CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerde eşit olmayan koşullarda yarışın devam ettiğini ve bunu doğru bulmadıklarını söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Star TV´de yayımlanan "Seçim Özel" programında Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik´in sorularını yanıtladı.
CHP´nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce´nin seçim çalışmasını ve performansını çok başarılı bulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, kendisiyle eskiden kalan dostluklarının bulunduğunu ve seçim çalışmalarında birlikte mücadele ettiklerini söyledi.
CHP´nin, İYİ Parti´ye 15 milletvekili vermesinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "CHP bu hareketi yapmasaydı İYİ Parti seçimlere giremeyecekti. YSK, İYİ Parti´nin seçime girme kararını mecburen verdi. Biz bu hamleyi yapmasaydık, Sayın Akşener ve İYİ Parti seçimlere giremeyecekti. Bunun hazırlığını yapıyorlardı zaten. Bunun talimatı verilmişti YSK´ya. Biz bunları gayet iyi biliyoruz. O yüzden hemen süratli bir şekilde karar aldık, 15 arkadaşımız İYİ Parti´ye katıldı ve ondan sonra YSK zorunlu olarak ´Evet sizler de katılabilirsiniz´ dedi. Çünkü artık TBMM´de bir grubu var. Yapacağı hiçbir şey kalmadı." değerlendirmesinde bulundu.
"Seçimlerde koşullar eşit değil"
Seçimlerde eşit olmayan koşullarda yarışın devam ettiğini savunan ve bunu doğru bulmadıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Seçimlerde koşullar eşit değil. Devletin bütün olanakları, yasalar hiçe sayılarak, uygulamalar hiçe sayılarak, adalet ve ahlak hiçe sayılarak yapılıyor. Örneğin, bizim seçim reklamında 1-2 saniye bir Türk bayrağı göründüğü için TRT bizim reklam filmimizi yayınlamadı. ´Seçim yasalarına aykırıdır´ diye. Erdoğan´ın reklam filminde başta, ortada, sonda, yukarıda Türk bayrağı... Ve bunu gayet güzel yayınlıyor. Bu çifte standart nereden geliyor? Onun için eşit olmayan koşullarda bir seçim yapılıyor ama ne yaparlarsa yapsınlar, sonuçta adalet galip gelecek ve gerçek yerini bulacak."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce´nin cumhurbaşkanı seçileceğine inandığını, hiçbir parti, kimlik, inanç ayrımı yapmadan ve tarafsız bir şekilde 81 milyon vatandaşı kucaklayacağına inandığını vurguladı.
Nazlı Çelik´in "İnce´nin oyu, CHP´den fazla olur mu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Daha fazla olmasını arzu ederiz tabii. 81 milyonun cumhurbaşkanı olacak, 81 milyonu kucaklayacak. Özel yaptırdığımız bir anket yok ama kamuoyuna yansıyan değişik anketler var. Bizim de gördüğümüz yüzde 30 barajından yukarı gidiyor, 32´ye doğru. Ben inanıyorum önümüzdeki günlerde daha yukarı doğru çıkacak. Erdoğan inişte ama İnce yukarı doğru gidiyor." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "İnce, sizden sonraki CHP Genel Başkanı olur mu?" sorusunu ise "Birden fazla genel başkan adayımız olabilir. Bizim partimizin bir özelliği var. Demokratik bir süreçte herkes genel başkan adayı olabilir." diye yanıtladı.
"Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız"
Eski parlamenter sistemi en çok kendilerinin eleştirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Çünkü 12 Eylül darbe hukukunun bütün unsurlarını taşıyor. Biz ise 12 Eylül darbe hukukundan arınmış, tümüyle vesayetten arınmış bir sistem istiyoruz. Bir dönem askerlerin vesayetinden, bir dönem bir başka vesayetten bahsedilirdi, şimdi ise Erdoğan´ın vesayetinden bahsediyoruz. Demokratik parlamenter sistemde kadın erkek eşitliği olacak. Seçim Yasası´nı değiştireceğiz. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız. Gerçek anlamda yasama organı, gerçek anlamda yürütme organını denetleyecek." dedi.
Kılıçdaroğlu, Demokratik Parlamenter Sisteme geçiş için belirli bir zaman gerektiğini, bunun için ortalama 2 yıllık bir süreç olabileceğini, çünkü anayasanın değişmesi gerektiğini, bunun için de siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla demokratik bir anayasa yapılması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanının aynı zamanda siyasi partinin genel başkanı olmasını doğru bulmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı mahkemeye hakim tayin edecek. Şimdi bir partinin genel başkanı olarak ben Anayasa Mahkemesi´ne hakim tayin edersem, o yargıca güvenilir mi? ´Falan partinin militanıdır´ diyecekler. En tipik örneği; Danıştay hakiminin yaptığı olay. Bu kişi hakim midir? Değildir artık. Tweetini silmesi yetmez. Görevinden istifa etmesi lazım. Artık iradesi belli olmuştur. Siyasallaşmıştır, istifa etmesi lazım. Sayın Erdoğan´ın partisinde mi olur, Sayın Bahçeli´nin partisinde mi olur, partilerden birinde siyaset yapması lazım. Siyaset yaparsa saygı duyarım. Siyaset yapmadığı sürece sadece yargıyı kirletiyor. Danıştay´da kara bir leke olarak kalıyor. Danıştay saygın bir kuruluştur, köklü tarihi olan bir kuruluştur. Kişilikli, onurlu, erdemli biriyse ve gerçekten yargıya ve adalete inanıyorsa bir gün değil, bir saat bile kalmadan istifa etmesi lazım. İstifa etmiyorsa bu söylediklerimin tamamı onda yok demektir."
Diyarbakır mitingi
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın, CHP´nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce´nin Diyarbakır mitingine ilişkin sözlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Katılanların tamamı HDP´li diyor. Allah akıl fikir versin. Bir sürü CHP milletvekili var orada. Akıl var mantık var. Sende akıl da mı yok? Mantık da mı yok? Bir şey daha söylemiş, ´Türk bayrağı yok.´ demiş. Fotoğraflara da mı bakmadın? Bir fotoğraflara bak. Nereden bilgi almış? İstihbarattan almış. Türkiye Cumhuriyeti devleti istihbarat devleti mi? Demokratik devlet. Asıl vahim olanı Erdoğan´ın bu açıklamayı kamuoyuna yapmış olmasıdır. ´İstihbarattan aldığım bilgiye göre...´ Bütün dünya şunu düşünecek? Ülkede demokrasi yok. Yani demokrasi olmadığı söylemini perçinlemiş oluyor. Bizim ülkemizde demokrasi yok, ben istihbarattan alıyorum. Hangi istihbarat? MİT´ten mi alıyor? MİT´in müsteşarı ne oldu? İstifa etti, geldi, AK Parti´den seçime girmek istedi, listeye konmayınca tekrar görevine geri döndü. Biz oraya güvenmiyoruz ki. Ben o müsteşara güvenmiyorum ki. O müsteşar saraya çalışıyor, gayet net anlaşılıyor. Erdoğan da söylüyor ´İstihbarattan aldığım bilgiye göre.´ İstihbaratın orada başka bir görevi vardır, terör var mıdır, terörist var mıdır, bunu araştırır. Meşru organları araştırmak, meşru organlar hakkında soruşturma yapmak ne zamandan beri istihbaratın görevi oldu. Saraya çalışanlar Türkiye´nin çıkarlarını değil, sarayın çıkarlarını düşünürler. Halkın çıkarlarını değil, bir kişinin çıkarlarını düşünürler."
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Almanya´da bir yazılım firmasının, Türkiye´ye sattığı yazılım dolayısıyla adalet yürüyüşünden başlayarak telefonlarının dinlenildiğinin kanıtlandığını ileri sürdü.
Bu yazılım firmasının casus yazılımlar yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Alman Hükümeti´nin izni olmadan bu yazılımları başka bir ülkeye satamaz. Bu da çıktı ortaya. Firmanın adı da çıktı ortaya. Alman Büyükelçiliğine dilekçe verdik, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk." dedi.
Af talebi
Kılıçdaroğlu, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, af isterken cezaevinde FETÖ veya benzeri bir kalkışmadan bahsetti. Sizin herhangi bir duyumunuz var mı? şeklindeki soruya, "Bahçeli nereden almış bu bilgiyi, kalkışma olacak diye. İstihbarattan mı? Bir tahmin üzerinden yasa mı çıkar? Akıl var akıl. İnsan aklıyla hareket eder. Varsa bir sorun, akılcı politikalar üretirsiniz gereğini yaparsınız. Cumhur İttifakı var, çıkıp bunu konuşacağına gitseydi Erdoğan´a ´Sayın Erdoğan, istirhamım var sizden, biz madem ki ortağız, Cumhur İttifakı´yız, benim böyle bir düşüncem var, gel beraber harekete geçelim´ deseydi." dedi.
CHP´nin af konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Af konusu ciddi bir iştir. Öyle ayak üstü konuşulacak bir konu değildir. Bunun yeri, adresi de parlamentodur. Oy devşirmek için aftan söz edilemez. Bunlar doğru değildir." diye konuştu.
Seçim sonrasında ilkeler bağlamında Millet İttifakı´nın devam edebileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Cumhur İttifakı devam eder mi?" şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi:
"O ittifak zoraki evlilik. Bir kişinin bir başka partinin gölgesine sığınması olarak tanımlamak mümkün onu. Benim o süreçte en çok üzüldüğüm gerçekten ülkücüler. Ülkücü ne demektir biliyor musunuz? Ülkücü bayrağını seven kişi demektir, vatanını seven kişi demektir. Ülkücü idealleri olan birisi demektir. Ülkücü, ülkesinin çıkarı için her türlü fedakarlığı, canını göze alan kişi demektir. Ülkücü kendi partisini bir başka partinin vesayeti altına sokmayı hazmedemeyen kişi demektir. Ben en çok onlara üzülüyorum."
Gülen´in iade talebi
Muharem İnce´nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen´in ABD´den iadesine ilişkin iddialarının ardından başlayan tartışmalarda CHP´lilerin dosya üzerindeki incelemelerine ilişkin "Baktınız mı dosyaya?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Birincisi şu, 7 dosya var. 7 ayrı mahkeme Fetullah Gülen´in iadesiyle ilgili karar almış. Bunların bir kısmı daha önceden geliyor, 15 Temmuz darbesinden önce ve aylarca bekletiliyor. Adalet Bakanlığı, Fetullah Gülen´in iadesini isteyecek dosyaları Amerika´ya göndermiyor. Birinci soru şu, niye beklediniz? Niye istemediniz? 15 Temmuz darbesinden sonra birkaç dosya daha geliyor, bu sefer tamamını Amerika´ya gönderiyorlar, ´Bize iade edin.´ diye. İadede bazı usul hataları var ama çok ciddi değil. Amerika, somut veri istiyor. Fetullah Gülen´in bu darbeye iştiraki var mı diye? Dosyaları inceleyemedim ama Amerika´nın taleplerinde bu ifadenin yer aldığını arkadaşlar aktardı."
Darbe öncesinde Adil Öksüz, Kemal Batmaz dahil 5 kişinin bir villada toplantı yaptığını, MİT´in de bu toplantıyı bildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Oraya gidip bu villada bunlar toplantı diye karar alıyorsa, görüyorsa, izliyorsa herhalde bunları dinlemiştir. Niye açıklanmıyor bu bantlar? Biz açıklanmasını istiyoruz. Somut bilgi işte. Adil Öksüz´ü izleyemeyen, Adil Öksüz´ü serbest bırakan istihbarat Muharrem İnce´nin Diyarbakır mitingini izliyor. Şu garipliğe bakın Allah aşkına." dedi.
Man adası iddialarına ilişkin tazminat ödemeye mahkum edildiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni korkutmak istiyorlar. Onların feriştahı gelse ben korkmam. Sonuna kadar mücadele edeceğim bu ülkede yetimin hakkını korumak için." ifadelerini kullandı.