Önce dile getirdi, sonra ?Yarını bir görelim, ona göre detayını konuşuruz? deyip sözünü geri aldı.
Adının yazılmasını istememesinin ve sözlerini geri çekmesinin nedeni CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu´nun ekonomi konulu basın toplantısını görmekti?
Kılıçdaroğlu dün ekonomi ile ilgili basın toplantısını yaptı, 13 maddelik öneri paketini açıkladı, hükümete ?katkıdan? söz etti?
Ancak CHP´nin etkin isminin bir gün önce dile getirdiği beklentisini tam karşılamadı.
O, Kılıçdaroğlu´nun şu öneri ile çıkmasını bekliyordu:
?Ekonominin içinde bulunduğu durum parti ayrımı gözetmeksizin hepimizi etkiliyor. Bundan çıkmak için gelin büyük milli mutabakat koalisyonu oluşturalım; yapılması gereken ne varsa biz de elimizi taşın altına koyalım, krizden birlikte çıkalım; yapısal dönüşümü yapalım??
Kılıçdaroğlu, ?büyük koalisyon? demedi?
Bununla birlikte, ?CHP olarak hükümete her türlü desteği vermeye hazır olduklarını? belirtmesi elini taşın altına koymaya hazır olduğunun ilanıydı.
Her ne kadar acil çıkış önerisinden çok orta ve uzun vadeli planlar sunmuş olsa da son tahlilde krizden çıkış için desteğini esirgemeyeceğini açıkladı.
Bu açıdan bakıldığında zımnen de olsa parlamentoda temsil edilen partilerin ekonomi için büyük birlikteliği oluşmuş bulunuyor.
Çünkü MHP seçim ittifakından beri desteğini zaten esirgemiyor?
İYİ Parti lideri Meral Akşener de önceki gün, ?Hükümetimizin yanındayız? dedi.
Dolayısıyla HDP dışındakilerin desteği tam?
6 YIL SONRA
Bu zemin yapısal dönüşüm için 6 yıl sonra yakalanan ikinci büyük fırsat?
İlki benim de hafızamdan silinmişti; AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal dünkü sohbetimizde anımsattı.
O dönem terör artmış, muhtemel ki dönemin Başbakanı Erdoğan da FETÖ tehlikesini görmüştü.
CHP lideri Kılıçdaroğlu Kürt sorununun çözümü konusunda 11 maddelik paket açıklayınca Erdoğan görüşmeye hazır olduğunu bildirdi.
İki lider 6 Haziran 2012 günü AK Parti Genel Merkezi´nde kurmayları ile biraraya geldi.
Mahir Ünal, o toplantıda Erdoğan´ın, Kılıçdaroğlu´nun 11 maddesine olumlu baktığını belirtip şu öneride bulunduğunu açıkladı:
?Biz ve siz Türkiye´nin kahir ekseriyetini oluşturuyoruz; gelin Milli Mutabakat Komisyonu kuralım ve Türkiye´nin tüm siyaset üstü meselelerini birlikte çözelim??
Ünal´ın aktardığına göre, toplantıda Kılıçdaroğlu yanıt vermeden önce CHP heyetinden biri araya girip, ?Efendim, MHP ve BDP (şimdi HDP) bu meseleye sıcak bakmıyor; onlarla bir kez daha konuşalım? deyip fren koymuş?
Sonrasında da konu bir daha açılmamış?
Ünal´a ?Benzer yapı ekonomik krizden çıkış için oluşturulabilir mi?? diye sordum.
?Biz her türlü olumlu katkıya açığız, neden hayır diyelim ki. Sayın Akşener de desteğini gösterdi? yanıtını verdi.
Bugün bazıları için zor görünebilir, farklı tepki verebilir.
Ama unutulmasın ki heyelan, altında bıraktığının parti kimliğine bakmıyor...
Durdurmak için de güçlü bir setin oluşturulması gerekiyor.
İlla hükümetin içinde olmak gerekmiyor; yapısal değişiklikler için mutabakatın sağlanması ve bir komisyon oluşturulması bile sorunun ağırlıklı bölümünün çözümlenmesine yetecek gibi görünüyor.
***
97,5 MİLYAR DOLAR EK YÜK
Ayrıca Türkiye´nin krizlerden çıkma konusunda geçmiş tecrübesi de var?
Bunun en iyi örneği 2001 krizi?
O dönemi yaşamış iki isimle, dönemin Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti ve Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız ile konuştum.
Her ikisi de ABD´ye tepki gösterdi, Türkiye´nin dinamiklerinin yaptırımlar ve döviz baskısından çıkış için sağlam olduğunun da altını çizdi.
Onlar da ABD´nin derdinin Rahip Brunson olmadığı, İran´a karşı yaptırımlarda Türkiye´yi yanına çekme çabası olduğu görüşünde?
AK Parti döneminin ekonomistleri İbrahim Çanakçı, Erdem Başçı, Durmuş Yılmaz, Ali Babacan veya Mehmet Şimşek´in de kendilerinden farklı düşünmediği inancında?
Verdikleri şu örnekleme de her şeyi özetlemeye yeter?
Bir yılda ödenmesi gereken dış borcu cari açıkla 240 milyar dolar?
Yılbaşında döviz 3 lira 80 kuruştu, bugün 6 lira 40 kuruş; demek ki 8 ayda 2 lira 60 kuruş artmış.
Bu farkın 240 milyar dolara yansıması 624 milyar lira; yani dünkü döviz kuruyla 97,5 milyar dolar?
Bu farkı kim ödeyecek?
Bütün yük şirketlere bırakılıp batmasına seyirci kalınıp patrona ve çalışanına mı yıkılacak; yoksa vergisini ödeyen tüketici mi çekecek; borcunu alamayan bankalar mı yüklenecek; vergi ve sigortasını ödemeyeceği SGK mı üstlenecek; yoksa Hazine mi yükü üstlenecek?
Nasıl çözüleceğine siyaset kurumu karar verecek.
Böyle bir kararın tek başına alınması zor.
Nitekim 2001´de çoklu koalisyon vardı.
Hangi bankanın batacağına da siyaset kurumunun el birliğiyle oluşturduğu BDDK karar verdi.
Sonunda bazı bankalar battı, ama bankacılık sistemi sağlam zemine oturdu.
Sonraki yıllarda Avrupa´daki en güçlü bankalar savurulurken Türk bankaları ayakta kaldı.
***
AKŞENER´İN TERCİHİ
İYİ Parti kuruluşunun üzerinden çok geçmedi.
Bu kadar kısa sürede ekibini kurdu, seçime girdi ve 44 milletvekili çıkardı.
Yeni kurulmuş bir parti için bu önemli başarı?
Ancak Türk siyasetinin klasik hastalığı nüksetti, siyaset sahnesinde kadın olarak 20 yılı en önde mücadele ederek tamamlayan İYİ Parti lideri Akşener de gelen salgına dayanamayıp kenara çekildi.
Tespih imamesi gibi İYİ Parti´de birleştirici özelliği olan Akşener´in ayrılmasının yaratacağı sorunu bütün partili gördü; tekrar dönüşü sağlandı.
Hareketin içinde kalamayacaklar da kurultayı beklemeden ayrıldı.
Akşener bugün kurultaya bu açıdan güçlü ve eli rahat gidiyor.
Ancak bu kurultay kendisi için genel başkanlıktan, liderliğe geçişi de sağlayacak?
Liderliğin getirdiği yük de bir öncekinden çok daha fazla olacak.
Çünkü yeni dönem liderliği, bir siyasal harekete önderlik etmekle bitmiyor, ona uygun ekibi de birlikte dinamik tutmayı zorunlu kılıyor.
Yoksa kararları tek başına almak, her dediğini yaptıran konumda bulunmak iktidarı elinde bulundurmayan muhalefet liderleri için sadece sorun üretiyor?
Ekibiyle politikası ve söylemine renkli yapraklar ekleyen liderler ise yelpazesiyle daha geniş kitleleri serinletiyor...
