Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Bir Gün Bir Adam Gördüm Kibrinden Ölüyordu

Hüseyin Akın yazdı;

Bir Gün Bir Adam Gördüm Kibrinden Ölüyordu

Kibir nedir?
En kısa tanımıyla, kendini kandırmaktır.
Bir tür kendine karşı haddi aşmak ve adaletsiz davranmaktır.
Bir şeyi ait olmayan yere yerleştirmenin adına zulüm denildiğine göre, kibir de bir zulümdür.
Kişinin kendi kendisine karşı yaptığı zulüm!
Sen o değilsin, ama o gibi davranıyorsun. “O” olmayan herkese tepeden bakıyorsun.
Kibirli kişinin dışardan görünümü son derece acıklıdır.
Görünümünün farkında olmadığı için üzerine ayrı bir zavallılık yapışır.
Çerçöpten başarılarını öyle abartır ki kendi asli kimliği aklına gelmesin ve gözünde büyüttüğü o başkası olsun.

Asıl trajik olan kendisini yaşadığı ortamda herkesten üstün görmesidir.
Hâlbuki onun üstün olduğunu tescil eden tek bir emare bile yoktur ortada.
Aksine fazlasıyla nobran ve bir o kadar da sevimsizdir.
Ne olmuş da böyle bir psikolojiye bürünmüş ve ne olmuş da bütün elbiselerini ateşe fırlatıp kibir hırkasını eğnine giymiştir?
Efendim, olay şu:
Bu şahıs bir gün bir şiir yazmış, yalan olmasın belki bir hikâye de yazmış olabilir. Saz çalmış, resim yapmış, rakibini kündeye getirmiş de olabilir.
Etrafında bir grup insan ona, “Ne büyüksün ne şanlısın!” deme gafletinde bulunmuşlar. Ne olmuşsa bundan sonra olmuş.

Mahalli ligden birinci lige çıkmış bir futbolcu gibi gözleri kimseyi görmez olmuş.
Ne kaleyi ne fileyi ne de topu görebiliyormuş gözleri.
Hem düş perisi hem de ne oldum delisi olmuş bizimki.
Eski mütevazı kişiliğine geri dönmek için vakit çok geçmiş; çünkü o derece kendinden geçmiş.
Şimdi sigarasını bir başka türlü ağzına götürüyor, cümleye başka başka yerlerden giriş yapıyor ve kendi dünyasına ait olmayan kelimeleri yerli yersiz kullanıyordu.

Herkes ne kadar küçüktü! Ne kadar yeteneksizdi başkaları! Diğerleri ne kadar basit ve ne kadar boştu!
Kendi yanlışını yine kendi yanılgısıyla doğrulamaya çalışan birisi haline gelmişti.
Tezahürat, pohpohlama ve omuzlara çıkarma ile ilgili bütün dernek ve vakıflar aklı sıra ona çalışıyordu. Bu sadece onun hakkıydı.

Kibirli kişi öyle yata yata kibirli olmamıştı. Çok çalışmıştı bunun için. Hızlandırılmış kibir ve başkasını küçük görme kurslarına gitmiş, hatta oralardan yeterlilik belgesi bile almıştı.
Geçen gün yine kibirli bir adam gördüm, uzanıp yakından şöyle bir baktım, gözleri ve göz bebekleri hiç yok gibiydi. Elinde bir delik maşrapa “yarattım” dediği küçük dağları suluyordu.
Kimseyle konuşmaya tenezzül etmediği için ağzı küçüldükçe küçülmüş, bir nokta gibi kalmıştı. Çehresi o kadar kalındı ki gözüne kestirdiği bir adamın derisinden kendisine yüz yapmıştı.
Kibirli adam kibrini her yere eker. Sadece kendi ayaklarının ucundakiler yeşerir, diğerleri hiçbir yerde hiçbir zaman kök salmaz.

Dalkavuklarından biri bir gün kibirli adama gelip, “Sizde şeytan tüyü var efendimiz!” demişti de şecaat arz ederken bilmeden doğruyu söylemişti. Çünkü kibirli adamın tek bir insan tüyü kalmamıştı vücudunda, her yanını şeytan tüyü kaplamıştı.

Ne de olsa kibrin babası şeytandı. Değil mi ki tekebbür şeytan genetiğine tabiydi. Ne kadar çok olursa o kadar tüylenme ve kıllanma yapması gayet normaldi.



Anahtar Kelimeler: Gördüm Kibrinden Ölüyordu

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz