Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

12 Mart´tan 28 Şubat´a, Türkiye´den Mısır´a Darbe Utancının Dünya Turu

Veysi Dündar

12 Mart´tan 28 Şubat´a, Türkiye´den Mısır´a Darbe Utancının Dünya Turu

28 Şubat´ta doğan çocuklar bugün tam 22 yaşına girdiler. 28 Şubat´ta yapılmaya çalışılan her ne idiyse tam da tersi sonuç verdi. Askerin 28 Şubat´ta müdahale ettiği siyasetin aradan geçen dönemde öğüttüğü en önemli madde, Türkiye´de siyasete askerin dahli oldu.

?Her Türk asker, her asker de potansiyel devlet başkanı idi aslında.?
3 başarılı darbenin ardından bu defa 28 Şubat´ın ardından ortaya çıkan reaksiyoner ortamda palazlanan bir yapının arkasında olduğu darbe ise, tarihin çöp kutusundaki haklı yerini bulmuştu.

Cemaatin 28 Şubat´tan sonraki hızlı yükselişinde eğitim kurumlarında elde ettiği müthiş pazar payının arkasında 28 Şubat´la gündeme gelen eğitim sisteminin katkısının olmadığını kimse öne süremez.
Türkiye´nin uzun yıllar boyunca geliştirdiği ve öyle ya da böyle bir modernleşme perspektifi oluşturan eğitim sistemi o tarihten beri iflah olmadı.

8 yıllık temel eğitimle hedeflenen ne idiyse çok uzak bir hayal olarak kaldı. Onun yerine ilkokulu değil ana sınıfını dahi özelleştiren bir okul sistemine ve korkunç bir cesamete ulaşan dershanelere dönüştü.
İlkokul bilgisi, görgüsü ve fıtrattan gelen zekası ile ortaokula başlarken sınavlara giren çocuklar için bu sınavlar 3 yıl ötelendi ve 8 yıllık eğitim özel sektörün insafına terk edildi.

Hızla kapitalist bir hal alan eğitim sisteminin bir kolu ise tüm toplumun sinir uçlarını zehirleyen kılcal damarlara dönüştü. Bir atardamar halini alıp ülkenin tamamında söz sahibi olduğunda ise artık portföyünde bir askeri darbenin utancı vardı.

28 Şubat´ın anılarının canlandığı günlerde Mısır´dan gelen korkunç haberlerle de sarsıldık.
Askeri darbe geleneğini maalesef sürdüren Mısır sözde cinayet itiraf ettirdiği gençleri neredeyse toptan astı.

Bu gençlerin Mısır´daki şiddet ortamının rehineleri olarak ardarda ölüme gittikleri, gönderildikleri anlaşılmakta.
1971 darbesinin ardından ülkemizde de gençler asılmıştı.
Deniz, Hüseyin ve Yusuf´a Mısır´daki gibi cinayet itiraf ettirmeye bile tenezzül etmemişti darbeciler.
1980´de yaşı küçültülüp asılan Erdal Eren ise belirsiz bir cinayete fail edildi.

Şükür ki, ülkemizde idam denilen kollektif cinayet artık ebediyen yok.
Şükür ki, insanlar artık bu dünyadaki düşünceleri ve edimleri için başka bir dünyanın kurallarına tabi edilmiyorlar.

?İdam cezasının insanlığın aşması gereken ortak bir hastalıklı algısı olduğunu kabul edenler arasında olduğumuz için şanslıyız.?

Dünyada en çok insanı idam eden Çin, Suudi Arabistan, Amerika´nın kimi eyaletleri ve son örnek Mısır.
Farklı din ve sistemlere sahip olsalar da, bu ülkelerin ortak noktaları insanları yok ederek cezalandırabileceklerine inanmaları.

Batıdan doğuya uzanan insanlık serüveninde konumumuzu ve tercihimizi insanlığın ileri doğru gidişine yapmakla mükellefiz.

Hafta sonu twitterda yayılan Mehmet Genç ifadesinde yer aldığı gibi, Osmanlı nasıl Selçuklu´ya özenmedi ise, biz de geçmişte ya da onun değerlerinde bir cevher aramamalıyız.

28 Şubat´ın yıldönümü bize 15 Temmuz´u da hatırlatmalı.
Bu ülkede askerlerin darbeci geleneğini alnı secdeye varanların da istismar edebileceğini gördük.
O zaman ortak paydayı yani darbeci zihniyeti ifşa etmeliyiz.

Türk askerinin siyasetin ne yönetmeni ne piyonu olmaması gerektiğini bugünden daha iyi anlayacağımız bir gün yoktur.
28 Şubat´ta topluma mühendislik yapmaya çalışanlar denedikleri modelin altında hem kendileri kaldılar, hem de ülkeyi önemli bir riske maruz bıraktılar.

Deneyim ve geçmişten alınacak derslerin bize sunacağı bedava tedrisata sırt dönme lüksümüz yok.

Türkiye´nin darbe utancı ile dolu geçmişinde kendimize sığınacak bir geçmiş durak arayacak değiliz.

Dünyada örnek alacağımız ülke de Mısır değildir.

İdam cezasını hukuk sisteminde barındıran ülkelerin vicdanlarda açtıkları yaralar, bize idamı kaldırmada ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.

Türkiye yeterince hata yaptı ve hata kapasitesini doldurdu.

Şükür ki, hala önümüzde doldurabileceğimiz beyaz bir defter var.

Tek yapmamız gereken ezberden değil, kitaptan çalışmak.
Gerisi için coğrafya da yeter kültür de?



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz