ud! Allah´ın senin üzerindeki gücü, senin bu kölenin üzerindeki gücünden daha fazladır? diyerek ikaz etmiş, (Müslim, Eyman, 34) kıyamette en şiddetli azap göreceklerin insanlara en çok işkence edenler olduğunu (Tayalisi, Müsned, II, 11) bildirmiştir.?

Müslüman olmayanlara şiddet

?Sevgili Peygamberimiz sadece Müslümanların değil, Müslüman olmayanların da şiddete hiçbir surette maruz kalmalarına müsaade etmemiş, hatta Müslümanları gayrimüslimler hakkında ?Dikkatli olun. Kim bir zimmiye haksızlık ederse, onun hakkını eksik verirse, ona gücünün üstünde şeyler yüklerse veya gönülsüz olarak ondan bir şey alırsa, ben kıyamet gününde o kişinin düşmanıyım? (Ebu Davud, Harac, fey´ ve imare, 31-33) diyerek uyarmıştı.

Bir defasında Medine çarşısında bir Yahudi ile tartışan Müslüman Yahudiye tokat atmış, olay Hz. Peygambere intikal ettiğinde, O, Medineli sahabinin bu yaptığına çok kızmıştı. (Müslim, Fedail, 159).

Müslümanlarla beraber yaşayan gayrimüslimler hakkında bu şekilde davranan Allah Resulü savaş zamanında dahi şiddetin her türlüsünü yasaklamış, işkenceye sıfır toleransla yaklaşmış, düşman askerlerine karşı insan onuruna yakışmayan tavır ve tutumlara müsamaha göstermemiştir.

Bu çerçevede, O, savaşan askerlerin dışında kalan kadın, çocuk (Buhari, Cihad, 147) ve din adamları (İbn Hanbel, I, 301) gibi sivillere müdahale edilmemesini emretmiş, o dönemde yaygın olarak uygulanan savaşta öldürülenlerin organlarının kesilmesini de kesinlikle yasaklamıştır. (Ebu Davud, Cihad, 82).

Hayvanlara şiddet

İnansın, inanmasın tüm insanlara insan onuruna yakışır bir şekilde davranan Allah Rasulü hayvanlara şiddete de tahammül göstermemiş, onlara da merhametle muamele etmeyi tavsiye etmiştir.

Bu meyanda, Hz. Peygamber, bir gün inleyen ve ağlayan bir deve görmüş, hayvanın başını okşayıp gözyaşlarını silmiş, bunun üzerine hayvan sakinleşmişti. Hayvanın sahibi yanına geldiğinde, Allah Rasulü, ?Allah´ın sana verdiği bu deve hakkında Allah´tan korkmuyor musun? Deve bana şikâyette bulundu. O bana senin kendisini aç bıraktığını ve fazla çalıştırarak yorduğunu şikâyet etti? (Ebu Davud, Cihad, 44) diyerek hayvanın sahibini ikaz etmiştir.

Yine Sevgili Peygamberimiz susuzluktan toprağı yalayan bir köpeğe su veren kadını Allah´ın bağışladığını bildirmiş, (Buhari, Mezalim, 23) bir yolculuk esnasında karınca yuvasını ateşe verip yakanları (Ebu Davud, Cihad, 112) uyarmış, bir kediyi hapsedip aç ve susuz bırakarak ölmesine neden olan kadının cehennemlik olduğunu zikretmiştir. (Müslim, Birr ve Sıla, 135).

Ayrıca ?İçinde can taşıyan hiçbir şeyi hedef yapmayın!? (İbn Mace, Zebaih, 10.) buyurarak hayvanların hedef olarak dikilip onlara atış yapılmasını, böylece onlara şiddet uygulanmasını yasaklamıştır. (Dr. Muhammed Ali ASAR, Diyanet Dergisi, 2015 Ocak sayısı)

Sonuç itibariyle;

İslam hiç bir şekilde (ceza hukuku ve savaş hukuku hariç) hiç bir zaman şiddeti tasvip etmemiş, müslümanları sakındırarak şiddeti nehyetmiştir.

İslam dininin şiddet hakkındaki duruşunu, bir ayet, bir hadis ve Yunus´un bir sözü ile özetlemek mümkündür. 

?Aranızdan yalnız zalimlere (şiddet yapanlara) erişmekle kalmayacak fitneden (şiddetten) sakının, Allah´ın azabının şiddetli olduğunu bilin?. (Enfal, 25)

?Müslüman elinden ve dilinden insanların güvende olduğu, zarar görmediği  kimsedir.? (Nesai, İman ve Şeraiuh, 8).

?Yaratılanı, severiz yaratandan ötürü?. (Yunus Emre)

Vesselam!



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER