Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Bu bir pazar yazısı: İçinde Suriye var, gazeteler, yazarlar, internet siteleri var ve benim Abdullah Gül ile arkadaşlığım da var…

Fehmi Koru'nun Yazısı; Dün burada okuduğunuz ‘İsrailli kaynak Suriye müdahalesinin sonucunu bildi.. Nerden bildiğini merak ettim’ başlıklı yazım birkaç internet sitesi tarafından önemli bulunup iktibas edildi.

Bu bir pazar yazısı: İçinde Suriye var, gazeteler, yazarlar, internet siteleri var ve benim Abdullah Gül ile arkadaşlığım da var…

Dün burada okuduğunuz ‘İsrailli kaynak Suriye müdahalesinin sonucunu bildi.. Nerden bildiğini merak ettim’ başlıklı yazım birkaç internet sitesi tarafından önemli bulunup iktibas edildi. 

Sevindim.

Bazıları yazılarının başka yerlerde de değerlendirilmesinden memnun olmuyor. 

‘OcakMedya’ sitemizde ‘Seçilmiş Yazılar’ diye bir bölüm var ve bildiğiniz gibi ben her gün gazeteler ve haber sitelerinde okuduğum yazılardan başkalarının da okumasında yarar gördüklerimi o bölümde değerlendiriyorum. Hürriyet yazarlarından biri, daha ilk başladığımız günlerde, gazetenin avukatını da araya sokarak, yazılarının bizim sitede yayınlanmasını istemediğini belirtti. O gün bugündür yalnız o yazarın değil -bir-iki günlük istisna dışında- Hürriyet yazarlarının tümünün yazılarını o bölüme seçmiyorum…

Oysa aralarında arşivlik değerde olabilecek yazılar da var. Kayıp kendilerinin kaybı.

Gazetelerde yazdığımda, başlarda özellikle Anadolu’da çıkan gazetelerden daha sonraları da internet sitelerinden gelen, “Yazılarınızı iktibas edebilir miyiz?” başvurularının hepsine “Tabii, memnun olurum” cevabını vermişimdir.

Her yazar yazılarının bir fazla okura ulaşmasını arzu eder; hiç değilse ben o düşüncedeyim. Yazılarını bir yerde yayınlandıktan sonra hep ‘miri malı’ olarak görmüşümdür.

Öyle yaptığım ve yazılarımın başka gazetelerde, internet sitelerinde iktibas edilmesine izin verdiğim için şimdilerde ayrıca memnun oluyorum; evvelce yazdığım gazetelerde çıkan yazılarıma erişmek isteyenler çoğu kez başkalarının iktibas ettiği yerlerden yararlanabiliyorlar da ondan. Ben bile kendi arşivimde aramaktansa daha kolay erişeceğim düşüncesiyle başvurduğum arama motorlarında, yazımla, çoğu kez, yayımlandığı gazetede değil iktibas edildiği yerde karşılaşıyorum.

Dünkü yazımın başka siteler tarafından iktibas edilmesi de beni memnun etti doğal olarak.

Memnun etti, çünkü siteme uğramayan kişiler de o yazıda işlediğim konudan haberdar oldular. Ayrıca benim sitemin varlığını da bu vesileyle öğrenenler de oldu. [Yazımdan söz ederken sitemizin internet adresini de vermeyi ihmal etmeyen yayıncılara ayrıca teşekkür ederim.]

‘Abdullah Gül’e yakın yazar’; bu ben oluyorum

İktibas eden sitelerden birinin haber için uygun gördüğü başlık ilginçti: “İsrailli istihbaratçıların ‘Türkiye senaryosu’ gerçek mi oldu?”

Benim ilginç bulduğum DEBKAfile sitesinde çıkan ‘haber-analizi’ sitenin ‘senaryo’ olarak değerlendirmesi oldu. Herhalde okurları iktibas ettikleri kısmı okuyunca başlıktaki soruya en uygun cevabı vermişlerdir.

Sitenin haberi şöyle başlıyor: “Abdullah Gül’e yakın yazar Fehmi Koru, yazısında İsrail istihbarat örgütü MOSSAD’a da yakınlığıyla bilinen DebkaFile sitesindeki bir haritaya yer verdi…”

Anlamadığım nokta şu: DEBKAfile adlı sitede karşıma çıkan bir ‘analiz-değerlendirme’ üzerine kaleme aldığım bir yazının Abdullah Gül ile ne ilgisi olabilir?

Dün bütün günü bu soruyu düşünerek geçirdim.

Yazım iç siyasetle ilgili değil. Abdullah Gül’ün adını anmayı gerektirecek herhangi bir unsur yok yazımda. Peki ne diye yazının en girişine benim “Abdullah Gül’e yakın yazar” olduğum ayrıntısı ekleniyor?

Herhalde alışkanlıktan. Çünkü aynı sitenin sorumluları benim kendi başıma bir şeyler düşünebileceğimi, Abdullah Gül’e sormadan yazı yazamayacağımı peşinen kabul ettikleri için olacak, benden alıntı veya iktibas yapmaları gerektiğinde hep aynı şablonu kullanıyorlar.

Dostlarımla adımın birlikte anılmasından yüksünecek değilim. Tam tersine, ülkemiz siyasetinde önemli bir yeri olan Abdullah Gül’le dostluğumu ayrıca değerli bulurum. Arkadaşlıklar ve dostlukların üç otuz para değeri gördüğü ve herkesin en yakınlarını birileri tarafından yanlış anlaşılır diye ihmal edebildiği günümüzde, bana da öyle davranmaya kalkışanlara bile, arkalarından en ufak aleyhte söz söylememeye hala gayret ederim.

Yakından tanıyanlar şu cümlenin son 20 yılda ağzımdan düşmediğini bilirler: “Bu yaştan sonra yeni dostlar edinebilmek zor; yıllanmış dostlukların kıymetini iyi bilelim.”

Bugünün dostluklarının yüze gülünen, ama arkadan çekiştirilen tarzda olduğunu biliyorum.

Ne yazık ki öyle.

Sizin anlayacağınız ‘Abdullah Gül’ün yakın arkadaşı’ türü yaftalamalardan rahatsız olmam mümkün değil; tam tersine o cümleciğin her kullanılışında başka yakın dostlarımı da hatırlayıp “Ne güzel, ne değerli insanlarla hayatım boyunca dostluklarım oldu” diye seviniyorum.

Dostlarımız sayesinde bizler değerliyiz; etrafta çokça gördüğüm örneklere baktığımda, “Değerli oldukları için kimselerle dost değilim” diye şükrediyorum.

ΩΩΩΩ



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER