İstanbul Tıp Fakültesi’nin koordinasyonluğunda yürütülecek çalışmalarla ilgili, dekan Prof. Dr. Tufan Tükek DHA’ya açıklamalarda bulundu.
Her şey yolunda giderse aşının kasım ayı gibi piyasada olacağını belirten Prof. Dr. Tükek “Aşı çalışmalarının bir parçası olmak, o aşının Türkiye’ye gelmesi için bir ön koşul sayılabilir” dedi.
Başında Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in bulunduğu BioNTech ile Pfizer’ın ortak geliştirdiği ‘BNT162‘ adlı aşı için piyasaya çıkmadan önceki son aşama olan 30 bin kişilik üçüncü aşama denemelerine temmuz ayında başlanmıştı.
Bakanlıktan onay alınmasından sonra başlanacak
Gönüllü denemeleri için etik kurul onayının çıkmak üzere olduğunu ve Sağlık Bakanlığı’ndan da onayların alınmasından sonra önümüzdeki günlerde gönüllü çağrısına başlanacağı belirten dekan şunları söyledi: “65 yaş altı, 65 yaş üstü, 50- 65 arası ve 50 yaş altı gibi birtakım sınıflamalar yapılacak. Komorbiditesi (altta yatan hastalığı) olanlar, olmayanlar şeklinde gruplandırılacak. Bu kişiler çalışma boyunca uzmanların gözetiminde olacak. Başka hastalıkları var mı, çalışmaya uygun mu diye başta bir kontrolden geçiriyorlar ve çeşitli testler yapılıyor. Çalışmaya uygun olanlarda aşılamalara başlanacak. Bir kısmına tek doz bir kısmına çift doz yapılmak suretiyle antikor düzeyleri ölçülecek. Pik antikor düzeyine kaçıncı günde ulaşılmış, antikor düzeyi ne kadar süre sonra düşmeye başlıyor, birinci ikinci ayda bunlar düşüyor mu, sıfırın altına iniyor mu ya da belli bir seviyede kalıyor mu, onlara bakacağız. Bir de lenfosit alt gruplarında bir etkileşim ortaya çıkartıyor mu, T lenfositleri, B lenfositler üzerine etkileşimleri nasıl, bellek hücre oluşturuyorlar mı şeklinde bilimsel birtakım argümanlar var bu konuda.”
En ideal aşının bellek hücreleri oluşturabilen aşılar olduğunu vurgulayan Tükek sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer antikor üretmeyi sağlayan bellek hücreleri oluşmuşsa, o antijenik yapı (enfeksiyon nedeni) tekrar vücuda girdiğinde, bu hafıza hücreleri canlanır ve vücutta inanılmaz düzeyde bir antikor üretimi başlar. Yani aslında bir süre sonra ölçtüğünüzde çok düşük olan ve hastalıkla savaşmaya yeterli gelmeyecek antikor düzeyleri, virüs vücuda girdiği andan itibaren birden bire artıyor. İşte bu bellek hücrelerinin devreye girebilmesi için antijenik yapının yani aşının T lenfosit dediğimiz savaşçı hücrelerle etkileşime geçmesi gerekiyor. Eğer T lenfositleri aşılama sonrası devreye girerse, bellek hücre oluşumu gerçekleşir. Bunun sonucu olarak vücut ikinci kez o antijenle karşılaştığında oluşacak antikor düzeyi insanı hastalıktan koruyan antikor düzeyine ulaşılıyor. O yüzden T lenfositleri ile etkileşime geçen aşılar gerçekten çok kıymetli olacak”.
100 kişinin dahil edilmesi planlanıyor
Şu ana kadar yürütülen aşı çalışmalarında Almanya’nın geliştirdiği aşıda bu etkilerin gözlendiğini vurgulayan Tükek şu ifadeleri kullandı: “Almanya’daki bu aşı çalışmalarını yürüten şirketin başında bizim de tanıdığımız, çok kıymetli Uğur (Şahin) hocamız var. Zaten kendisi ile zaman zaman da görüşmelerimiz, bilimsel toplantılarımız oluyor. Bu çalışma gönüllülük esasına göre Türkiye’den zannedersem 100 kişi dahil edilecek. Bu kişilere aşı burada uygulanacak, sonra veriler toplanacak ve nihayetinde tahmin ediyorum kasım ayı gibi bu verilerden sonuçlar alınacak. Gönüllülere çalışma protokolüne göre aşı yapıldıktan sonra ki bu protokoller dünyanın her yerinde aynıdır, belli periyotlarla bu kişiler görülecek ve belli zamanlarda kan almak suretiyle antikor düzeylerine bakılacak.”
‘Ciddi yan etki beklemiyoruz’
Aşı çalışmalarına katılan gönüllülerde ciddi bir yan etki beklemediklerini de vurgulayan Tükek şunları söyledi: “Bunlar büyük çaplı insan çalışmalarından önce çok sayıda denemelerden geçiyor. İmmün sistemi uyardıkları için ateş ortaya çıkabilir, lokal reaksiyonlar meydana gelebilir. Çok çok nadiren de aşırı duyarlılık reaksiyonları ortaya çıkabilir, ancak uzman gözetiminde olacağı için bunun da tedavisi hemen gerçekleştirilebiliyor.”
Tükek, diğer aşı çalışmalarını şöyle değerlendirdi: “Biz, İsviçre, Almanya ve İngiltere’deki çalışmaları çok yakinen takip ediyoruz. İngiltere’nin geliştirmiş olduğu aşı ‘Adenovirüs’ dediğimiz, başka virüs üzerinden gerçekleştirilen antijenik yapıya bağlı olarak ortaya çıkan bir aşılama tekniği. Onların da 30 bin kişilik faz 3 çalışmasına başladıklarını biliyorum. Biz o dönem Oxford Üniversitesi’ne Türkiye olarak faz 3 çalışmalarına dahil olmak istediğimizi belirttiğimizde, ülkemizdeki vaka sayıları düşük olduğu için, daha yüksek vakaların görüldüğü ülkelerde başlayacaklarını bildirdiler. Tahmin ediyorum eylül-ekim gibi bu çalışmaların sonuçları alınacak ve güzel sonuçlar çıkarsa, ki faz 1 ve faz 2’deki sonuçları iyiydi, kısa bir süre içerisinde piyasaya sunulacak”.