Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Her dindarın kız çocuğunu bebekken evlendirdiğini mi sanıyor bunlar?

Fehmi Koru, dindar çevrede oluşan tekil bir hadisenin, hemen herkes böyle davranıyormuşçasına CHP medyasının olumsuz yayınlarının bizzat Kılıçdaroğlu’nun adaylığına zarar verebileceğini belirtiyor.

Her dindarın kız çocuğunu bebekken evlendirdiğini mi sanıyor bunlar?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kamuya açık zeminlerde yaptığı konuşmalara bakılırsa, cumhurbaşkanı adayı arayışında değil; hem kendisi hem de yakın çevresi açısından, ‘6’lı masa’yı oluşturan liderlerin sonunda üzerinde uzlaşması gereken isim o…

Adayı belirleyecek liderler arasından itiraz eden çıksa bile, masanın paylaşanlarının büyük bölümünün tercihini ondan yana kullanacağı anlaşılıyor.

İtiraz edecek olanı da iknaya hazır bir görüntü var ‘6’lı masa’da…

Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı önünde bir sorun bulunuyor; ancak o sorun, onaylarını alması şart olan farklı parti liderlerinden kaynaklanmıyor. Onun esas sorunu, yakın çevresi ile kendisini destekleyen medya…

Sonunda aday olarak ilan edilse bile, yakın çevre ve medyada kendisini desteklediğine tanık olunan yorumcular, CHP liderinin seçilmesini imkansız hale getirmek için yapılması gereken ne varsa, hepsini, daha şimdiden yapıyorlar.

Örnek çok da en sonuncu tartışma konusunun siyasiler ağzında ve CHP’li medyada ele alınış biçimi başka bir örneğe ihtiyaç bırakmıyor.

Henüz el bebek gül bebek muamelesi görmesi beklenecek bir yaşta evlilik sürecine sokulmuş, başlangıçtan itibaren istismarın başladığı yolunda şikayeti bulunan, çocuk yaşta evlendirilip kendisinden yaşça çok büyük adamın evine gönderilmiş, olgunluk çağına geldiğinde başından geçeni dava konusu yapmış bir kadın ekseninde bir tartışma yürütülüyor şu günlerde.

Olayın mazur görülebilecek hiçbir yönü yok.

Dinli-dinsiz, inançlı-inançsız hiç kimsenin yapılana olumlu yaklaşabileceğini sanmıyorum.

Nitekim, konuya savunma amacıyla yaklaşanlar bile, söze yapılanın yanlışlığı vurgusuyla başlıyorlar.

Sivil toplum örgütleri -özellikle de kadınların hakları konusunda hassas olan örgütler- tepkilerini dışarıya vurmaktalar.

Zaten yargı da konuya el atmış durumda.

Yakın siyasi çevresinde ve itibar ettiği destekçi medyada ele alınma biçimi, ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olması beklenen CHP lideri Kılıçdaroğlu için, konuyu ciddi bir sorun haline getiriyor.

O çevre ve destekçi medya, tartışılan konuda onlardan pek farklı düşünmeyen, kendileri de sesli-sessiz tepkilerini vermekte zorlanmayan geniş bir kitleyi, karşılarına almış dövüyorlar da dövüyorlar…

Tekil bir olay sanki o geniş kitle içerisinde yer alan herkes kendi kızlarını çocuk yaşta evlendiriyor imişçesine genelleştiriliyor.

“Kapatılsın, yok edilsin” çığlıkları arasında tartışma farklı yönlere çekiliyor.

En fazla gürültü nereden geliyor dersiniz?

Yakın çevre ile destekçi medyadan…

Seçim stratejisini geçmişte partisine oy vermemiş kesimlerden de oy getirebilecek geniş cepheci bir anlayış üzerine kurmuş ve bu amaçla daha önce hiçbir CHP liderinden gelmemiş açılımları gerçekleştirme çabasına girişmiş olan Kılıçdaroğlu, bu yaygara arasında, altından zeminin kaydığını hissediyor olmalı.

Henüz hissetmemiş ise hissetmesinde yarar var.

Gürültü yatıştığında, şu sıralarda yakın çevresinden dışarıya vuran ve destekçi medyada daha da aşırıya kaçan üslup yüzünden, kendilerinden oy almak istediği geniş kitlenin, biraz da iktidar cephesinin propaganda yardımıyla, “Bu CHP iflah olmaz, dün ne idiyse bugün de aynı” noktasına geldiği görülecektir.

CHP lideri, aday olabilse de, CHP’li oylar dışında bir sandık desteğinden mahrum kalabilir.

Yakın çevre ve destekçi medya yüzünden…

Tartışılan çirkin olay, sağlıklı bir biçimde ele alınıp yanlış davranışta bulunmuş kişilerle sınırlı tutulan bir çerçevenin dışına taşırılmasa, konuya ilişkin kendilerinden farklı düşünmeyen geniş çevrenin her eğiliminden sempati görülebilecekken, Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta mazide kaldığını ilan ettiği eski alışkanlıkların dışa vurmasıyla, farklı bir hale büründü.

Bunun Kılıçdaroğlu ve CHP’ye dönük bir maliyeti olması kaçınılmaz.

Şunu bile düşünme zahmetine katlanmıyorlar: Üzerlerine gidilmesini istedikleri, kapatılması için kampanya açtıkları cemaatlar ve tarikatlar, en sıkı uygulamalara maruz bırakıldıkları dönemlerde bile varlıklarını korumayı ve bugünlere ulaşmayı başardılar.

Yasallık dışına itildiklerinde, benzer bir tepkiyle, sütre gerisine çekilip ayakta kalmayı şimdi de başaracaklardır.

Bu arada, neden üzerlerine gidildiği de unutulacak ve sadece ne olduğunu hatırlamakta zorlanacakları bir olay yüzünden kendilerini görünmez hale getirmek zorunda bırakıldıkları hafızalarda yer edecektir.

Geçmişte öyle olmadı mı?

Olan da, Kılıçdaroğlu’nun partisini daha geniş kitlelerin de beğenisine açık ve kendisini de seçilebilir kılma arayışına olacak.

CHP bu yüzden ‘%20 partisi’ durumundaydı, bugünden sonra da muhtemelen ‘%20 partisi’ olarak yoluna devam etmek zorunda kalacak.

Zaman zaman buluşarak birlikteliğin keyfini çıkardıkları ‘6’lı masa’nın sakinlerini de zora sokacak bir sürece girildi.

İktidar bunu seyretmekle mi yetinir, yoksa “Baskın seçim zamanı geldi” düşüncesiyle harekete mi geçer?

Göreceğiz.

 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER