Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

"Sosyal Belediyecilikte MİLLİ GÖRÜŞ Yerel Yönetim Örnekliği" Kitabının Yazarı Mahmut Hamdemirci´nin Seçim Değerlendirilmesi (1)

Mahmut HAMDEMİRCİ

 

 Milli Görüş Belediyeciliği Yeniden Mi Başlıyor? ?Milli Görüş´ün Sosyal Belediyecilik Anlayışı ve Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi

Son günlerde Milli Görüş geleneğinden gelen Saadet Partisi´nin, düşünce ve üslubuyla dikkatleri bir anda üzerine çektiği ve yükselen bir trend yakaladığı iddiası birçok kesim tarafından ileri sürülmektedir. Bu siyasetiyle Saadet Partisi, mevcut siyaset dilinden memnun olmayanların imdadına yetiştiği ve ilgi odağı haline geldiği yorumlarının muhatabı olmuştur.

Bu ilginin, 24 Haziran seçimlerine nasıl yansıyacağı bilinmez ama Saadet Partisi´nin yakaladığı bu havanın 2019 yerel seçimlerinde önemli bir başarıya dönüşebileceğini tahmin etmek de yanlış olmaz.

Geçmiş yıllara baktığımızda bunun örneklerini görüyoruz. Milli Görüş´ün, her girdiği yerel seçimden hemen sonra yapılan genel seçimlerde oylarını arttırdığı görülmüştür. Tabi, bu sefer bir farkla, yerel seçimler, erken seçim kararı sebebiyle genel seçimlerden sonra yapılacak. Bu sefer Milli Görüş, genel siyasette ki başarısıyla imtihana tabi tutulacak. 15 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi´nin bir anda erimesi beklenemez. Ancak, son zamanlarda ekonominin alarm vermesi, geçim sıkıntısının artması ve dış politikada ki sorunların seçmeni alternatif aramaya ittiği de göz ardı edilmemelidir. Bu yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisi´nin tabanına hitap eden Saadet Partisi, seçmenin nabzını iyi tutması halinde başarılı olabilir ve Milli Görüş belediyeciliğini de yeniden başlatabilir.

/resimler/2019-3/6/1109020604930.jpg

Bu çalışmanın amacı, Türkiye´nin son 50 yılında siyaset sahnesinde önemli bir yeri olan Milli Görüş´ün siyasi mücadelesini ve yerel yönetimlerde efsaneleşen sosyal belediyecilik hizmetlerini hatırlamak, günümüz belediyelerinde hangi uygulamaların devam ettiğini ve hangi uygulamalarda sosyal belediyecilikten sapmaların yaşandığını ortaya koymaktır. Milli Görüş, 4 partisi kapatılmasına rağmen, her seferinde yeni bir heyecanla kaldığı yerden devam etmeyi başaran bir siyasi hareket olmuştur.

/resimler/2019-3/6/1109488105712.jpg

 2.Milli Görüş Tarihi

 Milli Görüş tarihinin, Necmettin Erbakan´ın liderliğinde 1969 yılında Bağımsızlar Hareketi ile başladığı kabul edilir. Bu hareket, bundan sonra kurulacak siyasi partilere önemli bir temel teşkil etmiştir (Arpacı, 2017: 207).

Erbakan, Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı olmasını kabullenemiyor, yerli ve milli bir üretimi savunuyordu. Türkiye´nin ancak bu şekilde kalkınabileceği ve batılı ülkelerle rekabet edebileceği savını ileri sürüyordu. Bu düşüncesi, sadece fikirsel düzeyde kalmamış, fiili girişimlerde bulunmuştur. Bunların ilki, 1956 yılında Türkiye´de ilk yerli motoru seri halde imal edecek olan ve daha sonra ismi ?Pancar Motor´ olarak değiştirilecek, 200 ortaklı ?Gümüş Motor AŞ´ yi kurmasıdır. Gümüş Motor´un üretimi, Erbakan´ın yerli otomobil fikrini ileri sürmesine sebep olmuş ve ?Devrim Otomobili´ adıyla ilk yerli otomobil imal edilmiştir. Ancak, otomobil üretiminin durdurulması üzerine Erbakan, yerli üretim mücadelesini Odalar Birliği´nde verme kararı almıştır (Ergin, 2015: 38,44).

Emre, Erbakan´ın Odalar Birliği´nde engelle karşılaşmasının neticesinde siyasi hayatının başladığını savunur: ?Odalar Birliği´ndeki çalışmalar esnasında, milletimizin ekonomik bakımdan ayrılan bir takım azınlık tarafından istismar edilmesine, ettirilmesine mani olmak istemiş, fakat karşısında zamanın hem iktidarını hem ana muhalefetini bulmuştu. Siyasi güce erişmeden bu haksızlıkların önlenemeyeceğine kesin olarak inanıyordu? (Emre, 1990: 174).

1969 seçimlerinde Bağımsız Milletvekili olarak meclise giren Erbakan, parti kurmak için mecliste diğer milletvekilleri ile temas kurma imkanını elde etmiştir. Bu temaslar neticesinde Adalet Partisi´nden Tokat milletvekili Hüseyin Abbas ile Isparta Milletvekili

Hüsamettin Akmumcu, Erbakan´ın davetini kabul etmişler ve Milli Görüş´ün ilk partisi Milli Nizam Partisi 26 Ocak 1970 tarihinde kurulmuştur (Emre, 1990: 184).

Milli Nizam Partisi, Tanzimat ve Meşrutiyetten sonra başlayan batılılaşma karşısında, İslamcılığı savunmuş ve yeniden yorumlamaya çalışmıştır. Bu konuda en önemli referans, Osmanlının son dönemlerinde 2´nci Abdulhamid´in öne çıkardığı ?İttihad-ı İslam´ veya ?Panislamizm´ düşüncesi olmuştur. Bu gayeyle İslam ortak paydasının Türkiye başta olmak üzere bütün İslam ülkelerinin batılılaşma eğiliminden kurtularak, Osmanlı dönemindeki güçlü günlerine dönmesinin mümkün olacağı savunulmuştur (Yorgancılar, 2012: 115).

12 Mart 1971 muhtırasının Milli Nizam Partisi´nin kapatılmasını hızlandırdığı iddia edilir. Keza, Milli Nizam Partisi´nin laiklik karşıtı olması ve İslamcı kimliği ordu mensuplarını rahatsız etmiştir. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi 21 Mart 1971 tarihinde Milli Nizam Partisi´nin kapatılmasına karar vermiştir (Sallabi, 2011: 601).

Milli Nizam Partisi´nin kapatılmasının ardından 11 Ekim 1972 tarihinde, Süleyman Arif Emre´nin genel başkanlığında, Milli Selamet Partisi kurulmuştur (Emre, 2017: 20).

Kültürel açıdan İslami anlayışı temsil etmiş olan Milli Selamet Partisi, Ağır Sanayi Hamlesi ile kalkınmacı, bölüşümde adil dağılımı savunmasıyla sol eğilimli, devlet eliyle sanayileşmeyi amaçlamasıyla devletçi bir görüntü çizmiştir. Milli Selamet Partisi´nin hedefi, İslami değerler temelinde yeni bir toplum ve devlet inşasıdır. Bunun için siyasi iktidarı demokratik ve meşru araçlarla elde ederek, devletin gücünü ve olanaklarını kullanmak istemiştir (Bilgin, 2017: 70).

26 Ocak 1974 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi koalisyon hükümeti kurulmuş ve 1 Şubat´ta meclisten güven oyu almıştır (Yalçın, 2016: 95).

Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi koalisyonunda yaşanan en önemli olay, Kıbrıs Barış Harekâtı olmuştur. 15 Temmuz 1974´te Kıbrıs´ta cunta darbesiyle Makaryos devrilmiş, Türk katili olarak anılan Nikos Samson cumhurbaşkanlığına getirilmiştir. Soydaşlarımıza olan saldırıların artması ve cuntanın bir emri vaki ile adayı ilhak etme isteği, Türk hükümetinin Kıbrıs´a çıkartma yapma kararı vermesinde etkili olmuştur (Emre, 2017: 118).

Koalisyon partilerinin iç çekişmesi neticesinde, Ecevit´in istifasını sunmasıyla, 7 Şubat 1974´te başlayan Cumhuriyet tarihinin belki de en ilgi çeken koalisyonu 19 Eylül 1974´te sona ermiştir (Albayrak, 1989: 100).

Milli Selamet Partisi´nin yer aldığı diğer koalisyon ortaklıkları 1´inci ve 2´inci Milliyetçi Cephe hükümetleridir (Ertem, 2013: 143).

Milli Selamet Partisi, 12 Eylül darbesiyle kapatılmış ve Erbakan ile 33 arkadaşı hakkında ?laikliğe aykırılık´ iddiası ile TCK´nın 163´üncü maddesi gereğince dava açılmıştır (Albayrak, 2018: 11).

Milli Güvenlik Kurulu, 12 Eylül´den sonra 1983´te siyasal partilerin kurulmasına kontrollü olarak izin verince, Erbakan, yeni bir parti kurmak için çalışmalara başlamıştır. (Yücel, 2006: 77)

19 Temmuz 1983´te Av. Ali Türkmen başkanlığında kuruluş dilekçesi içişleri bakanlığına verilmiş, Refah Partisi´nin kurucusu 33 üyeden 27´si, Ali Türkmen de dahil MGK tarafından veto edilmiş ve bu nedenle kurucu başkan Ahmet Tekdal olmuştur (Arpacı, 2017: 257).

Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi geleneğinden gelen Refah Partisi, anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-Siyonist ve anti-materyalist görüşü savunmuştur.

Sömürüye, faize, kültür emperyalizmine karşı ekonomik ve kültürel bağımsızlıktan yana olmuş, hakkı üstün tutan adil düzeni, manevi ve ekonomik kalkınmayı savunmuştur (Bilgin, 2017: 78).

26 Mart 1989 yerel seçimlerinde yüzde 9,8 oy alan Refah Partisi, 1 büyükşehir, 3 büyükşehir merkez ilçe, 4 il, 12 ilçe ve 52 belde olmak üzere toplam 72 belediye başkanlığı kazanmıştır. Kazandığı büyükşehir belediyesi Konya, il belediye başkanlıkları ise, Kahramanmaraş, Sivas, Şanlıurfa ve Van olmuştur (Turan, 2008: 230,244).

Yerel yönetimlerdeki başarılı çalışmaların, Refah kadrolarının kendini ispatlaması ve halkın onları tanımasında önemli etkisi olmuştur. Bu noktada yerel yönetimler, halka en yakın yönetimler olması, halkın yönetime katılması ve bölgesel sorunların halkla işbirliğiyle çözülmesinde önemli avantajlar oluşturmuştur. Ayrıca, Refah Partili belediyelerin hizmetleri, haklarında çıkarılan dedikoduları, önyargıları ve suçlamaları ortadan kaldırmıştır (Ergin, 2015: 215).

Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ittifakıyla girdiği 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde istediği sonucu elde edemese de, 4´üncü parti olarak yüzde 16,7 oy oranıyla, 62 milletvekili kazanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi´ne girmeyi başarmıştır. 15 Kasım 1991´de Alparslan Türkeş ve 18 arkadaşı, 25 Ocak 1992´de ise Aykut Edibali ile 2 arkadaşı Refah Partisi´nden ayrılmış ve Refah Partisi´nin sandalye sayısı 40´a düşmüştür. 40 milletvekili kalmalarına rağmen Refah Partililer meclisin en faal gurubu olmuş, TBMM´ye 126 yasa teklifi sunmuşlardır (Yalçın, 2016: 210,211).

Türkiye tarihinin belki de en heyecanlı yerel seçimlerinden biri olan, 27 Mart 1994 seçimlerinde Refah Partisi, büyük bir oy patlamasıyla seçimin galibi olmuştur. Aldığı yüzde 19,1 oy oranıyla 3´üncü parti olmuştur. Ancak oy oranından çok Refah Partisi´ni seçimin galibi yapan, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, Konya, Diyarbakır, Kayseri ve Erzurum Büyükşehir belediyeleri ile birlikte 6 Büyükşehir, 34 Büyükşehir´e bağlı ilçe, 22 il, 66 ilçe ve 202 belde olmak üzere toplam 330 belediye başkanlığı kazanması olmuştur (Kazan,2001: 224-226).

27 Mart yerel seçimleri Refah Partisi için bir dönüm noktası olmuştur. Kazandığı belediyelerde siyaset gücünü her geçen gün arttıran Refah Partisi, bir iktidar odağı olduğunu göstermiştir. Belediyeler, parti için yerel iktidar gibi çalışmışlardır. En önemlisi, rejimin tehlikede olduğu düşüncesi ve korkusu, Refah Partili belediyelerin düzen içi çalışmalarıyla giderilmiştir. Refah Partisi´nin ilk genel seçimde bu yaklaşımının sonucunu aldığı görülmüştür (Yalçın, 2016: 238).

24 Aralık 1995 genel seçimleri, Milli Görüş´ün temsilcisi Refah Partisi´nin seçimlerden 1´inci parti çıkmasıyla sonuçlanmış, Refah Partisi, yüzde 21,38 oyla 158 milletvekili çıkarmıştır. Basın, seçim sonuçlarını, rejim tehlikesiyle manşetlerine taşımış, Refah Partisi iktidarına engel olmak için diğer partilerin birleşmesi önerilmiştir (Müftüoğlu, 2010: 48).

Refah Partisi-Doğru Yol Partisi (Refah-yol) Koalisyon Hükümeti, Erbakan´ın başbakanlığında 28 Haziran 1996´da kurulmuş ve 8 Temmuz´da Meclis´ten güvenoyu almıştır. Erbakan ve Çiller´in 1 yıl sonra görev değişimi yapacağı koalisyon protokolünde karara bağlanmıştır. Refah-yol ile Türk siyasi tarihinde yeni bir dönem başlamıştır (Yalçın, 2016: 241).

54´üncü hükümetin ekonomide önemli adımlar atması, ülke ekonomisini canlı tutması ve Refah Partisi´nin anti-emperyalist ve anti-Siyonist duruşu başta ABD ve İsrail olmak üzere batılı ülkeleri de rahatsız etmiştir. Bu yüzden ABD, daha önce Türkiye´ye yaptığı

hibe, kredi ve ekonomik yardımları Refah-yol hükümeti döneminde asgariye çekmiş ve bir nevi ambargo uygulamıştır (Müftüoğlu, 2010: 78).

Erbakan´ı 28 Şubat darbesiyle iktidardan eden iki ana faktörden biri ?D-8 projesi´, diğeri ise ekonomiyi kontrol altına almak amacıyla gerçekleştirilen ?denk bütçe´ ve ?havuz sistemi´ olmuştur, ancak bu ekonomik iyileşmeyi rantiyeciler menfaatlerine aykırı bularak, hiçbir zaman kabullenememişlerdir (Bulaç, 2009: 287).

Erbakan, 19 Haziran 1997´de Cumhurbaşkanı Demirel´e, yeni koalisyonun kurulmasında güvenoyu sağlayacak imzaları sunarak, hükümeti kurma görevinin Tansu Çiller´e verilmesini istemiş ve Refah-yol hükümetinin istifasını sunmuştur. Ancak, Demirel, bu imzalara rağmen hükümeti kurma görevini Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz´a vermiştir. Bin yıl süreceği düşünülen 28 Şubat sürecinin en önemli sonucu, Refah Partisi´nin kapatılması olmuştur (Arpacı, 2017: 334).

/resimler/2019-3/6/1110333262852.jpg

28 Şubat süreciyle Refah Partisi´nin kapatılma ihtimali yükselince 17 Aralık 1997´de İsmail Alptekin´in genel başkanlığında Fazilet Partisi kurulmuştur. Refah Partisi´nin 16 Ocak 1998´de kapatılmasının ardından Refah Partisi milletvekilleri Fazilet Partisi´ne katılmışlardır. Böylece Fazilet Partisi, TBMM´nin 1´inci partisi konumuna gelmiş ve ana muhalefet partisi görevini üstlenmiştir (Yücel, 2006: 137).

Fazilet Partisi içinde Erbakan´a karşı bir muhalefet baş göstermiş, 14 Mayıs 2000´deki parti kongresinde, partiye hâkim olan zihniyet ve anlayışla iktidara gelemeyeceklerini iddia eden genç siyasetçiler, Erbakan´ın adayı Recai Kutan´ın karşısına Abdullah Gül´ü aday olarak çıkarmışlardır. İktidar olabilmek için mevcut politikaların, kullanılan dilin ve eski kadronun değişmesi gerektiğini ileri süren bu genç ekibe medya ?yenilikçiler´ adını takmıştır (Birand&Yıldız, 2012: 326).

Milli Görüş´te tarih tekerrür etmiş ve ?laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu´ gerekçesiyle 22 Haziran 2001´de Fazilet Partisi kapatılmıştır. Fazilet Partisi´nin yerine Recai Kutan başkanlığında kurulan Saadet Partisi´ne ?yenilikçi´ kanat katılmamış ve Milli Görüş içindeki bölünme iyice açığa çıkmıştır. Yenilikçilerin Saadet Partisi´ne niçin katılmadığını, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu şöyle anlatmıştır: ?(Yenilikçiler) sonunda dediler ki; ?Biz gördük ki sizin bu gidişinizle iktidarı vermiyorlar. Biz sizin mücadele ettiğiniz çevrelerle, global sermaye dahil barışacağız, dış politikada, ekonomide farklı bir yol izleyeceğiz.? (Birand&Yıldız, 2012: 340-342).

Sonuç olarak, yollarına yeni bir partiyle devam etme kararı veren ?yenilikçiler´, 14 Ağustos 2001´de Adalet ve Kalkınma Partisi´ni kurmuşlardır. Erdoğan´ın ilk mesajı ?gömleğimizi değiştirdik´ olmuştur. Değişimin en önemli emaresi ise, Avrupa Birliği konusundaki tavır değişikliğinde görülmüştür (Birand&Yıldız, 2012: 344).

17 Ekim 2010´da yapılan olağanüstü kongreyle yıllar sonra tekrar Saadet Partisi genel başkanı olan Erbakan, 2011 seçimleri için çalışmalar yaptığı sırada 27 Şubat 2011 tarihinde vefat etmiş ve İstanbul Merkezefendi Mezarlığı´ndaki eşinin yanına defnedilmiştir (Yalçın, 2016: 345).

Saadet Partisi, 30 Ekim 2016 tarihinde 6. Olağan kongresini yapmış ve bu kongrede Mustafa Kamalak´ın yerine genel başkanlığa Temel Karamollaoğlu gelmiştir (Arpacı, 2017: 359).



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER