AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, kendisine sorulan bir soru üzerine televizyon ekranında söyledikleri, bir zamanlar yakın çevresinde yer alan önemli isimlerin tepkilerine yol açtı.
İsimlerini de vereyim: Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın…
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu o sözlerinden ötürü Erdoğan aleyhine dava açmayı bile düşünüyor…
Rahatsızlığa yol açan sözlerin ifadesine sebep olan soruyu Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu sormuş…
Soru şu:
“Bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler ayrı partiler kurdular. Geriye dönüp bakınca onlar için bir tanımınız ya da değerlendirmeniz oluyor mu zaman zaman?”
Kimlerin kast edildiği belli: Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan…
Tepki getiren cevap da şu:
“Onu onların düşünmesi lazım. Onların nasıl bir ihanet içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi.”
İki isim de üzülmekte haklı.
AK Parti’nin kuruluş dönemini yakından izledim. Öncesi, sırası ve hemen sonrasında yaşananlar hakkında ilk elden bilgi sahibiyim.
Kurucu iradenin cevapta sözü edilen ‘irade’ olmadığını bilecek kadar…
Yalnızca ‘siyasi yasaklı’ olduğu için değil, kurucu kadronun uzun tartışmalarla belirlenmiş temel ilkeleri sebebiyle de, AK Parti’de o dönem her kararı Tayyip Erdoğan vermiyordu. İlk hükümette Babacan‘ı bakan yapan, sonraları Davutoğlu‘nu dışişleri bakanlığına danışman atayan da Tayyip Erdoğan değildi.
Partinin kuruluşunda, yönetim kadrolarında veya hükümetlerinde bakan olarak yer aldıkları halde sonradan yollarını ayırmış olanlar Davutoğlu ile Babacan’dan ibaret değil.
Neredeyse kurucu kadronun bütününe yakını artık AK Parti saflarında yer almıyor.
Severek kullanılan bir ‘tren’ metaforu var, onu kullanacak olursam, dışındakilerin çoğu trenden kendi rızalarıyla inmiş değiller; inmek zorunda bırakıldıkları için bugün AK Parti dışındalar…
AK Parti’nin kuruluşu sırasında ve sonrasında davet edilen isimler arasında Davutoğlu ve Babacan bulunuyordu.
Davutoğlu makul sayılan mazereti sebebiyle siyasete girmedi, daha sonra yakın çalışma grubuyla istişare ederek, onların yönlendirmesiyle danışmanlığı kabul etti.
Babacan ise, daha dar bir dost grubunun da teşvikiyle daveti kabul etti ve ilk günden kolları sıvayarak kuruluş amaçlarının başarıya ulaşması için elinden geleni fazlasıyla yaptı.
Kıymet bilinmemesinden söz ediliyor ya, galiba bunun tersi doğru: Partiden ayrılmak zorunda bırakılanların kıymetleri bilinmedi, hâlâ bilinmiyor.
Parti saflarında, yakınlarında, medyasında bugün yer alanların geçmişi bilmesi mümkün değil; çünkü hemen hiçbiri kuruluşta yoktular. Çoğu AK Parti’nin içte ve dışta takdirle anıldığı başarılı dönemlerine tanıklık edecek yakınlıkta değildiler; bazısı resmen karşısındaydı AK Parti’nin…
Ayrılmak zorunda bırakılanlardan farklı partilerde siyasete devam edenleri iki isimle –Davutoğlu ve Babacan’la- sınırlı saymak kolaycılık; bugün DEVA ve Gelecek partilerinde ‘eski AK Parti kurucusu ve bakanı’ çok sayıda isim var.
Siyasette kullanılması âdetten olmayan bir sözcüktür ‘ihanet’…
Partiler evet iktidara gelmek için kurulurlar, ancak iktidara gelince tek bir amaç vardır: Ülkeye ve millete hizmet… Ortak sorumluluk söz konusudur ve kişileri de partileri de aşan bir başarı için çalışılır…
İktidar hizmet için ulaşılması gereken bir hedeftir.
Tabii demokrasilerden söz ediyorsak bu böyledir.
Demokrasi olmayan ülkelerde iktidara farklı anlamlar yüklenebilir ve çeşitli kademelerde görev alanlardan değişik beklentileri yerine getirmeleri istenebilir.
Türkiye demokratik bir ülke. Öyle olduğundan, içinde yer aldıkları partilerin izlediği politikalar ile kendi düşünceleri arasında farklılaşma gören siyasilerin kendilerine yeni yollar aramaları hiç yadırganmamalı.
Sadece iktidar cephesinden değil, muhalefet saflarından da siyasiler ayrılır, partiler kurar ve görüşleri istikametinde bir yönetim için iktidara gelme mücadelesine girerler…
CHP’den ayrılan siyasiler tarafından kurulmuş bugün de birkaç parti var. Birinin genel başkanı, bir önceki seçimde CHP’nin cumhurbaşkanı adayıydı…
İYİ Parti’nin çekirdek kadrosu geçmişte MHP’de yer almış siyasiler…
Vaktiyle parti içerisinde yönetici olarak veya bakanlık koltuğunda görev yaparken yolları ayrılmış insanları değerlendirirken, onlardan sonra parti ile hükümetin icraatına bakmak ve iki dönemi mukayese etmek daha doğru olur.
AK Parti iktidarı bugün 2002-2014 döneminden daha başarılı mı?
Her alanda?
Neden AK Parti lideri dolmamış meydanlara konuşmak zorunda kalıyor?
Partiler iktidardayken ondan ayrılanları ‘ihanet’ ile suçlamak anlamsız, o sözcük esas partileri iktidardayken yanlışlıklara ses çıkarmayan ve iktidardan düşünce seslerini yükseltenler için kullanıldığında bir anlam taşır.
AK Parti henüz iktidarda…