Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Vakıflar 5 bin 250 ecdat yadigarını restore etti

Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, 2002´den bugüne kadar yurt içi ve dışında toplam 5 bin 250 vakıf eserini restore ettiklerini bildirdi.

 Vakıflar 5 bin 250 ecdat yadigarını restore etti

Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 95 yıl önce 3 Mart´ta kurulduğunu belirterek, bu tarihi "Osmanlı´dan Cumhuriyet´e geçişin en önemli eşiği" olarak tanımladı. 

Ertem, hilafetin kaldırılması, Osmanlı hanedanının yurt dışına çıkarılması, Erkanı Harbiye Vekaleti´nin ilga edilmesi, Tevhidi Tedrisat Kanunu kabulü, Şeriye ve Evkaf Vekaleti´nin yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulmasının 3 Mart 1924´te olduğunu hatırlattı.

Kaynağını Kur´an-ı Kerim´den alan, hadislerle çerçevesi çizilen vakıfların, Osmanlı´nın en önemli şer´i kurumlarından olduğuna işaret eden Ertem, "Vakıflar, Osmanlı dönemindeki pozisyonunu, etkinliğini, ağırlığını, mahiyetini Türkiye Cumhuriyeti döneminde muhafaza edebildi mi bunu çok rahatlıkla söylemek mümkün değil." dedi.

Vakıfların daha önce yaptığı hizmet ve görevlerin birçoğunun Cumhuriyet ile yeni modern devletin ilgili kurumlarına devredildiğine işaret eden Ertem, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1935´te Vakıflar Kanunu çıkana kadar bu alanda yapılacak bütün işlemler, her yıl bütçe kanunlarıyla yapıldı. Bütçe kanunlarına ilave edilen ek maddelerle Vakıflar Genel Müdürlüğü idare edildi. Vakıflar Kanunu´nun hazırlanması sürecinde de Osmanlı vakıflarını yaşatalım mı yaşatmayalım mı tartışması yapılıyor. Osmanlı döneminde vakıf medreselerinde eğitim görmüş, dönemin önemli hukukçuları, vakıf kurumunun yaşatılması konusunda irade ortaya koyuyor. Genel müdürlüğün ve bünyesindeki vakıfların yaşatılmasına karar veriliyor."

"Vakıf, bir vasiyet, bir emanet meselesidir"

Vakıfların vasiyet ve emanet meselesi olduğuna işaret eden Ertem, kurulan vakfın yönetiminin ve hayratının topluma bırakıldığını söyledi. Ertem, "Evrensel hukuk normları da ´Bunların yaşatılması gerek, çünkü bir vasiyettir, bir emanettir´ der." ifadesini kullandı.

Ertem, köklü ve önemli bir kurum olan Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendisine verilmiş görevleri 95 yıldır yerine getirmeye çalıştığını vurguladı.

"Osmanlı´dan intikal eden eserlerin yüzde 70´i uhdemizde"

Osmanlı´dan intikal eden, kamunun elinde bulunan tarihi eserlerin yüzde 70´inin Vakıflar Genel Müdürlüğünün uhdesinde olduğunu belirten Ertem, şöyle devam etti:

"Tarihi yapıların yaşatılması, teknik beceri gerektiren bir alan. Bunu çok önemsiyorum. Son 16 yıla gelinceye kadar başarılı restorasyonlar olsa bile çok fazla sayıda restorasyon yapılabilmiş değil. 1997-2002´de yani 5 yılda 48-50 eser restore edilirken, 2002´den bugüne yurt içinde 5 bin 200 eserin üzerine çıkılmış vaziyette."

Ertem, Vakıflar Genel Müdürlüğünün devletten bütçe ya da yardım alan bir kurum olmadığına işaret ederek, "Kendi gelirleriyle kendi giderlerini karşılayan bir kurum. 2002 öncesi ve sonrasındaki mal varlığı aynı ama önemli olan bunu değerlendirmek." diye konuştu.

"Tüm eserlerin restorasyon projelerini çizdiriyoruz"

Ertem, başarılı ve büyük kapsamlı restorasyonlar yapmanın yanı sıra restorasyon ihalesine almasa da tüm eserlerin projelerini çizdirdiklerini vurguladı.

Restorasyon projelerinin önden hazırlanmasının önemini vurgulayan Ertem, böylece restorasyon gereksinimi ortaya çıktığında, esere anında müdahale edebildiklerini anlattı. Ertem, geçmiş yıllarda projeler hazır olmadığı için eserlerin restorasyonunda 1-1,5 yıl zaman kaybettiklerini dile getirdi.

5 bin 250 vakıf eseri yeniden hayat buldu

Ertem, 2002´den sonra sadece Türkiye´deki değil yurt dışındaki ecdat yadigarlarını da restore etmeye başladıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"´Osmanlı vakıfları´ dediğimiz bütün vakıflar, Osmanlı sınırları içerisinde hüküm süren vakıflar demektir. Bu sınırlar içerisindeki vakıflarımızın vakfiyelerini arşivimizde muhafaza ediyoruz. Vakfiyeler elimizde o zaman bu görev bize verilmiş. Bu görevle bugün Bosna´da, Kıbrıs, Arnavutluk gibi ülkelerde devam eden restorasyon programları kapsamında 50 eseri restore ediyoruz, 100 civarında da proje ihalemiz devam ediyor."

Ertem, 2002´den bugüne yurt içi ve yurt dışında restore edilen ecdat yadigarı eser sayısının toplam 5 bin 250´ye ulaştığını kaydetti.

"Yurt dışına kaçırılan 700´ün üzerinde eser geri getirildi"

Vakıflar Genel Müdürlüğünün kaçakçılıkla mücadele çalışmalarına da değinen Ertem, yurt dışına kaçırılan 700´ün üzerinde eserin Türkiye´ye getirildiğini kaydetti. Ertem, asıl konunun, eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek olduğuna dikkati çekerek, "Bu mekanizmayı kurmak önemlidir. Bunun için çaba sarf ediyoruz." dedi.

Genel Müdürlük bünyesinde oluşturdukları özel bir birimin, Kültür Bakanlığı ve mali suçlarla mücadele eden emniyet birimleriyle iş birliği içinde çalışma yürüttüğünü anlatan Ertem, "Bir müzayede olduğunda, müzayedeye çıkan eserlerin, vakıf eserlerine kayıtlı olup olmadıklarına bakarak, takibimizi sürdürüyoruz." diye konuştu.

Kaçakçılıkla mücadele çalışmaları kapsamında, kıymetli eserleri, envanter fişleri hazırlayarak, teberrükat eşyaları denilen bölümde korumaya aldıklarını belirten Ertem, "Bu, ister istemez tepkiye neden oldu. Bu sefer şöyle bir çözüm ürettik; emniyet bağlantılı güvenlik sistemini oluşturan yerlerde bu eserleri yerinde sergilemeye başladık. Doğrusu da bu zaten. Cami de vakıftır, içindeki eser de vakıftır." ifadelerini kullandı.

Çifte Minareli Medrese´de son rötuşlar

Adnan Ertem, restorasyonu tamamlanan Erzurum´daki "Çifte Minareli Medrese"nin yakın zamanda müze olarak açılacağını dile getirdi.

Medresenin müze olarak açılması kararını 2010´da aldıklarını belirten Ertem, şu bilgileri aktardı:

"Bizim mülkiyet sınırlarımız, medresenin sınırları. Onun dışındaki alan bizim dışımızdaydı. Büyükşehir Belediyesine ait bir mülktü. Restorasyon çalışması bittikten sonra Büyükşehir Belediyesi ile bir protokol imzaladık. Oranın 25 yıllık tahsisini aldık, çevre düzenlemesi yapılıyor. Çifte Minareli Medrese´de biz klasik müze anlamında eser sergilemeyi amaçlamıyoruz. ´Eserin bizatihi kendisi müzedir´ düşüncesinden hareketle müze fonksiyonu oluşturduk. Çevre düzenlemesi bittiğinde bu yıl içinde, medresenin içine bir iki vakıf eseri yerleştirmeyi düşünüyoruz ve tamamen bir müze olarak Türkiye´nin hizmetine sunulmuş olacak."

Vakıf Haftası´nın teması ramazan

Her yıl mayıs ayının ikinci haftasının Vakıf Haftası olarak kutlandığını hatırlatan Ertem, bu yıl ramazana denk geldiğini, vakıf ve ramazan ilişkisini içeren bir tema belirleyeceklerini söyledi.

Ertem, "Bizim vakfiyelerimizde ramazan ayına münhasır olmak üzere bize birçok görev verilmiş, mevlit, hatim okutuyoruz. Ama bunlardan bazılarını daha yaygın yapacağız." dedi.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER