Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

ABD-Taliban Anlaşmasının Göstergeleri

İslam Özkan'ın analizi

ABD-Taliban Anlaşmasının Göstergeleri

ABD ile Taliban arasında Katar’ın başkenti Doha’da imzalanan barış anlaşması, en azından bazıları tarafından Ortadoğu’nun bir parçası sayılan Afganistan için değil ama aynı zamanda bölgedeki gelişmeler açısından önemli bir dönüm noktası. ABD, bölgede Taliban karşısında tutunamadığını ve kaybettiğini resmen deklare etmiş oluyor. Irak’tan sonra Afganistan’dan çekilmesi, ABD’nin izolasyon eğiliminin devam edeceği yönünde yorumlanabilir. Böylesine önem taşıyan anlaşmayla ilgili olarak Foreign Policy dergisinin ortamı nasıl romantize ettiğine bir bakalım:

“ABD ve Taliban'ın uzun zamandır beklenen anlaşmalarını imzaladıkları Doha'daki sahilde piramit şeklindeki lüks otelde, imza törenine katılan 100 kadar siyah sarık, rüzgarda salınıyordu. Herşeye rağmen sakallı Taliban liderlerinin yüzünde neşeli bir görünüm vardı. Amerikalıların ateşkes taahhüdü olmaksızın ülkeden ayrılması, Afganistan'dan ayrılma anlaşması, Onlar için bir zafer beyanıydı.”

Derginin bahsettiği ülkenin en konforlu otellerinden biri olan Sheraton’da imzalanan anlaşma, Katar yönetiminin çabalarının da ötesinde bir anlam ifade ediyor. Zira Katar’a bu görevi yıllar önce ABD vermişti, Washington’un talebi üzerine Taliban’ın Doha’da yıllardır bir ofisi bulunuyordu zaten. Ancak taraflar arasında görüşmelerin 2018’den beri yoğunlaştığını, anlaşmayı Taliban adına imzalayan Abdulgani Barad’ın Ekim 2018’de, ABD’nin baskılarıyla Pakistan’da tutuklu bulunduğu hapishaneden çıkartılmasından biliyoruz. 

2002’deki işgalden bu yana 3bin 500 askeri ölen ABD, yıllarca Afganistan bataklığında debelendi durdu. Başta “Bombaların Anası” dedikleri silah olmak üzere yeni geliştirdiği her türlü silahı Afgan halkı üzerinde denedi. Bütün imkanlarını sefer etmesine rağmen ABD, Taliban’ı dize getirmede başarılı olamadı. Bu yönüyle bakıldığında Doha’daki anlaşmayı Taliban için bir zafer olarak nitelemek hiç de abartı olmayacaktır. Ancak yine de Taliban’ın, esirlerin tamamının bırakılmaması durumunda anlaşmaya uymayacaklarını açıklaması, aslında uzlaşmanın ne kadar kırılgan olduğunu göstermesi açısından oldukça manidar. Foreign Policy’ye konuşan bir CIA ajanının Taliban’ın anlaşmaya uymama ihtimalinin yüksek olduğuna ilişkin söyledikleri, aynı kırılganlığın ABD tarafından nasıl algılandığını göstermesi açısından da bir o kadar çarpıcı.

Öte yandan ABD’nin Taliban’la anlaşma imzalayarak ülkede köklü ve halk tabanı bulunan bir hareketi IŞİD ve el Kaide’den ayrıştırarak diğer selefi cihadi hareketlere karşı mücadelesinde yalnızlaştırma ve izolasyon politikaları izlediği izlenimini ediniyoruz. Ancak ABD içerisinde Taliban içerisinde bazı grupların anlaşmaya itiraz ederek IŞİD’a katılabileceğini düşünenlerin sayısı hiç az değil.

ABD ile Taliban arasında anlaşma imzalanması, anlaşmanın maddelerinin aynı zamanda Afganlıların kendi arasında da geçerli olduğu anlamına gelmiyor. Mevcut Doha Anlaşması’nda Afganlılar’ın kendi arasında nasıl bir ilişki hukukunun geçerli olacağına dair hiçbir ibare yok. ABD’li yetkililerin açıklamalarına göre Afganlıların kendi aralarındaki görüşmeler bu ayın 10’unda başlayacak.

Tahminlere göre şu ana kadar 150 bin Afganlının hayatını kaybettiği çatışmaya son veren anlaşmaya göre ABD, ilk 14 ay içinde birliklerini 13 binden 8 bin 600'a düşürecek ve sürecin sonunda diğer koalisyon devletleriyle birlikte hareket ederek bütün güçlerini ülkeden çekecek. Anlaşma ancak Taliban herhangi bir “terör” örgütünün ABD veya müttefiklerine Afgan topraklarından tekrar saldırmasına izin vermediği sürece geçerli olacak. Böyle bir saldırı olması durumunda ABD, ülkeden çekilmeyi durduracak. Aslında anlaşmanın, küçük büyük demeden her yaptığı işi nalıncı keseri gibi kendine yontan Trump’ın anlaşmayı iç kamuoyuna bir zafer olarak sunacağından şüphe yok.

Anlaşma’nın göstergeleri çok fazla. İlki, küresel güçler dışardan ne kadar destek verirlerse versinler, halk tabanı olmayan bir parti, grup ya da oligarşik bir yapıyı zorla iktidarda tutamaz. İkincisi, böyle bir devlet yapısı ülkede istikrarı asla sağlayamaz. Üçüncüsü, küresel bir güç sahip olduğu bütün imkânları seferber etse dahi halk desteğine sahip bir hareketi yok edemez.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER