Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

"ABD´de Türk dedin mi FETÖ´cüler akla gelir"

ABD ile Türkiye ilişkileri kopma noktasına geldiği bu günlerde ABD Demokrat Parti Yönetim Kurulu Üyesi delege Murat Güzel çarpıcı açıklamalarda bulundu.

ABD ile Türkiye ilişkileri kopma noktasına geldiği bu günlerde ABD Demokrat Parti Yönetim Kurulu Üyesi delege Murat Güzel çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ziyaretinin Sebebleri, Nedenleri ve Sonuçları, Fetö´nün Amerika tarafından figüranlığının devam etmesi, ABD´nin Rıza sarraf kartını Türkiye´yi sıkıştırmak için kullandığı, Nato olayı rıza sarraf gibi olaylar Rusya-Türkiye arasındaki yakınlaşmadan mı kaynaklanıyor? bu benzeri konular hakkında ABD Demokrat Parti Yönetim Kurulu Üyesi ve süper delege Murat Güzel tvturk´e konuştu.

İşte o çarpıcı röportaj;

Merhaba Murat bey söyleyişimize başlamadan okuyucularımıza Amerika ve Türkiye arasındaki yakın zamanda yaşanan bazı kriz noktalarını kısaca hatırlatalım.

1- Malum Ortadoğu´dahi istikrarsızlık nedeni ile karışıklıklar devam ediyor İster istemez bazı söylem ve eylemler müttefikleri karşı karşı getiriyor ve Amerika´nın Türkiye´nin 40 yıldır mücadele ettiği terör örğüt´ü PKK´nın uzantısı YPG ile sözde Deaş´a karşı ortak operasyon yapması, bölgedeki PKK-YPG algısını meşrulaştırdığı için Türkiye bu konuda gerek yazılı gerekse görsel basında Amerikalı yetkililere rahatsızlıklarını dile getirerek bazı uyarılarda bulundu.

2-Amerika konsolosluğunda çalışan Türk vatandaşı Metin topuz olan görevli Fetö operasyonları kapsamında gözaltına alındı. Sorgulandıktan sonra tutuklanan Metin Topuz ABD-TÜRKİYE ilişkilerini kopma seviyesine getirmesede hatırı sayılır sert yaptırımlar alınmasına vesile oldu. Burda hayretle sorulması gereken ise bir Türk vatandaşına Amerikalı yetkililer neden bu kadar önem verdiğidir? Ortadoğu´da yıllardır müttefiki olan Türkiye´ye sırtını dönecek kadar bir çalışanı kadar hatır taşıyamadımı?

3-Amerika Fetö gibi terör örgütlerine neden ve hangi sistemde sahip çıkıyor? Veya sahip çıkıyor gibi gözüküyor? Burda kazancı nedir ? Neden ortadoğudaki müttefikinin terör listsindeki bir kişiyi iadesini yapmıyor?

Bu ve benzeri olayları ABD´nin önde gelen türk iş adamı ve Demokrat Parti  Yönetim Kurulu Üyesi ve süper delegesi aynı zamanda yeni vatandaslik  almiş göçmenlerin politik sistem de sesini duyurması amaçıyla Demokrat Partinin kurduğu, Yeni Amerikalılar grubunun başkanı sayın Murat Güzel´le konuşacağız.

SORU;

Öncelikle Amerika gibi bir Ülke´de Türkiye´yi savunan,  mazlumun yanında olan Türklerin olması bizi çok memnun ediyor ama sizi tek görmek bizi üzüyor peki tek başına mücadele etmenizin avantaj ve dez avantajları nelerdir?

CEVAP;

Türkler Amerika´da diğer milletlere göre eğitim ve ekonomik olarak önde gidiyorlar. Ama Amerika´da ki siyasi ve sosyal yapıda her geçen gün ilgileri ve çalışmaları artsada olması gereken yerde değil. Ancak Amerika´nın tavırlarını eleştirmede öndeyiz. Halbuki bir şeyleri değiştirmek için sistemin içinde olmak lazım. Sesimizi duyurmamız lazım. Maalesef bu konuda FETÖ dışında birkaç arkadaştan başka kimse yok. . Tabiki daha çok arkadaşımızın olması önemli.. Bu tür işler ekip ve kalabalık bir diaspora ile olur. FETÖcüler politikacılarla ilişkide olmayı din gibi gördüklerinden Amerikalıların gözünde nerdeyse Türk deyince FETÖcüler akla gelir. Bu tarz zorlukları hep yaşadım.

SORU:

Öncelikle Fetö´nün hedefinde olan birisiniz, ülkeniz için çalışmalar yaparken Amerikada aktif bir siyasi çizginiz var. Fetö ve unsurları size nasıl zorluklar çıkarıyor? Ve hangi sistemde çalışıyorlar?

CEVAP;

Malumunuz ben yaklaşık 30 yıldır Pennsylvania´da yaşıyorum. Onlar benim yaşadığım bölgeye 10 yıl sonra geldiler. Ben bir toplumda bütün kötülüklerin anasının dini ya da toplum liderlerine körü körüne teslim olma  zihni gelenekten geldiğini düşündüğümden bunlarla fikren hiçbir zaman uyuşmadım. Ama komşuluk ilişkilerimiz tabi ki oldu. Takdir edersiniz ki FETÖcüler bir toplumda geleceği olan ya da etkin olan kişileri boş bırakmazlar. Bunlara rağmen ben ihtiyacımız olduğu halde hafta sonu Türkçe okullarına bile kızlarımı göndermedim.

Komşuluk ilişkilerimiz 2013 haziranındaki Gezi Parkı eylemlerinde herkes Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan´a diktatör diye saldırırken  Wisdom Net grubumuzun adına  karşı protestoları başlattık ve bu konuda tek yazıyı yazdık. Bu yazıyı başbakanlık tercüme edip her yere gönderdi. Ama hiçbir gazetede yayınlayamadım çünkü bu yazdığım konuyu bu açıdan söyleyen yok dediler. Sonrada yazının içeriğini ayni tutup üslubunu değiştirince uzun süre sonra yayınlatabildim.  Bu yazıdan sonra FETÖcüler benle artık komşuluk ilişkini bile azalttılar. Zaten 17 Aralık süreci ile komşuluk ilişkileri bitmişti. 

15 Temmuz ertesi günü sonrası evinin önünde yaptığımız protestodan sonra artık beni artık tam düşman listesine yazdılar. Türkiye´den birkaç önemli kişi ile zaman zaman yaptığımız ülkesini seven birinin yazabileceği gayet normal emailler saptırılıp hacklendi diye kullanılarak, Türkiye´nin hesabına çalışan en etkili adamı bulduk imasıyla yüzlerce tweet ve birçok köşe yazısıyla her yere sundular. Beni FBI ve partideki yerlere şikâyet ettiler sonunda epey sıkıntı yaşadım. Bütün hesaplarım işlerim araştırıldı ve bütün harcadığım parayı kendi şirketimden harcadığım ve haksızlığa uğradığım ortaya çıkınca partide bana olan saygı arttı.  Amerika da politik gördükleri en büyük rakip ben olduğum için bunları yaptılar ama Allah´ın planı başka türlü çalıştı.

SORU:

Fetö baskısı ve Amerika´nın siyasi dinamik Ortadoğu projelerinin, buna karşılık sizi mazlumları savunma iç güdüsüne yönlendiriyor. Gördüğümüz kadarı ile, peki bu süreçte nasıl zorluklar karşılaşıyorsunuz. Sonuçta tek başınıza mücadele veriyorsunuz ?

CEVAP;

Maddiyata makama şöhrete kul olmamayı önemseyen bir hayat görüşüne sahibim. Bu saydığım her şey insanlık ve mazlumlar için mücadele de bir araç gözüyle bakıyorum. Ama insan bunlardan birini araç değil de amaç edinirse hayattaki en büyük zulmü kendi nefsine yaptığına inanırım işte bunun gibi politikada insanların yani mazlumların, kadınların, çocukların uğradığı zulme karşı bir anlamı varsa önemi var benim için. Şimdiye kadar politikada ne şahsım ne de işlerim için hiçbir şey istemedim bu bana olan saygılarını artırdı.

Amerika´da zulme uğrayan siyahilerin, İspanyol asıllıların kadınların, çocukların Müslümanların sesini duyurmak beni fazlasıyla tatmin ediyor. Aslında bu duyguyla hareket edince özgür oluyorsunuz çünkü bir hesabınız yok. Bu bir kolaylık. Biliyorsunuz bizde şöyle bir anlayış var: gördüğünüz yanlışa ya elinizle ya dilinizle ya da kalbinizle karşı çıkmanız lazım. Zulme baskıya sesiz kalmak insanoğlunun başına gelecek en büyük felakettir. 

Ben inandığım bir davaya malımla canımla kalbimle mücadeleye inanırım. İlk başlarda girdiğim çevrelerde, insanlar benim motivasyonumu anlayamıyorlardı. Yüzüme iyi davranıyorlardı ama içlerinden bir mesafe bırakıyorlardı. Ama beni tanıdıkça felsefemi öğrendikçe çok daha sevdiler. Aslında ortalama Amerikan halkı çok daha dürüst, sıcak ve iyi niyetlidir.Dünyanın her yerine mücadele eden etkisi altına alan Amerika imajını ortalama Amerika halkından göremezsiniz. Amerika´nın bu imajısının oluşmasında ülkede egemen olan belli bir statüko ve güç dengelerinin olması ve bu dengeleri ele geçirenler bu sıkıntıların nedeni. Amerika halkı kendi haline kalsa en özgürlükçü ve adaletli desek yanlışlık olmaz. Aslında Amerika´nın kurucu babaları prensipleri evrensel insani değerlerden almışlardır. Hatta Osmanlı ve İslam kültüründen de baya etkilenmişler.

Böyle olunca benim zihin dünyamın bir yönünün Amerika´da  görmek işlerimi kolaylaştırdı. Ama her şey ekip ve grupla olur tek olmak zor bir durum. Amerika´da siyasette ki en önemli unsur maddiyattır. Bu size kapıları açıyor daha hızlı mesafe kat ettiriyor eğer çabanız var ise. Amerika´daki Türkler siyasete zaten uzak kendi dünyalarında yaşıyorlar. Önemli pozisyonlara gelenlerimizde hiç politikaya ilgi duymuyor. Bu bir zorluktur tabi ki.

SORU:

17-25 Aralık ve 15 Temmuz gibi ülkemizin büyük sıkıntılar çektiği ve uluslararası arenada zor durumda kaldığı bu süreçte her zaman tek taraflı ülkenizin yanında yer aldınız bu süreçte tehdit aldınızmı veya fetöcüler tarafından ticari yönlende dezenformasyon yapılarak zor durumda kaldınızmı ?

CEVAP;

Tabi ki çok zor durumlarda kaldım. Özelikle FETÖcüler beni her yere açıktan tweetlerle ve yazılarla şikâyet ettiler. Onunla da yetinmeyip yabancı düşmanı ve ırkçı haber sitelere gidip parayla hakkımda yazı yazdırdılar. FETÖcüler tarafından çok ciddi tehditler aldım. Hem siyasi çalışmalarımı hem de ticari işlerimi baltalamak için. Tehdidin ötesinde çok şey yaptılar. Bana karşı bunların etkisi altında kalan bazı Amerikalılar arkamdan konuştu. Ama çoğusu beni tanıdıktan sonra benim hakkındaki kanaatleri değişti. Bizim bölgemizde yaşayan dindarlara düşman olduğu için FETÖ´ye de düşman olan  ırkçı bir Amerikalı var.

Oda kendi  iş yapmadığı halde iş yapanlara karşı çamur atanların gazına gelerek hala benle uğraşıyor. Yani FETÖcülerin benimle uğraşmasının ötesinde bir yere gelememiş bir şey yapamamış ama Türkiye üzerinden rant peşinde koşan birkaç kişinin de tacizlerine uğramak üzücü bir durum. Bunlar çamur atmak için benim gibi ülkesi için çalışanlara FETÖ´cü damgası vururken Amerika´daki politikacılara bile FETÖ´cülerin benim hakkımda yazdırdığı yazıları Amerikalı politikacılara gönderip Bak bunlar Türkiye´nin adamı diye şikayet ediyorlar. 

SORU:

Bir kaç gün önce Sayın Başbakanımız Amerika´ya geldi malumunuz Amerika ile sıkı ve zor bir siyasi süreçten geçiyoruz. Bu süreçte Sayın Başbakanın ziyaretini nasıl karşılıyor ve değerlendiriyorsunuz ?

CEVAP;

Biliyorsunuz yaklaşık bir buçuk ay önce Cumhurbaşkanımız gelmiştiler. Şimdi de Başbakanımız geldiler. Araya mesafe koymadan sivil toplum kuruluşları ile hem Türk toplumuyla hem iş çevreleriyle güzel görüşmeler yaptılar. Ben üç tanesinde bulundum. Akıcı İngilizcesi ve kendine özgü mizahi yönüyle zenginleştirip oldukça kararlı ama mütevazi tavırlarıyla dikkat çektiler. Her toplantısında da katılımcıların memnun kaldığını ve çok iyi geçtiğini düşünüyorum.

SORU:

Sayın Başbakan ziyaretini ve görüşmelerini olumlu buluyormusunuz?

CEVAP;

Tabi ki çok olumlu özellikle Türkiye aleyhine bu kadar tavır varken her kesimle görüştü ve çok sıcak bir hava estirdi. Dahası yeni yönetim nezlinde ilk defa başbakanlık seviyesinde görüşme oldu.

SORU:

Kimlerle ne konuşulduğu hakkında fikir ve görüşleriniz nelerdir?

CEVAP;

Basından gördüğümüz ve duyduğumuz kadarıyla Başkan Yardımcısı Mike Pence ile FETÖ elebaşını iadesi, terör ile mücadele, vize konusu ve YPG terör örgütüne verilen silahlar oldu. New York´ ta finans kuruluşları ile görüştü. Benimde katıldığım Amerika´da önde gelen yatırımcıları ve şirketleri ile görüştü.

Burada Türkiye´nin güvenliği ve istikrarlı bir ülke olduğunu yatırımcılara anlattı. Türk toplumunun lider ve temsilcileri ile görüştü. Burada benim sorum üzerine Türk-Amerikalıların Amerika da siyasi ve sosyal hayatta etkili olmasına vurgu yaptı. FETÖ ve sözde Ermeni meseleleri gibi milli konularda Türk toplumunu bir araya getirmeyi hedefleyen ve ilk kurucularından, finansörlerinden ve yönetim kurulu üyesi olduğum TASC (Türk Amerikan Yönlendirme Komitesi)´ın öneminden bahsetti.

Bizde bu konuda kendisine TASC adına plaket sunduk. Aynı günün öğleden sonrasında Türkiye´ye ayrılmadan önce yine benimde organizesinde olduğum TASC´ın Başbakanımızı Müslüman toplum liderleriyle buluşmasını gerçekleştirdik. Burada Müslüman topluluklar Türkiye´nin İslam alemindeki liderliğinden ve Başbakanımız onlarla buluşmasından memnuniyetlerini ilettiler. Başbakanımızda onların temennilerini ve görüşlerini aldı. Çok güzel bir görüşme oldu.

SORU:

Amerikan halkının Türk halkına karşı bakış açısı ve Fetö´nün ülkemizi kötülemesi üzerinde etkisi varmı? Nasıl bir çalışma içindeler?

CEVAP;

Amerikan halkı bir nevi dünyanın hep Amerika´nın etrafında döndüğüne inandığı için dış dünyayı pek tanımazlar. Dış politikada da ortalama bir Amerikalının pek bir bilgisi olmaz. Dolayısıyla da Türklere karşı bir önyargıları yoktur. Hatta FETÖ´cülerin yıllarca Türkiye´den resmi ve şahsi kaynaklardan gelen destekle yaptıkları kültür merkezlerinde dolayı Türk olaraktan daha çok FETÖ´cüleri bilirler. Ancak FETÖ´cüler her bölgede her seviyedeki siyasilerle ilişkileri olduğu için Türkiye hakkında Gezi Parkından sonra özelliklede 17 Aralık´tan sonra ciddi bir şekilde Türkiye´nin aleyhinde politikacılara  konuştuğu bilinen bir gerçek ve bunların görüşmelerinin etkili olduğunu da söylemek belli ölçüde doğrudur. Ancak Amerika´yı etkili tepedeki politikacılarının bir kısmının FETÖ´nün tesirinden ziyade FETÖ´yü Türkiye´ye karşı bir malzeme olarak kullanıyorlar. Bu da önemli bir gerçek.

SORU:

Son olarak Sayın Güzel sizin gibi Amerika ve yurt dışında yaşıyan Türkler için tavsiye ve önerilerinizi alabilirmiyiz?

CEVAP;

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın tavsiyelerini ve önerilerini tekrarlamak en doğrusudur. 21 Eylül 2017´de yine kurucusu olduğum TASC (Türk Amerikan Yönlendirme Komitesi) tarafından Cumhurbaşkanımızı New York´ta 4 bin kişinin katılımı ile ağırladık. TASC´a yaptığı çalışmalarla ilgili dernekleri bir araya getiren Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesinin faaliyetlerini bu bakımdan önemli gördüklerini ifade edip teşekkür ettikten sonra Cumhurbaşkanımız şunları söylediler: "Bu vatandaşlarımız için asimilasyona karşı ama entegrasyondan yana bir politika izliyoruz. Burada da yaşadığı toplumla entegre olmuş Türk Amerikalılar bizim için önemli kazançtır. Sizlerden asıl beklentim Amerikan toplumunun diğer kesimleriyle uyum içinde yaşamanın ötesinde buradaki sosyal ve siyasi hayata aktif şekilde katılmanızdır. Türk Amerikalıların yerel ve federal düzeydeki temsil düzeyinin yükselmesi özellikle seçimle gelinen mevkilere talip olmanız hepimiz için yararlı olacaktır? Aranızdaki siyasi, ideolojik veya diğer farklılıkları bir kenara bırakarak birlik ve beraberlik içinde hareket etmeniz çok önemlidir. Bir olmak iri olmak demektir, diri olmak demektir, kardeş olmak demektir, hep birlikte hedeflerinize ulaşmanız demektir."

SORU:

Rıza Sarraf olayın aslı nedir hukuksal mı siyasal mı ?

CEVAP;

Aslına bakılırsa hukuksal bir dava olarak gözükmüyor. Rıza SARRAF olayı bu uluslararası bir pragmatist siyaset kullanılarak Türkiye´ye karşı alışı gelmiş uysallık anlayışından çıktığı, dik bir duruş sergilediği için siyasi terbiye kararı olarak gözükmekte. Bu duruş ısrarlı ve kararlı bir şekilde devam ederse Türkiye masada kazanan taraf olacaktır...

Türkiye´yi bu olayda aslında taraf görmek kasıttır. Rıza Sarraf veya İran´ı destekledi gibi bahaneleri ileri sürmek kasıt olarak gözükmekte. Çünkü Türkiye kendi çıkarlarını korumuş ve olayı bir adım öteye götürerek suyun akışını kendine çevirmiştir.

SORU:

Amerika Türkiye´yi bu olaylarla hizayamı çekmeye çalışıyor ?

CEVAP;

Asıl mesele Türkiye´nin Amerika´nın derin siyasi güçlerine teslim olmaması kendi irade ve  ülke menfaat çıkarları doğrultusunda dış siyasetine yön vermesi, Amerika´yı oldukça endişelendirdi. Bu olaylar suni sancılar olarak görebiliriz. Olayın aslı ise Türkiye kontrol altına almak olduğunu gayet açık.! Amerika´nın asıl rahatsızlığı Rusya´dan alınan S-400 füzeleridir.

SORU:

Türkiye´nin S-400 alımı Rusya ile yakınlaşması Nato´da yaşanan skandal ve Sarraf davası arasında bağlantı varmı ? Gelecekte ABD-TÜRKİYE arasında ikili ilişkiler nasıl olacak?

CEVAP;

Türkiye Amerika iliskilerinin background´ ına baktığımızda ilişkileri geçmişten günümüze ticari,askeri ve siyasi olarak çok ortak proje ve alanda ittifaklığı görmekteyiz Kolay, kolay tarafınların birbirini veto edeceklerini düşünmüyorum. Çünkü Amerika´nın dış politikası her ulke gibi pragmatist bir düşünceye sahip olduğu için dis politikayi yonetenler baktılar olmuyor Türkiye´yi kararlı görüyorlar o zaman daha makbul bir zeminde birbirini anlama ve iki ulkeninde faydasina olan bir yola gideceklerdir.

Türkiye´nin diklenmeden, işi yokuşa sürmeden, orta dogu icin daha stratejik ve dik durarak ve hakkını savunarak prensiple hareket ederse bir onemli müttefik olarak çalışması ilerleyen gün ve aşamalarda konuyu çözecektir.

Amerika´da dış siyasi güç entegreleri bir kaç derin denge üzerine kuruludur. Bu altı çizilecek bir durumdur. Rıza Sarraf olayını masaya yatıran kurum şu dememiz doğru olmaz ama herkesin bildigi uzere America Dış politikasindaki bu dengeleri şöyle sıralayabiliriz.

1-Beyaz Saray
2-Pentagon
3-Istihbari birimler
4-Dışişleri Bakanlığı
5-Silah Tüccarları
6- Dis ulke lobileri
7- Belli ulkeler ile derin Ekonomik iliskiler

Bazen bu güç dengeleri bir yada iki grubun etkisine girebilirler, bazen Başkanında muktedir olup olmamasıda etkendir. Şuan Rıza Sarraf olayını Türkiye´ye kullananlar cok daha dar bir grup diye dusunuyorum. Aslinda Amerikanin bazi degerlerini ve imkanlarini istismar ettigi icin Amerikaya da zarar veren Fetö unsurları burada karşımıza figüran olarak çıkiyor. Bu onların cok etkin veya güç dengesi olduğunu göstermez, bu dar gruplar istediği için bu olayda onları kullandığı gözüküyor.

 

Kaynak:tvturk



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz